19 Ocak 2014 Pazar

Nasıl becerdin?.. Worldbank'la canım worldbank'la!

Ekonomi ya da finans ile ilgili raporların ilk cümleleri genellikle aynıdır. Dünya Bankasının (World Bank) büyüme tahminlerine atıfta bulunularak konuya giriş yapılır. Tahmin piyasasının aordu Dünya Bankasıdır desek abartı olmaz. Yıllardır bitmek tükenmek bilmez bir enerjiyle ülkelerin büyüme oranlarını tahmin ederler. Sizce ne kadarı tutmuştur bu tahminlerin?

Bu sorunun yanıtını bulmak için Dünya Bankasının ülkemiz için öngördüğü büyüme rakamlarına ve bir sene sonraki gerçekleşmelere bir bakalım isterseniz. 2008 yılı için tahmin edilen %3, gerçekleşen %0,9, 2009 için tahmin edilen %1,7, gerçekleşen %(-4,8), 2010 için tahmin edilen %4,9, gerçekleşen %9,2, 2011 için tahmin edilen %6,1, gerçekleşen %8,8 ve 2012 için tahmin edilen %2,9, gerçekleşen %2,2. Şimdi siz söyleyin, bu tahminler ne kadar isabetli?

Çok açık söylemek gerekirse, bir maymun bile daha iyisini yapabilirdi. Sorsanız size günlerce anlatacakları, nükleer santral karmaşasında modelleri vardır. Fakat ortaya çıkan sonuç gerçekten rezalet. Bu başarısızlığı gördükten sonra borsa tahmincilerine, finansal astrologlara ve hatta kur tahmini yapan Merkez Bankası başkanlarına insanın kızası gelmiyor. Söz konusu geleceği tahmin etmekse Nostradamus kılıklıları aşağılamaktan geri kalmazken, sıra ekonomi ve finans tahmincilerine geldiğinde, nedense aynı eleştirel bakış açısını maalesef gösteremiyoruz. Peki ama neden?

Bir kısım istatistiki ve matematiksel modellerle tahmin yapmayı bilimsel adletmek gibi çok eski bir değerlendirme hatasına düşüyoruz. Bu hatanın kökleri psikanalizin yaratıcısı Freud'a uzanır. İnsanları bir sandalyeye oturtarak, tüm psikolojik olguların bir neden sonuç ilişkisi ile belirlendiği inancıyla, kişisel vahye dayanan bir sistemi bugün bile bir bilim dalı saymayı maalesef Freud'dan öğrendik. Oysa Freud'un hipotezleri bilimsel olarak kanıtlanabilir değildir. Seans sırasında doktor tarafından yapılan gözlemlerin kişisel önyargılar ile çarpıtılabileceği gözden kaçırılır. Otoritelere göre, Freud'un öne sürdüğü tüm kuramların hatalı olduğu ortaya konulsa da Freud düşünce biliminde önemli bir çığır açmıştır.

Fakat Freud'un klinik anlatımı mükemmel olsa da nedensel açıklamalarının tümünü çocukluktaki deneyim ve fantezilere bağlaması, zihni orantısız indirgemedeki çarpıklığı açıkça ortaya koyar. Üstelik tüm teorilerinin kişisel gözlem ve rüyalarından oluşması da düşündürücüdür. Kişisel deneyimin teorileştrilmesi bilimsellik adına büyük bir hatadır. Freud'un tüm teorilerinin eleştiriye kapalı hali ve kanıtlanabilir olmamaları bir bilim değil inanç sistemi olduğunu gösterir aslında. Her türlü histeri vakasının nedeninin cinsellik olduğunu söylemek nevrotik belirtilerin gerçek olaylardan değil fantezilerden kaynaklandığını söylemek kadar akıldışıdır.

İşte gelişen kapitalizmle birlikte psikolojik sağlık ve hastalık arasındaki ayrım bulanıklaşmaya başlayınca gittikçe daha çok insan, günlük yaşam sorunları için psikanalistlerin kapısını aşındırmaya başlamıştır. Hastanın parası varsa tedavi sonsuza kadar sürer. Neredeyse yaşamın anlamını bulma yolu haline gelen psikanaliz dünyevi bir din yerine bilim gibi algılanmaktadır. Üstelik bir yaşam biçimi şeklini de alarak...

Tıpkı Psikanalizin bir bilim dalı ve bir yaşam biçimi gibi algılanması gibi ekonomik tahminler de ekonomik hayatın bir parçası ve hatta saygı duyulan bir bilimi haline gelmiştir. Teknik analiz gibi son derece sofistike modellerle insanlara bilimsellik aşılanmak istenmektedir. Bunun sonucunda ortaya çıkan da tıpkı Dünya Bankasının büyüme tahminlerinde olduğu gibi büyük bir yanılgı ve aptallıktır. Öngörüler, zaman içinde aptallığın derecesi ortaya çıkmasın diye "revize" adı altında makyajlansa da tahmin edilen ile gerçekleşen arasındaki uçurum oldukça büyüktür. Finansal okuryazarlık geliştirilmediği sürece de bu uçurumlardan düşenler maalesef hep küçük yatırımcılar olacaktır.

Piyasalar ile ilgili öngörülerin tamamının Dünya Bankasının büyüme rakamlarını referans aldığı düşünüldüğünde, savunmasız yeni yetme piyasa oyuncularının yatırım kararları başarısızlığının psikoloğa gitmekten başka çözüm yaratmayacağı ortadadır. Bir zamanların efsane reklamı Mintax'ta sorulan "Nasıl becerdin?" sorusunu analistlere sorarak son noktayı koyalım: "Worldbank'la canım worldbank'la!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder