25 Aralık 2013 Çarşamba

Hemen Popstar ol da sana hayran olalım!

Üniversitelerin azlığı, eğitimin yetersizliği, eğitim önündeki ekonomik engeller gibi birçok sebep sıralasak da gençlerin asıl hedeflerinin belli bir disiplin altında yetişerek meslek edinmek olmadığını eminiz birçokları fark etmiştir. Gençlerin büyük kısmının pop star olmak için yarışmadan yarışmaya koştuğu garip bir ülkede yaşıyoruz. "O Ses Türkiye" gibi adına ülke adını ekleyerek çarpık bir millileştirme propagandası yapan yarışmalar bile edindik.

Artık hepimiz ekran başında şarkıcı avındayız. Sekreter kızımız titrek sesiyle mırıldanıyor, dövmeli badanacı gür sesiyle haykırıyor, piercingli emlak komisyoncusu cırtlak sesiyle serenada çıkmış... Salonda izleyen kalabalık ve ekran başındakiler endişeli bir heyecan içinde. Acaba jüri de kendileri gibi karar verecek mi?.. Gençler birbirlerinin aynısı olan şarkılarını, birbirlerine benzeyen sıradan sesleriyle okuyarak ne kadar özel bir pop star olduklarına bizleri inandırmaya çalışıyorlar. Kendileri bu safsataya öyle bir inanmış ki, pop starlığın mihrabına yükselecekleri anı sabırsızlıkla bekliyorlar.

Mikrofon uzatıldığında hep aynı sözler: "Çocukluğumdan beri hayalim!.. En büyük idealim!.. Hayatımın anlamı!.. Kendime güveniyorum, başaracağım!.." Herkes hayalinde hep şarkı söylemek olduğunu söylüyor. Fakat popüler kültür tarafından kandırıldıklarının farkında değiller. Çünkü şurada bir tuhaflık olduğunu sezemiyorlar: "Hepimizin hayali aynı ve hepimiz hayalini aynı şekilde gerçekleştirmek istiyor." Sizce de tuhaf değil mi? İnsan doğası denilebilir ama doğallık bu kadar kopya edilebilir bir şey midir? Rastlantı olduğu düşünülebilir; rastlantısallık belli ölçüde olasılık içermez mi? Bu nasıl bir olasılık; arada bir de yazı gelmesi gerekmez mi; neden hep tura geliyor? Neredeyse gençliğin çoğu pop star olma hayalinde. Hayır, ne doğa ne de rastlantısallık; sadece trilyon dolarlık popüler kültür endüstrisi.

Her türlü engeli aşarak popüler bir insana dönüşme düşüncesi herkese inandırılıyor. Kişilerin kendi sınırlarını nasıl aşabilecekleri ile ilgili olarak bu tür programlar da bir rehber görevi görüyor. Popüler kültür satıcıları diyebileceğimiz bu tür programları organize edenler, tüm eforlarını izleyicilerin, sahnedeki karakter, söylediği şarkı, iniş çıkışlarla dolu hikayesi ve yüzeysel mesajlarıyla bağlantı kurması üzerine dayandırıyorlar. Bu tamamen ekonomik bir yaklaşım. Çünkü izleyici bu bağlantıyı ne kadar çok kurarsa o kadar çok sms gönderir. Zaten tüm amaç budur.

Bu tür programları izleyenler, pop star adaylarının sekreter, boyacı, boşanmış kadın, ailesinden kopmuş kız, kılıbık bir koca olduğunu öğrenirler. Böylece sıradan hayatlar abartılmış heyecan ve hayallerle çekici hale dönüştürülür. Verilen mesaj hep aynıdır: Kalbinin sesini dinle! Hepsi bu kadar. Tüm bir gençlik bu tatlı sözle kandırılır. Zaten pop star adaylarına biraz dikkatlice baktığınızda şunu fark edersiniz. Eğitim ya da ekonomik sistemin çarpıklıklarına meydan okuma gücü, enerjisi, bilgisi ve eleştirel bakış açısı olmayan; asi olma ihtimali zayıf olup pısırık bir uyumluluk yeteneği olan; sadece günü kurtarmaya yetecek kadar kahramanlık taşıyan ve gösteriş için öne çıkardıkları bedenlerine rağmen pek zeki olmayan tiplerdirler. Hatta sizden daha kötü bir ses tonu ve müzik yeteneğine sahip olmalarına rağmen aptalca bir hayale tutunmuş kişilerdir. Hayatlarını anlatmaya başladıklarında ise tüm bu uyduruk hatıraları nereden bulduklarını merak edersiniz.

Pop star yarışmaları sekreterler, boyacılar, yöneticiler, köylüler, pazarlamacılar ve garsonlar gibi farklı mesleklerdeki başarısız kişilerin semt pazarı haline dönüşmüş yerlerdir. Üzücü olansa insanların bu tür başarısız karakterlerle vakit geçirmeye ne kadar meraklı olduğudur. Gerçekten yazık. Aptallığın sınırsız olması başka türlü açıklanamaz herhalde. Kanadalı şarkıcı Avril Lavigne, 16 yaşında ünlü olup okulu bıraktığında, okul müdürünün basına yaptığı açıklama zaten aptallığın sınırsızlığını fazlasıyla göstermişti: "Başarısından dolayı çok heyecanlandım, müthiş hayalleri olan öğrenciler için mükemmel bir örnek."

Ülkemiz artık pop star olmayı dilenen, hevesleyen ya da takıntısıyla yaşayan gençlerle dolu. Bir Avril Lavigne olup genç yaşta okulu bırakmayı kim istemez, öyle değil mi? Hadi canım öyleyse, hemen popstar ol da sana hayran olalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder