Hesaplardaki trilyonlarca para uçup gitti!
Gelecek hayalleriyle biriktirilen tasarruflarla alınan hisse senetleri, bonolar, menkul kıymetler de eriyip gitti! Kredilerle alınan evlerin değeri, emeklilik birikimleri, daha ne varsa hepsi yok olup gitti!
Daha birkaç ay önce hesaplarda olan paralar, düşen hisse senedi ve eriyen ev fiyatlarıyla bir anda ortadan kayboldu.
Şu anda bu para sizde değilse, kimde peki?.. Borsa spekülatörlerinde? Petrol şeyhlerinde? Yoksa Çin hükümetinde mi?..
Bugün bu soruların yanıtlarını vermekte zorluk çeken sentetik finans ekonomistlerinin huzurları oldukça kaçmış durumda. Fon yöneticileri, üst düzey bankacılar, menkul kıymet brokerları, kendilerini efsunlu sanan profesyonel yatırımcılar ve daha bir çokları. Hisse senedi, bono ve türev enstrümanların fiyatlarının hızla arttığı dönemlerde, “bu paralar nereden geliyor?..” diyenlere cahil gözüyle bakıyorlardı. Hatta terminolojilerine bile kendileri için “nitelikli yatırımcı (qualified investor)” tanımını sokarak, geri kalanların finans sistemini anlayabilecek vasıflarda olmadığını resmileştirmişlerdi. Peki, ne olmuştu da bu iskambilden kale çökmüştü?
Eğer paranın nereye gittiğinin izini sürmeye kararlıysanız, cevabı öğrendiğinizde hayal kırıklığına uğrayacağınıza emin olabilirsiniz.
Yale Üniversitesi’nden Profesör Robert Shiller bu cevabı oldukça acı bir şekilde veriyor: “Para, başlangıçta da yoktu zaten!”
Profesör Shiller, piyasalar çakıldığı zaman para kaybedildiği düşüncesinin bir yanılsamadan ibaret olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Hisse senedinin fiyatı asla parayla aynı şey değildir. Sadece hisse senedinin değerinin en iyi tahminidir.”
Shiller açıklamalarına şöyle devam ediyor: “Bu insanların kafasındaki bir algılamadır. Biz sadece insanların düşüncesindeki hisse senedi piyasasının değerindeki değişimlerin kayıtlarını tutuyoruz.”
Shiller, 100.000 $’a satın aldığı evin bir hafta sonra 80.000 $’a düştüğünü söyleyen ev sahibini buna örnek veriyor: “Bir anlamda, ev sahibi böyle söylediğinde, 20.000 $ kaybolmuştur. Ama bu durum tamamen algılamadadır.”
Aslında hisse senedi veya evin fiyatı düştüğünde cüzdanınızdaki paranız bir miktar azalacaktır düşüncesi, ilgili menkul kıymet veya evin satılıp parası alınmadan gerçekleşmiş sayılamaz. Realize edilmemiş kar veya zararın gerçek kar veya zarar olmayacağının ekonomik bir kuram olduğu unutulmamalıdır.
Maaşınızı almanıza birkaç gün kalması, veya evinizi satarak daha ucuza bir ev alıp kalanıyla araba alma düşüncesiyle yaratılan potansiyel para, sahip olmayı umduğunuz bir paradır. O an ihtiyacınız olan ise nakit paradır. Eğer icra kapınızdaysa potansiyel paranın nakit para ile aynı şey olmadığı kolayca anlaşılır.
Paranın ilk icat edildiği günlerden 20. yüzyıla kadar para elimizdeydi. Elimizdeki para gittiyse, ya harcanmış, ya da çalınmış demekti. Ama bugünlerde parasal değeri olan bir çok şeyi elimize bile alamıyoruz.
Eğer paranızı hisse senetlerine yatırdıysanız, değerindeki değişimi bilgisayarınızdan anbean takip edebilirsiniz. Satmaya karar verdiğinizde o paranın tamamını geri alacağınız da kesindir. Üstelik yalnız da olmayacaksınız. O anda milyonlarca insan sizinle aynı beklentileri paylaşırken, paralarını nakit olarak geri alabileceklerine dair en küçük bir şüphe duymayacaklardır.
İşte, şu anda dünyadaki krize baktığımızda, bu kollektif güvenin kaybolmuş olduğunu görüyoruz. Artık yatırımcılar satışa geçtikleri anda, paralarının çoğunun uçup gideceğini bilmektedirler. Fiyatlar yükselirken cüzdanlarında sandıkları paranın, şimdi cüzdanlarından çıkmış olduğundan şüphelenmektedirler.
İşte bu süreçte servet kaybolup gitmektedir. Subprime krizi boyunca hisse senetlerinde yaşanan değer kaybı 5 trilyon $’ı aşmıştır. Banka hissedarları, aracı kurumlar, yatırım bankaları ve daha bir çok nitelikli yatırımcı! Market kapütalizasyon, yatırımın getiri oranı, fon sepeti, yüksek volatilite gibi kavramları çok iyi bildiği kabul edilen nitelikli yatırımcılar tüm varlıklarını kaybetmişlerdir. Kafalarında ise niteliksiz yatırımcıların sorduğu şu sorunun yanıtını arayarak: “Peki, kaybedilen onca para nereye gitti?”
Gelecek hayalleriyle biriktirilen tasarruflarla alınan hisse senetleri, bonolar, menkul kıymetler de eriyip gitti! Kredilerle alınan evlerin değeri, emeklilik birikimleri, daha ne varsa hepsi yok olup gitti!
Daha birkaç ay önce hesaplarda olan paralar, düşen hisse senedi ve eriyen ev fiyatlarıyla bir anda ortadan kayboldu.
Şu anda bu para sizde değilse, kimde peki?.. Borsa spekülatörlerinde? Petrol şeyhlerinde? Yoksa Çin hükümetinde mi?..
Bugün bu soruların yanıtlarını vermekte zorluk çeken sentetik finans ekonomistlerinin huzurları oldukça kaçmış durumda. Fon yöneticileri, üst düzey bankacılar, menkul kıymet brokerları, kendilerini efsunlu sanan profesyonel yatırımcılar ve daha bir çokları. Hisse senedi, bono ve türev enstrümanların fiyatlarının hızla arttığı dönemlerde, “bu paralar nereden geliyor?..” diyenlere cahil gözüyle bakıyorlardı. Hatta terminolojilerine bile kendileri için “nitelikli yatırımcı (qualified investor)” tanımını sokarak, geri kalanların finans sistemini anlayabilecek vasıflarda olmadığını resmileştirmişlerdi. Peki, ne olmuştu da bu iskambilden kale çökmüştü?
Eğer paranın nereye gittiğinin izini sürmeye kararlıysanız, cevabı öğrendiğinizde hayal kırıklığına uğrayacağınıza emin olabilirsiniz.
Yale Üniversitesi’nden Profesör Robert Shiller bu cevabı oldukça acı bir şekilde veriyor: “Para, başlangıçta da yoktu zaten!”
Profesör Shiller, piyasalar çakıldığı zaman para kaybedildiği düşüncesinin bir yanılsamadan ibaret olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Hisse senedinin fiyatı asla parayla aynı şey değildir. Sadece hisse senedinin değerinin en iyi tahminidir.”
Shiller açıklamalarına şöyle devam ediyor: “Bu insanların kafasındaki bir algılamadır. Biz sadece insanların düşüncesindeki hisse senedi piyasasının değerindeki değişimlerin kayıtlarını tutuyoruz.”
Shiller, 100.000 $’a satın aldığı evin bir hafta sonra 80.000 $’a düştüğünü söyleyen ev sahibini buna örnek veriyor: “Bir anlamda, ev sahibi böyle söylediğinde, 20.000 $ kaybolmuştur. Ama bu durum tamamen algılamadadır.”
Aslında hisse senedi veya evin fiyatı düştüğünde cüzdanınızdaki paranız bir miktar azalacaktır düşüncesi, ilgili menkul kıymet veya evin satılıp parası alınmadan gerçekleşmiş sayılamaz. Realize edilmemiş kar veya zararın gerçek kar veya zarar olmayacağının ekonomik bir kuram olduğu unutulmamalıdır.
Maaşınızı almanıza birkaç gün kalması, veya evinizi satarak daha ucuza bir ev alıp kalanıyla araba alma düşüncesiyle yaratılan potansiyel para, sahip olmayı umduğunuz bir paradır. O an ihtiyacınız olan ise nakit paradır. Eğer icra kapınızdaysa potansiyel paranın nakit para ile aynı şey olmadığı kolayca anlaşılır.
Paranın ilk icat edildiği günlerden 20. yüzyıla kadar para elimizdeydi. Elimizdeki para gittiyse, ya harcanmış, ya da çalınmış demekti. Ama bugünlerde parasal değeri olan bir çok şeyi elimize bile alamıyoruz.
Eğer paranızı hisse senetlerine yatırdıysanız, değerindeki değişimi bilgisayarınızdan anbean takip edebilirsiniz. Satmaya karar verdiğinizde o paranın tamamını geri alacağınız da kesindir. Üstelik yalnız da olmayacaksınız. O anda milyonlarca insan sizinle aynı beklentileri paylaşırken, paralarını nakit olarak geri alabileceklerine dair en küçük bir şüphe duymayacaklardır.
İşte, şu anda dünyadaki krize baktığımızda, bu kollektif güvenin kaybolmuş olduğunu görüyoruz. Artık yatırımcılar satışa geçtikleri anda, paralarının çoğunun uçup gideceğini bilmektedirler. Fiyatlar yükselirken cüzdanlarında sandıkları paranın, şimdi cüzdanlarından çıkmış olduğundan şüphelenmektedirler.
İşte bu süreçte servet kaybolup gitmektedir. Subprime krizi boyunca hisse senetlerinde yaşanan değer kaybı 5 trilyon $’ı aşmıştır. Banka hissedarları, aracı kurumlar, yatırım bankaları ve daha bir çok nitelikli yatırımcı! Market kapütalizasyon, yatırımın getiri oranı, fon sepeti, yüksek volatilite gibi kavramları çok iyi bildiği kabul edilen nitelikli yatırımcılar tüm varlıklarını kaybetmişlerdir. Kafalarında ise niteliksiz yatırımcıların sorduğu şu sorunun yanıtını arayarak: “Peki, kaybedilen onca para nereye gitti?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder