18 Aralık 2014 Perşembe

Buyur Performansını Değerlendir!

Performansa dayalı kariyer imkanı sunan şirketlerde çalışanların değerlendirilme zamanı yaklaştı. Kariyerine yeni başlamış birçok kişi heyecanla bu görüşmeleri bekliyorlar. Eskiler zaten bilincinde. Başarılılar ödüllendirilirken başarısızlar kimbilir ne tür yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklar.

Hemen her şirket çalışanlarını değerlendirmek için çeşitli yöntemler bulmuşlar. Son model tekniklerle hazırlanan ve hedef denilen bu ölçüm sistemleri ilk bakışta oldukça rasyonelmiş gibi görünüyor. Mantıkları son derece basit. Bir şirket yaşamak için ürün satmak zorundaysa, en çok ürün satan o şirkete en büyük katkıyı verendir ve mükafatlandırılması gereken kişi odur. Oldukça akla yatkın bir yaklaşım. Zaten tersini savunabilmek mümkün değil. Peki ya gerçekten öyle mi, performans değerlendirme sistemleri en akla yatkın modelleri mi içeriyor?

Bu sorunun yanıtını bulmak için kendinizi değerlendirilen değil de değerlendiren yerine koyun ve birazdan karşınıza gelecek kişileri değerlendirin. Sizce bu kişiler performans değerlendirmenizden nasıl sonuçlar alırlardı?

Değerlendirme 1: Başarılı Yönetici

Genç yaşta dünyada ilk kez atom çekirdeğini parçalayarak ortaya enerji çıkarma görevi bana verildi. İyi bir fizikçi olmamama rağmen kısa bir sürede kalabalık bir bilim insanları grubunu yöneterek hedefe ulaştırdım. Verilen görevi yerine getirerek dünya tarihini değiştirecek bir başarıya imza attım. Birçok bilim insanına göre 20.yüzyılın en önemli buluşunu yapan kişiyim.

Dünyanın kaderini değiştiren bu büyük bilim adamını kim düşük performansa sahip diye niteleyebilir? İnsanın deli olması gerekir.

Bu bilim insanı kim mi? Bu büyük bilim insanı atom bombasını bulan ekibi yöneten Oppenheimer'dan başkası değildir. Atom bombasını bulduktan sadece 20 gün sonra Japonya'da büyük bir soykırıma imza atarak insanlık tarihinin en kara sayfalarından birini yaratan başarıya imza atmıştır.

Değerlendirme 2: Büyük Yaratıcı

Müzik otoritelerine göre uygarlık tarihinin en değerli kemanını yapan kişiyim. Kimse başarımın sırrını çözemedi. Bu başarıya gece gündüz çalışarak ve tüm ayrıntılarla bizzat ilgilenerek ulaştım. Bizim sokak keman yapımıyla ün salmıştır. Dükkanların camlarında, "Dünyanın en iyi keman üreticisi, Avrupa'nın en iyi keman üretici, İtalya'nın en iyi keman üreticisi" gibi sözler görürsünüz. Bunların hepsi doğrudur. Benim dükkanımda ise sadece "Bu sokağın en iyi keman üreticisi" yazar. Bilmem anlatabildim mi?

Bu kadar zeki, çalışkan ve ironik bir keman üreticisi sizin şirkette olsa yetersiz performansı var diyebilir misiniz? Mümkün değil.

Gerçekten de uygarlık tarihinin en iyi kemanını yapan kişi Antonio Stradivaryus'tu. Bugüne kadar yapılan hiçbir deney formülünü ortaya çıkaramadı. Öldükten sonra işler iki oğluna kaldı. Antonio, know-how'ının tamamını kafasında taşıdığı için çocukları kısa sürede şirketi batırdılar. Nasıl yapacaklarını bilmediklerinden yaptıkları kemanları kimse almadı. Kişiye bağlı bir başarı bir şirketi ne kadar başarılı kılarsa Stradivaryus'u da o kadar başarılı kılmıştı.

Değerlendirme 3: İleri Vizyonel

Dünyanın en inovatif şirketini yarattım. Sokaktaki insandan ABD Başkanına kadar herkes şirketimin ölümsüz olduğunu düşünüyor. Kainatın en büyük şirketi diyenler bile var. Dünyanın tüm enerji işini neredeyse tek başıma idare ediyorum. Muhasebe dehası olduğum söyleniyor. Milyonlarca kişi şirketimin hisse senetlerini aldı. Şirketin gelecekte de yükselen bir yıldız olacağına kimsenin şüphesi yok.

Böyle bir şirket yöneticisinın performansı bile tartışılmaz, değil mi?

Enron, gerçekten de dünyanın en başarılı şirketiydi. Bu şirketi yöneten kişi Kennett Lay'di. Enron, en inovatif şirket ödülünü aldıktan sadece birkaç ay sonra battığında kimse inanamamıştı. Ardında parasını kaybetmiş milyonlarca insan ve tarihin en büyük şirket enkazını bırakmıştı. Lay'in muhasebe hilelerinin üstüne muhasebe hilesi hala yapılabilmiş değildir.

Değerlendirme 4: Çalışkan ve Hırslı

Çalıştığım ofisin en düşük ünvandaki personeli olmama rağmen üstlerimin dikkatini çekmeyi başardım. Trade işlemlerindeki başarım çok büyük. Bankama büyük paralar kazandırdım. Herkes bana çok güveniyor. O kadar çok çalışıyorum ki, yaptığım trade işlemlerinin operasyonunu da ben yapıyorum. Gece gündüz çalışmak ve şirketime para kazandırmaktan son derece mutluyum.

Tam da finans şirketlerinin aradığı bir memur tipi. Çalışkan, hırslı, sonuç odaklı, sempatik, uyumlu vesaire. Verilecek en yüksek performans notunu fazlasıyla hak ediyor.

Jerome Kerviel, Fransa'nın en eski ve büyük bankası Societe Generale'ı iflasın eşiğine getiren işlemi yaptığında ortam tam da anlattığı gibiydi. Dahi çocuk bankanın piyasa değerinin iki katını tek bir trade işlemine bağlamıştı. Amirleri, ona duydukları güven nedeniyle işlemlerini kontrol bile etmemişti. O da onların yerine operasyon servisinde her türlü sahte imzayı atmıştı. Bankanın zararı 5 milyar euroydu. Bu dahi çocuk tarihin en büyük zararını çalışkanlığı ve hırsıyla yaratmıştı.

Değerlendirme 5: Büyük Organizatör

Benden 6 milyon kişiyi belirlenen yere nakletmem ve uygun şekilde yerleştirmem istendi. Organizasyon başarım sayesinde kimsenin burnu bile kanamadan bu önemli görevi belirlenen sürede yerine getirdim. Ülkenin en büyük yöneticisinin bile takdirini kazandım.

Ne kadar harika değil mi? 10 üzerinden 10.

6 milyon Yahudinin ölümünden sorumlu bu Nazi Bakanı Adolf Eichmann'dı. Tarih, onu ve organizasyonel sapıklığını hiçbir zaman unutmayacak.

Değerlendirme 6: Geleceği Gören

Yarattığım para mekanizması sayesinde dünyayı refaha ve paraya kavuşturdum. Afrika'dan yeni gelmiş göçmenin bile para ve ev sahibi olmasını sağladım. Faizleri öyle bir düşürdüm ki, alınan kredilerin faizi hiç sorun olmuyor artık. Herkes çok mutlu. Başta Amerika'lılar olmak üzere tüm dünyanın beni hiçbir zaman unutmayacağına eminim.

Böyle bir Robin Hood'a bu çağda herkesin ihtiyacı var. Gerçekten başarılı bir performans.

Emekli olduktan birkaç ay sonra dünya tarihinin en büyük finansal krizini yaratan kişi olarak Fed Başkanı Alan Greenspan gösterilmişti. Yarattığı kolay ve ucuz para politikaları sayesinde ödeme gücü olmayanların aldığı krediler ile Subprime Krizi denilen ve ne zaman biteceği hala anlaşılamayan kaos yaratılmıştı. Dünya bu "Maestro"yu gerçekten de hiç unutmayacak.

Tüm bu hikayeler bize tek bir şey anlatır. Performans değerlendirme sistemlerinin tam olarak neyi ölçtüğü belli değildir. Hiçbir efor harcamadan tamamen tesadüflerle olsa bile belirlenen hedeflere ulaştıysanız sizden daha başarılısı yoktur. Başarınızın yıllar sonra yaratacağı maliyetin ne olacağı düşünülmeden tüm mükafatlar size verilir. Anlattığımız 6 farklı hikayeden çıkan sonuç tamamen budur.

Bugün artık iş hayatında sevgi, saygı ve kalıcı başarının yerini karlılığa dönüşen bir pragmatizm almıştır. Başarı tamamen tesadüflere bağlı hale gelmiştir. O nedenle mevcut performans değerlendirme kriterleri içerikten yoksun, tutarsız ve geçicidir. Büyük başarıların ardından başarısızlığı tadan her şirket geçmiş şanlı günlerinin özeleştirisini yaptığında bu gerçeği er geç anlayacaktır.

Hiç yorum yok: