Ekonominin dinamikleri, piyasa göstergeleri ve günlük gelişmeleri yorumlayamayanlar başta olmak üzere öngörülerini teyit yanılsaması gereği belli bir uzmana dayandırmak isteyenler ve finansal okuryazarlığı yetersiz olanlar için medyatik ekonomistleri takip etmek zaruri bir ihtiyaçtır. Bu anlamda son zamanların şüphesiz en medyatik ekonomistleri tüm kehanet enerjisini Nobele adamış Roubini ve bu zevki yeni tatmış Shiller'dir diyebiliriz. Artık hangi gazeteyi, dergiyi ya da internet sitesini açsak bu iki ekonomisti görüyoruz. Peki bu ekonomistlerin yorumlarını nasıl değerlendirmeliyiz?
Bu sorunun yanıtını bulmak için çok derin bir araştırma yapmayacağız. Sadece bugünkü yorumlarına göz atacağız. Roubini aynen şöyle söylüyor: "Türkiye'nin başlıca büyük şehirlerinde gayrimenkul balonunun oluşumunu gözlemlemek mümkün. Bu piyasalarda, konut fiyatlarının hızlı artışı, bunun gelir düzeyleri ile oranlandığındaki yükselişi dikkat çekiyor." Shiller'in yorumu ise şöyle: "Ben şu anda bir alarm olduğunu ifade etmiyorum. Fakat bir çok ülkenin borsası rekor yüksek seviyeleri test etti ve bazı konut piyasalarında fiyatlarda keskin çıkışlar meydana geldi."
Her iki yorumu birlikte düşündüğümüzde son derece sığ, basit bir neden sonuç ilişkisine dayanan, zorlama bir keskin çıkarım sunan ve söylenilenden çok söyleyenin kişiliği üzerinden anlam çıkarılabilecek yorumlar oldukları rahatça söylenebilir. Roubini'nin Türkiye üzerine çıkarımı ise tamamen uydurma. Çünkü büyük şehirlerde konut balonu olduğunu gösteren hiçbir sağlıklı rakama sahip değiliz. İşçi ve memur maaşları dışında gelir düzeylerinin ne olduğu konusunda da bir veri yok. Yani tamamen dedikodular ve yetersiz rakamlar üzerinden yapılmış bir kehanet. Shiller'inki ise son derece yüzeysel. Eğer Amerika'da finans dersi ilkokullarda okutuluyorsa çocuklar bile bu yorumu yapabilir. Peki ama bu ekonomistler bu basit yorumları yaparken nasıl oluyor da şöhretli olabiliyorlar? Bu ekonomistler gerçekten zeki kişiler mi?
Psikoloji bilimi varlığını güçlendirmeye başladığı 1900'lerin başından bu yana şüphesiz en güçlü saldırısını yazar Ken Kesey'in "One Flew Over the Cuckoo's Nest" romanının baş kahramanı Randle McMurphy'den almıştır. Randle'ın anti-psikiyatri hareketi karşıtı hikayesi bugün birçok kişinin zihnine kazınmıştır ama yine de kısaca özetleyelim. Son derece zeki biri olan Randle deli numarası yaparak uzun süre kalması gerektiği hapishaneden kurtulur ve bir akıl hastanesine yerleştirilir. Randle şimdi daha rahattır. Hapishaneden kurtulduysa, bir tımarhaneden kurtulması da pek vakit almayacaktır. Planını uygulamaya koyar ama koğuş arkadaşları gözüne takılır. Her biri derin bir psikolojik probleme sahiptir ve psikologlar bu insanları iyileştirememektedir. Randle buradan kaçmadan önce son bir iyilik yapmak ister ve arkadaşlarına yardım eder. Kendi geliştirdiği tekniklerle arkadaşlarının psikolojik problemlerine çözüm bulur. Randle'ın zekası gerçekten büyüleyicidir. Fakat Randle'ın çözemediği bir problem içten içe kendisini kemirmektedir. Hastanedeki otoriter hemşire Ratched'tir bu. Her ikisi arasında baştan beri amansız bir çatışma vardır ve bir yerden sonra bu çatışma Randle için dayanılmaz hale gelir. Akılcı örgütlenme akılcı olmayan bir sonuca doğru hızla gitmektedir. Çılgın ve acımasız bir sistem içinde kapana kısılmış gibidir zeki Randle. Sonuç ise son derece anormaldir. Ya da başka bir şekilde söylersek anormal bir duruma tepki olarak verilen anormal bir yanıt olduğu için normaldir. Hapishaneden deli taklidi ile kaçmayı başaran zeki Randle bir akıl hastanesinde sonunda gerçekten delirmiştir.
Sinema tarihinin en başarılı karşı kahramanı olarak bilinen Randle tiplemesiyle oskar ödülü alan Jack Nicholson'un oynadığı Ken Kesey'in romanından uyarlama filmin adı herkesin tahmin edebileceği gibi Guguk Kuşu'ydu. Guguk Kuşu bugün hala piyasa toplumunun yanılsamalarını en çarpıcı şekilde ortaya koyan eser olarak gözükmektedir.
Ne Roubini ne de Shiller bu yorumları yapabilecek kadar sığ insanlar değildir. Fakat piyasaların örgütlü yapısı ve birçok değişkene bağlı sistemli işleyişi karşısında basit çıkarımlar ile öngörüler yapmak ellerinden gelenin en iyisidir. Piyasalar bu ekonomistleri adeta bir Popstar'a çevirdiklerinden özdenetimleri giderek erimektedir. Tıpkı Randle gibi zekice hamleler ile geldikleri noktadan, sıradan insanların daima gelecekte ne olacak sorularına yanıt vermekten tutarsız bir astroloğa dönüşmüşlerdir. Toplumun kendilerinden beklediği artık anlık kararlarına dayanak olmalarıdır. O nedenle bu insanlar bir zamanların krizi ve konut balonunun patlayacağını öngören dahi ekonomistleri değillerdir. Artık toplumun asılsız isteklerine yanıt verebilmek için damgalanmış karşıt kahramanlardır. Randle gibi delirmemişlerdir belki ama ekonomiden biraz anlayan sağduyulu insanlar için yapılan bu yorumlar güçlü bir patolojik işaret taşımaktadır.
Şimdi sonuç üzerine düşünebiliriz. Ne dersiniz, sizce bunlar anormal midir; yoksa anormal bir duruma gösterilen anormal bir tepki olduğu için normal mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder