18 Haziran 2021 Cuma

Davranışsal Ekonomi neolitik devrimi nasıl gerçekleştirdi?

 Jared Diamond'un kült kitabı "Tüfek, Mikrop ve Çelik" ile büyüyen bir nesilin bir türlü yanıtlayamadığı bir soruyu James C.Scott "Tahıla Karşı" adlı kitabında yeniden gündeme getirdi: "Eğer kafalarına silah dayanmadıysa neden aklı başında avcı-toplayıcılar sabit tarlalarda yapılan tarım ve hayvancılığın getirdiği sayısız angarya işi tercih ettiler?"


Bu sorunun yanıtı maalesef henüz verilebilmiş değil. MÖ 8. binyıllarda insanların avcı-toplayıcılığı terkedip tarıma ve hayvancılığa geçtiği, cilalı taş devri de denilen neolitik devrimi başlattıkları bilinmektedir. Peki ama her mevsim kendine kalorili gıdalar bulan avcı-toplayıcı nasıl oldu da gün boyu güneşin altında çalışan bir tarla işçisine dönüşüverdi? Sadece yaşaması için gerekli olan gıdayı bulup geri kalan zamanında dinlenmek yerine bir ton angarya tarla ve hayvancılık işinin altına girdi?


Umuyoruz arkeoloji, antropoloji, coğrafya veya tarih bilimleri belki bir gün kesin yanıtı vereceklerdir. Ama biz o zamana kadar beklemeyelim ve alternatif bir yanıtı Davranışsal Ekonomi biliminden faydalanarak ortaya koymaya çalışalım.


Neolitik devrim bilimsel otoritelerce savunulan ve  aşağıda açıklamaya çalışacağımız 4 aşamada gerçekleşti. Bizim burada yapacağımız şey, avcı-toplayıcıların hakim geçinme tarzı olarak tarıma nasıl geçtiklerini bu 4 aşamadaki davranışsal öğeleri öne çıkararak varsayımsal bir Davranışsal Ekonomi modeli kurarak yanıta ulaşmak. Hazırsanız, tarihin henüz yanıtlayamadığı bu sorunun cevabını Davranışsal Ekonomi ile ortaya koymaya başlıyoruz.


Davranışsal Ekonomi neolitik devrimi nasıl gerçekleştirdi?


1. Aşama - Sağ Kalma Önyargısı (Survivorship Bias)


Artık hikayemize başlayabiliriz. Avcı-toplayıcı karakterimize Himmet Abi diyelim. Himmet Abi, Bereketli Hilal'in alüvyonlu topraklarında yaşayan gününün yarısını avlanarak, geri kalanını dinlenerek geçiren neşeli bir abimizdi. Fakat o öğleden sonra yorgun argın döşeğinde dinlenirken aklına gelen fikrin tarihin akışını değiştireceğini eminiz o da fark etmemişti.


Davranışsal Ekonominin en önemli fenomenlerinden biri Sağ Kalma Önyargısı şeklinde tercüme edebileceğimiz Survivorship Bias'tır. Eski bir hikaye bu olguyu oldukça güzel anlatır. 2. Dünya Savaşında bombardıman uçakları düşmesin diye uğraşan Amerikalılar, operasyonlardan başarılı dönen uçaklara bakıyorlar ve mermi deliklerinin en çok kanatlarda, gövdede ve kuyruk kısmında olduğunu görüyorlardı. Yaptıkları çıkarım, "uçaklarımız en çok buralardan vuruluyor, öyleyse buraları zırhlandıralım" şeklindeydi. Fakat o sıralarda orduda görevli olan matematikçi Abraham Wald'ın fikri ise tamamen ters yöndeydi: "Bunlar zaten sağ salim dönen uçaklar, bunlar vurulmuş dönmüşler, sorunun nerede olduğunu görmek için esas düşen uçaklara bakmak gerekir" demiş ve problemi çözmüştü. Fakat insanoğlu bu hatayı her zaman yapagelmiştir. Başarıya odaklanıp neyin başarısızlık yarattığını hep göz ardı etmiştir. Tıpkı o gün Himmet Abinin yaptığı gibi.


Himmet Abi, "bu avcılık çok yorucu, acaba şöyle bir kaç hayvanı evin yanında beslesek fena mı olur, et yemek için artık o kadar yorulmayız," diye aklından geçirmiş ve hemen işe koyulmuştu. İlk hayvanlar koyun, keçi, inek ve domuzlar evcilleştirilerek ağıllarda beslenmeye başlanmıştı. Himmet Abinin keyfi yerindeydi. Fakat insanlık tarihinin en büyük Sağ Kalma Önyargısı tuzağına düştüğünü fark etmemişti. Artık onun için ağıldaki hayvanlar herşeyden daha değerliydi.


2. Aşama- Bağış Etkisi (Endowment Effect)


Himmet Abinin ağıldaki hayvanları artık onun en kıymetlileriydi. Fakat acaba yine bir düşünce hatası mı yapıyordu?


İnsanların sahip oldukları şeylere biçtikleri değerin, sahip olmadıkları aynı şeye göre her zaman daha yüksek olduğu Davranışsal Ekonomistlerin sayısız deneyle ortaya koydukları bir gerçektir. Bağış Etkisi denilen bu hata eldeki kuş daldaki kuştan iyidirin bilimsel tercümesi gibidir. İşte, Himmet Abi de bu hatayı yapıyordu. Artık ormandaki hayvanları unutmuştu. Kışın ayazında, yazın sıcağında geyik peşinde koşmayacaktı. Sığırlar ve koyunlar bakılıp beslenirken, otlaklara salınırken, yemlenirken ve korunurken aslında kimin kime hizmet ettiği öyle basit bir mesele değildi. Acaba hayvanlar mı Himmet Abiye hizmet ediyordu, yoksa Himmet Abi mi onlara?


3. Aşama- İşlevsel Sabitlik (Functional Fixedness)


Artık Himmet Abinin tek derdi hayvanlarıydı. Onları beslemek için, elleri ve dizlerinin üzerinde, her gün yabani otları ayıklıyor, gübre döküyor, kökleri açıyor ve suluyordu. 


Bir şeyin sadece alışılagelmiş amaç ve şekilde kullanılmasına sebep olan zihinsel eğilime davranışsal ekonomistler işlevsel sabitlik adını verirler. İşte, Himmet Abinin hatası da buradaydı. Hayvanları bakmak için giriştiği bu amansız çaba onu büyük bir paradoksun içine itmişti. Artık Himmet Abi evcilleştirdiği hayvanlar olmadan yaşayamayacağı gibi, hayvanlar da onsuz yaşayamayacaktı. Artık Himmet Abini hayvanları, Himmet Abinin kendini onlara adaması sayesinde, tatlı, uyuşuk ve miskin bir yaşam sürmeye başlamışlardı. Oysa Himmet Abi tarladaki angaryaların içinde gün boyu didişiyor, kıyamadığı hayvanlarının yerine otları yiyerek hayatını sürdürüyordu. Ah benim angaryacı himmet Abim, ah!..


4. Aşama- IKEA Etkisi (IKEA Effect)

Peki ama günlerinin yarısını avlanma kalan yarısını dinlenmeyle geçiren Himmet Abi nasıl olmuştu da gün boyu tarlada yaptığı bunca saçma işi sever hale gelmişti? 


Davranışsal Ekonomistlerin IKEA Etkisi dedikleri bir fenomen vardır. İnsanların kendi yaptıkları ürünlere hazır olanlardan daha fazla önem vermeleri olgusuna dayanır. Tıpkı IKEA'dan satın alıp saatlerce uğraştığımız o dolaba verdiğimiz değer gibi.


İşte, Himmet Abi de tam olarak IKEA etkisine yakalanmıştı. Hayvanların rahatı için ağıllar inşa ediyor, ateş yakıyor, ahırları temizliyor, onları beslemek için bitkiler ekiyor, biçiyor, hatta onları süslemek için takılar bile yapıyordu. Bir avcı-toplayıcı için ne kadar angarya iş varsa artık hepsini severek yapıyordu. E, doğal olarak neolitik devrimin gerçekleşmemesi için bir sebep de kalmamıştı. 


James C.Scott'ın girişteki sorusunun yanıtını sanıyorum verebilmişizdir. Neolitik devrimi yaparken avcı-toplayıcıların kafasına silah dayanmamış fakat Davranışsal Ekonomi dayanmıştı.


Ah Himmet Abi ah, ben sana ne diyeyim şimdi!..