Bugün iş hayatının neresine bakarsanız bakın karşınıza hemen bir "danışman" çıkıyor. Emekliler, kariyerlerini yarıda bırakanlar, "Amerika'dan yeni gelenler", işten atılanlar, kendilerini akıl verecek kadar yetenekli sayanlar ve daha birçokları. Danışmanlar ordusu giderek artıyor. Neredeyse tüm iş hayatının gözü bu sektörde. Herkes danışman olmak istiyor. Üniversiteden yeni mezunların bile hayali hemen danışman olmak. İyi de kim bu danışmanlar? Sosyo-ekonomik sistem içinde danışmanları nereye koymalıyız?
Danışman adındaki bu yeni işçi sınıfının ortaya çıkışı üzerine en çarpıcı çıkarımı sosyal bilimci Peter Glotz ortaya koyar. Glotz, Amerika vergi istatistiklerini inceleyerek bugün bile önemli ekonomistlerin referans aldığı bir sınıf analizi yapar. Analizde dikkat çeken şey iktidar ve servetin çok az elde toplandığıdır.
Amerikan nüfusunun %0,5'inden daha azı tüm maddi üretim araçlarının %56,2'sini elinde bulundurmaktadır. Bunun hemen altında nüfusun %4'ünü oluşturan profesyonel bir ücretli sınıf sınıf bulunmaktadır ve bu sınıf tüm ücretli kesimin elde ettiği gelirin %60'ını elde etmektedir. Hikaye tam da burada başlamaktadır. %4'lük sınıf %0,5'lik sınıfın maddi araçlarını ve iktidarını yönetirken geri kalan ücretli kesim 30 yaşına gelmeden "burn out" durumu yaşamaktadır. Başlangıçta yaratıcılıklarını ve iş enerjilerini teşvik etmiş olan çalışma ortamı aniden onları tatsız, bıktırıcı ve anlamdan yoksun bırakmaktadır. Ücretliler zihinsel bir tükeniş içine girmektedirler. Bu kişilerden bazıları bu noktadan sonra yaşamlarını mesleklerine feda etmeyi reddederler. Kariyer basamaklarını tırmanmaktan vazgeçer, daha fazla para yerine daha fazla boş zamanı tercih eder ve çalışma kurallarından kurtulur. İşte bu kişiler danışmanlardır.
%0,5'lik dilimin elindeki varlıkları kullanarak insanlara istihdam sağlayan %4'lik profesyonel sınıf bugün burn out tehdidi altında çalışan bir ücretli sınıf ortaya çıkarmıştır. Sermayenin makina dairesi diyeceğimiz bu %4'lük sınıf artan bilgi dünyasında bir bilgi toplumu değil bir cehalet toplumu yaratmıştır. Ücretliler giderek daha çok şey bilseler de daha az anlayıp kavramaktadırlar. Bu açığı kapatmak üzere ortaya çıkan danışmanlar ise "bilmeyen uzmanlar" olarak sadece uzman bilginin fragmanına sahiptirler. Avusturyalı filozof Ivan Illich'e göre, anlaşılmaz bir dünyada bireylerin yeteneksizliğinin sorumluluğunu yüklenmeyi onaylayan danışmanlık gibi meslekler "yeteneksizleştirici meslekler"dir ve yeteneksizleştirici meslekler tek bir şeye hizmet ederler: İnsanı tedavülden kaldırmaya!
Bugün, Wall Street Journal'ın araştırmasına göre, üniversite mezunlarının %35'ten fazlasının üniversite öğrenimi gerektirmeyen bir işi kabul ettikleri bir dünyada yaşıyoruz. Bu oranın ülkemiz iş hayatı için daha da yüksek olduğu düşüncesindeyiz. Hal böyle olunca da doğru bilgi tekeline sahip oldukları iddiasındaki %4'lük profesyonel sınıf, ücretlilerin sahip olduğu bilgiyi gözden düşürerek, zaten hak ettiğinden daha düşük eğitim gerektiren bir işte çalışan ücretliyi çöküş noktasına getirmektedir. Sonra da danışman denilen uzman bilginin sadece fragmanına sahip kişileri devreye sokmaktadır.
Bugün danışman denilince aklınıza bilginin fragmanına sahip kişiden fazlası gelmesin lütfen. Genellikle hizmet ettikleri amaç da insanı tedavülden kaldırmaktır. O nedenle emekli kadar üniversiteden yeni mezun öğrencinin de hakkıdır danışman olmak; bilginin fragmanına o da sahiptir nihayetinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder