Tüm piyasa sistemini "beklenti" denilen bir zamazingonun üzerine inşa etmeyi çok güzel başardık. Artık gerçekler beklentilerin üzerine monte ediliyor. Her gün onlarca yeni beklentiyle uyanıyoruz. Enflasyon beklentisi, işsizlik beklentisi, borsa beklentisi... Hikaye hemen hemen şöyle cereyan ediyor. "Enflasyon ne çıktı; %10'mu; oh oh mühim değil; beklenti %12'ydi; beklentiden düşük geldi; hiç sorun yok; saldır borsaya!" Ya da şöyle: "İşsizlik oranı ne oldu; %12'mi; aman ne ala; beklentilerin altında; hemen borsaya!" İyi de canım kardeşim, fiyatlar %10 daha artmış, garibanın maaşı artmadı ki, nereden bulup yiyecekler? Ya da halkın %10'u işsiz kalmış, neyine seviniyorsun, kuş beyinli! 10 kişi yerine 9 kişi öldü diye sevinmek mi gerekiyor? Piyasa yorumcuları neredeyse herkesi somut gerçekliğin dışına iterek gerçeküstü bir dünyada yaşamaya zorluyor. Bir akıllı da çıkıp, "Ülen, dalga mı geçiyorsunuz?" demiyor. Gerçekten tuhaf.
Beklentilerin gerçeklerden önemli sayıldığı bu piyasa dünyasında asıl hatayı nerede yapıyoruz dersiniz? Bu sorunun yanıtını düşünen olduğunu sanmıyoruz ama biz yine de merak edenler için açıklamaya çalışalım.
1- Beklentilere göre hareket yanılsaması
Ekonomi ve piyasaların beklentilere göre hareket etmesi gerektiği gibi bir yanılsamaya sahibiz. Beklentiler paralelinde gelen gerçekleşmeler sonrasında ekonominin iyi gittiğini düşünmek gibi bir saflığımız var. Psikologların Plasebo Etkisi dedikleri durumdur bu. Hiçbir kimyasal etkisi olmayan ilaçların insanları iyileştirmesi durumu gibi. Muhtemelen ekonomi de Zeki Müren gibi bir şey; bizi görüyor!
2- Beklenti altında kaldı diye altına teneke muamelesi yapmak
Beklentiler dahilinde gelmediyse değer, altına teneke muamelesi yapılır en akıllı insanların olduğu piyasalar denilen şu garip dünyada. 31 Aralık 2006 tarihi verilerine göre Google'ın cirosu %97, karı %82 artmıştı. Ama veriler açıklandığında borsadaki değeri %31, piyasa değeri 20 milyar dolar düşmüştü. İnsanlar Google hisse senetlerinden vahşi bir hayvandan kaçar gibi kaçmışlardı. Ne mi olmuştu? Wall Street analistleri daha iyi bir sonuç bekliyorlardı. Demek o yıllarda bu motorların meal ve hadis de aradığını yatırımcılar bilmiyormuş!
3- Suçluyu değil kendini cezalandıran yatırımcı kitlesi
Piyasalardaki en aptal adam bile ekonomik verileri tahmin etmenin imkansız olduğunu bilir. Fakat gerçeklerin altında ya da üstünde gelen bir beklentinin ardından herkes akıl dışı davranmaya başlar. Beklentiyi yapan kişi, "Kötü tahminde bulundum, hata bende!" demesi gerekirken hiç böyle bir tavra girmez. Yatırımcı ise, "Bu aptal piyasaları tahmin edebilse zaten zengin olurdu, analist olmazdı!" demesi gerekirken, adeta önce kendini sonra tüm yatırımcıları cezalandırır gibi davranır. Hisse senetlerini gelecekte daha yüksek fiyata satmak varken ucuz fiyattan satıverir.
4- Kontrol edilemeyecek şeyi tahmin etme aptallığı
Hisse senedi fiyatlarını birileri tahmin ediyordu da bizim analistler mi yapamadılar? Bu kadar basit bir soruyu bile yatırımcılar kendilerine sormadan hemen atağa geçerler. 2006'da Juniper Networks hisse başına analistlerin beklentilerinin cent'in onda birinin altında bir kar açıkladığında, hisse fiyatı %21 düşmüştü. Böyle bir kitleye ne deseniz fayda etmez herhalde. Son derece akıl dışı.
5- Düşünmek hissetmekten daha zahmetlidir
Akılcı şekilde tartıp biçmek, sezgilere göre hareket etmekten çok daha fazla bilinç gerektirir. Başka şekilde söylersek, sezgileriyle hareket edenler daha az ince eleyip sık düşünür. Daha da açık söylersek, beklentide bulunanlar düşünerek değil uydurarak beklerler. Bunu öngörülemez bir durumun düşünerek öngörülemeyeceği gerçeğinden de çıkarabiliriz. Analist kardeşim, sen kendini yorma, salla gitsin!
Kısaca özetlersek, beklentiler piyasaların lezzet ikizidir; ketçap yoksa pizza lezzetsizdir, beklenti yoksa getiri azdır. Ama hepsinden önemlisi, kamyon arkasında yazan şu söz piyasa yatırımcıları için de aynen geçerlidir: Adriana Lima'nın aldatıldığı bu dünyada seni harcarlar Hatçee!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder