Akademi Ödülleri ya da bilinen adıyla Oscar, dünyanın en önemli sinema ve sanat olayı olarak kabul edilir. 1929 yılından bu yana 24 dalda verilen ödüller 5.000 kişiden fazla sayıdaki Akademi üyelerinin oylarıyla belirlenir. Oylama ve sonuçların açıklanması son ana kadar büyük bir gizlilik içinde sürdürülür. Ödül törenine kadar kimse sonuçları bilemez; hatta kazananlar bile. Gazeteler, dergiler, film severler ve show öncesi haberleri izleyen herkes kimin kazanacağı üzerine tahmin yapmaktan kendini alamaz. Kimileri sonuçlardan emin olduğunu düşünse de, yine de bu büyülü oyuna kendini kaptırır. Sonuçlar bazen şaşırtıcı, bazen normal karşılanır. Ama heyecan son ana kadar sürer. Peki, gelecekteki fiyatları bugünden öngörme üzerine kurulu finansal piyasalar Oscar ödüllerini kimin alacağını da öngörebilirler mi?
Bu soruya evet yanıtını vermek birçoklarının aklına işin içinde bir hile mi olduğu düşüncesini getirebilir. Ama hikayenin geri kalanını okuduğunuzda finansal piyasaların Oscar ödüllerini alacak olanları tahmin etmesinin herhangi bir hile içermediğini göreceksiniz. Evet, finansal piyasalar kimin Oscar ödülü alacağını önceden bulabilir. Nasıl mı?
Hollywood Stock Exchange-HSX (Hollywood Borsası) sinema dünyasının tahmin borsası olarak on yılı aşkın süredir Amerika’da hizmet vermektedir. HSX, tıpkı bir borsa gibi çalışır. Fakat oynanan para sanaldır. İnternet sitesine katılanlara 2 milyon dolar sanal para verilir ve bu parayla filmler, oyuncular ve sinema dünyasıyla ilgili konular üzerine bahis oynamaları istenir. Katılımcılar da filmlerin hisse senetlerini, anlık borsa fiyatları üzerinden alıp satarlar.
Örneğin HSX’te şu anda işlem gören filmlerden biri Dark Shadows. Başrolünde Johnny Deep’in oynadığı ve 11 Mayısta gösterime girecek olan filmin hisse senedi 83,8 dolardan işlem görüyor. Bu şu anlama geliyor. Film vizyona girdiğinde yaklaşık 83,8 milyon dolar gişe hasılatı yapacak. Peki, bu rakam neyi ifade ediyor?
Bu rakam filmin yapımcı kuruluşunu oldukça ilgilendiriyor. Çünkü HSX’te oluşan fiyatlara göre pazarlama kampanyalarına yön veriliyor, promosyon kararları güncelleniyor. Neredeyse tüm Hollywood HSX’te oluşan rakamlara bağımlı olarak aksiyonlarını gerçekleştiriyor. Örneğin Karayip Korsanları’nın ikinci filmi “Ölü Adamın Sandığı” piyasaya çıkmadan önce HSX rakamlarına göre 138 milyon dolar gişe hasılatı yapacağı tahmin edilmişti. Film piyasaya çıktığında gerçekleşen hasılat 136 milyon dolardı. Bu oldukça başarılı bir öngörüydü. Peki, bu rakamlara ne kadar güvenebiliriz?
2011 yılı Oscar ödülleri açısından oldukça çekişmeli bir yıldı. En zorlu rekabetlerden biri “En İyi Yönetmen” kategorisinde yaşanıyordu. 5 ayrı filmin (Black Swan, The Fighter, The King’s Speech, The Social Network ve True Grit) 5 ayrı yönetmeni bu ödülü almak için yarışıyordu. HSX’te The King’s Speech adlı filmin yönetmeni Tom Hooper uzun bir süre yarışı önde götürmüştü. Fakat Oscar ödül gecesine birkaç gün kala liderliği Social Network adlı filmin yönetmeni David Fincher’e kaptırmıştı. Oscar ödülleri açıklandığında kazanan The King Speech’in yönetmeni Tom Hooper’dı. Hollywood Borsası son anda yanılmıştı. Fakat HSX, o gece dağıtılan 8 ana ödülden diğer 7’sini doğru bilmişti. Bu gerçekten birçokları açısından şaşırtıcı bir sonuçtu. HSX bunu nasıl başarmıştı?
HSX’in çalışma şekli insanlara Oscar’ı kimin kazanacağını sormaktan çok daha ötesidir. HSX, tahmin yapacak olanlara risk ve getiriyi aynı anda sunar. Tıpkı bir borsa gibi çalışan HSX’te oyuncular paralarına para katmak için tüm enerjilerini harcarlar. Keynes’in yıllar önce dediği gibi kimin zeki ya da akıllı olduğu önemli değildir. Bir güzellik yarışmasında jüri iseniz, en güzel kızı seçmeniz sizi kazanan kılmaz. Önemli olan diğer jüri üyelerinin hangisini seçtiğini tahmin edebilmenizdir. İşte HSX’te yapılan buydu. Orada oyun oynayan binlerce oyuncudan belki de hiçbiri profesyonel bir sinema uzmanı ya da eleştirmeni değildi. Sıradan insanlardan oluşan bir kalabalıktılar ve verdikleri kararlar sonrası ortak akıl galip gelmişti.
Farklı yapı ve düşünce sistemindeki insanların oluşturduğu bu kalabalık herhangi bir sınırlama, emir ve merkezi bir yönelime bağlı kalmadan kollektif bir bilgelik ile kendileri için en iyi sonuca ulaşmaya çalışıyorlardı. Doğru soruya değil, tüm cevaplara odaklıydılar. Karar için daha fazla bilgiye değil, daha yaratıcı çözümlere ihtiyaçları vardı. Hiyerarşik bir karar verme sistemi altında değil, tamamen kendi öz iradeleri ile karar veriyorlardı. İşte bu düşünce şekli Akademi jürisindekilerin düşünce şekliyle birebir örtüşüyordu. Bu da HSX’in Oscar ödüllerini kimin kazanacağını öngörmesini sağlamıştı. İşte bu ortak aklın zaferiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder