Klasik iktisat öğretisi bir şeyi gerçekleştirdiğinizde, vazgeçtiğiniz diğer şeylerin bir maliyeti olduğunu söyler. Buna da fırsat maliyeti der. Üniversitelerde İktisada Giriş adıyla öğretilen ilk ekonomi dersinde öğretilir. Diyelim ki saatine 100 lira kazanacağınız bir işi yapmayıp uyumayı tercih ederseniz, uyumanın fırsat maliyeti 100 lira olur. Çünkü 100 lirayı fırsata çevirmeyip maliyete dönüştürmüşsünüz demektir.
Öyleyse basit bir soru soralım. Diyelim ki Eric Clapton konserine bedava bilet kazandınız. Fakat o gece bir de Bob Dylan konseri var ve siz bir Dylan hayranısınız. Dylan konserinin biletleri ise 40 dolara satılıyor. Bu tutar size makul geliyor. Çünkü normal bir zamanda Dylan konserine 50 dolara kadar para verebileceğinizi düşünüyorsunuz. Nihayetinde kararınızı verdiniz ve Eric Clapton konserine gitmeyi seçtiniz. Böyle bir durumda fırsat maliyetiniz ne olur?
Eğer Dylan konserine gitseydiniz 40 dolar ödeyecektiniz. Bu konser için 50 dolar ödemeyi daha önceden göze aldığınız için cevap 50-40=10 dolar olacaktır. Görüldüğü gibi yanıt oldukça basittir. Fakat Paul Ferraro ve Laura Taylor adlı iki ekonomistin aklına garip bir fikir gelir. Bu soruyu, daha önce İktisada Giriş dersi vermiş 199 öğretim görevlisine sorar ve dört şık verirler:
a)0
b)10
c)40
d)50
Anlı şanlı iktisatçılardan sadece %21’i soruya doğru yanıt verir. Yanıtların dağılımı nasıl bir bilgisizlik içinde olduklarını deşifre eden türdendir. %25’i A şıkkı, %26’sı C şıkkı ve %28’i D şıkkı yanıtını vermiştir. İşte, her gün gazete, dergi ve televizyonlarda gördüğünüz, sosyal medyada yorumlarını izlediğiniz iktisatçılar aslında en temel iktisat konularını bile bilmezler. Şaka değil, kanıtı da yukarıda.
İktisat biliminin bu çöküşü 1940'larda geleneksel müttefikleri felsefe, hukuk, siyasi ve sosyal bilimlerden koparak matematiğe sarılması ile başladı. Ama ortaya çıkan her kriz iktisatçıların çıplak olduğunu herkese gösterdi. Çarpanlar, rasyonalite, etkinlik, korelasyon ve normal dağılım derken istihdam, tasarruf, servet yaratma, sermaye yaratma, vergi ve fiyatlar seviyesinde büyük çarpıklıklar ortaya çıkardılar. Ama bunları hiç önemsemeden, bugün hala insanların karşısına çıkıp ders verip ahkam kesiyorlar. Bugün gelinen noktayı iktisatçılar değil de sanki coğrafyacılar, eczacılar ya da rockçılar yaratmış gibi.
İktisatçılarımızın istihdam, tasarruf, servet yaratma, sermaye yaratma, vergi ve fiyatlar seviyesinde yarattığı 6 büyük çarpıklığı yeniden hatırlayalım:
1- İstihdam çarpıklığı
İşsizlik oranımızın %10'larda olduğu söyleniyor. Yani 24 milyon çalışan 3 milyon işsiz var. Geriye 50 milyon insan kalıyor. Peki bunlar nerede? 10 milyondan fazlası "yeşil kart" denen "her yöne 4 gigabayt" benzeri bir tarifeyle yaşıyor. Yani iş miş yok. Hal böyle olunca işsizlik oranımız ABD'den daha düşük çıkabiliyor. Gerçi onlar yeşil kart verdiklerini köle gibi çalıştırıyorlar ama neyse. İstihdam sorununu iktisatçılar değil de manifaturacılar mı eleştirecek? Açık söylüyorum, çıplaksın kardeşim.
2- Tasarruf çarpıklığı
Vatandaşların tasarruf yapmaması ekonomimizi olumsuz etkiliyormuş, o nedenle tasarruf yapmalıymışız, falan filan. Vatandaş 350 milyar liralık kredi borcu yaratırken neden hiçbir iktisatçı çıkıp bunu söylemedi? Çıplaksın da o yüzden.
3- Servet yaratma çarpıklığı
50 milyona yakın insanımız açlık sınırının altında yaşıyor. Servetin adaletsiz paylaşıldığı Meksika'dan sonra dünyanın en kötü ülkesiyiz. Ama sen çıkmışın, dünyanın %1'i servetin %80'ine sahip deyip hala ahkam kesiyorsun. Bu sorunu iktisatçılar değil de gırnatacılar mı yarattı? Çıplaksın çıplak.
4- Sermaye yaratma çarpıklığı
Dünyada 867 dolar milyarderi var, 32'si bizde. Yani her yüz dolar milyarderinin 4'ü bizde. Fakat dünyanın en büyük 500 şirketi içinde tek bir Türk şirketi bile yok. Sermayeyi kimlere ve nasıl verdiğimizi bugüne kadar eleştiren iktisatçı gördünüz mü? Bu çarpıklığı iktisatçılar değil de kaportacılar mı yarattı? Öyle bir çıplaksın ki.
5- Vergi çarpıklığı
2000'de 0,58 olan benzin şimdi 4,30 olmuş. Dolara vurursan 1 dolardan 2 dolara çıkmış. Ahali yandık diyor, senin sesin çıkmıyor. Vergi çarpıklığını turşucu mu eleştirecek? Çıplaksın kardeşim.
6- Fiyat çarpıklığı
1923'te 1 dolar 0,8 lira idi. Şimdi 2.400.000 lira. Altı sıfır atarsan 2,4 oluyor. Amerikalılar son yüzyılda dolar %95 değer kaybetti diyor. Doğruysa senin değer kaybın iki katına çıkar. Bu sefaleti iktisatçılar değil de terziler mi yarattı? Çıplaksın çıplak.
Ama iktisatçılara sorsan hep siyasilerin suçu. Siyasetçilerle sarmaş dolaş olduklarını asla söylemezler. Sonra kalkıp yok bütçeymiş, yok politika faiziymiş, kitaplardan kopyaladıkları bilgileri servis ederek ahaliye ders vermeye kalkarlar. Ahali neden fakir diye anlatarak zengin olurlar. Farzettiklerini varsayarak televizyonlarda demeç verirler, ama hakikatin ne olduğuna hiç dikkat etmezler. Doları, altını sorsan sinirlenip biz sınırlı kaynakların dağılımıyla ilgileniriz, böyle saçma sorular sormayın derler. Çoğunun, İşletme bölümlerine puanı tutmadığı için İktisat okumak zorunda kalanlar olduğu söylenir şakayla karışık. Onlar da her 3 krizden 5'ini doğru bildik diye espri yapıp kendi kendilerine kahkahayla gülerler.
Kısaca söyleyeyim, gelinen bu nokta itibariyle iktisatçılarımızın ne yazacak ne söyleyecek sözleri vardır. Yazdıklarını kendilerine yazsınlar. Ya da günlük tutsunlar. Zamanı, modası ve gerçekliği geçmiş sözleri kimseye hiçbir şey vermez. Ülkemiz iktisatçıları için söylüyorum, dışarıdakiler alınmasın: Çıplaksınız kardeşim!
Yazıda sehven yapılan bir hata;Dolar 1,4 değil 2,4 olacak
YanıtlaSil