22 Temmuz 2017 Cumartesi

1.Göbekli Tepe stand up günleri!

Arkeologlar toplanıp bir karar almışlar. Bu Göbekli Tepe'yi biz tanıtamıyoruz bari tanıtacak birini bulalım diye. Akıllarına iRRasyonel gelmiş. Aradılar. Biz ne yaptıysak olmadı, insanlar televizyonlarda mayolu insan aktivitesi seyretmeyi tercih ediyor bu aralar. Bilgiye ilgisiz insanları etkileyemiyoruz. Acaba Stand up Ekonomi şovlarınızdan birini Göbekli Tepe'de gerçekleştirebilir misiniz diye sordular. Hedef kitle bilgiye ilgisiz kitleler olunca derhal kabul ettik teklifi ve soluğu Şanlıurfa'da aldık. Kazı alanına ziyaretçi alınmadığı için şovumuzu yine seyircisiz yapmak zorunda kaldık.

Değerli arkeoloji severler ve arkeoloji ne işe yarar ki, taşlar hep aynı yerinde duruyor işte diyen arkeoloji bilmez hödükler, hepinize bu sıcak Urfa akşamından saygılar gönderiyoruz. Bu arada Indiana Jones severleri de unutmayalım, onlar da bu mesleğin erbapları sayılır. Lisedeyken, "İş bulamazsın evladım, sakın arkeoloji yazma," diyen ebeveynleri de atlamayalım, sayıları bir hayli fazla çünkü. Ama ne olursa olsun, birçoklarının okumak isteyip de okuyamadığı bir meslektir arkeoloji. Herkesin içinde bir uktedir... Açılın ben arkeoloğum... Hanım, ver ordan kazmamı, küreğimi ve kamçımı!.. Hmm, Roma dönemine ait bir diş fırçası, milattan önce 540... Ha ha...

Buraya gelirken üniversite mezunu birçok kişiye Göbekli Tepe hakkında ne düşünüyorsun diye sordum. Maalesef %90'ı ne demek istediğimi anlamadı. Üzücü... Hani derler ya istatistik bilimi mini etek gibidir, çok şey gösterir ama asıl görünmesi gerekeni göstermez diye. Şimdi bu istatistiğe bakınca, mini eteği bırak, X-Ray gibi bir durum çıkıyor ortaya. Adamın kalçadaki platini bile görüyoruz neredeyse. İnanılacak gibi değil, tarih beş bin yıl daha geriye gitmiş, Göbekli Tepe'yi duyan yok. İstatistiği şöyle tanımlasalar daha doğru olurmuş herhalde: İstatistik babydoll gibidir, ne kadar güzel olsa da tek işlevi başka biri tarafından çıkarılıp atılmaktır!.. Ha ha...

İnsanlık tarihinin bilinen en eski toplumsal yapıtları Stonehenge ve piramitlerdi. Yazılı tarih ile okullarda çocuklara öğretilen buydu. Ta ki Urfalı çiftçinin tarlayı sürerken bulduğu o küçük heykele kadar. Çiftçi heykeli kaptığı gibi müzeye götürmüş. Müze Müdürü heykele kısık gözle bakma tekniğini kullanarak bakmış, bakmış, bakmış, arkeolog olmadığı için olacak herhalde, kireç taşından tarihi eser mi olur diye basmış fırçayı çiftçiye... Kardeşim, biz burada ciddi bir iş yapıyoruz, kireç taşından heykel mi olur, hiç mi tarih okumadın!.. Çiftçi tarih bilmemenin verdiği hüzünle köyüne dönerken müze müdürü tarih bilmenin verdiği gururla heykeli depoya atmış. Mizah yazsan daha komiğini yazamazsın herhalde ama gerçek... Canım, tarihi eser kontrolünden yeni çıktım, hiç öpmeyeyim... Ha ha... Arkeoloji okuyan öğrenci görse okulu bırakır...

İnsanlık tarihinde ilk kez Göbekli Tepe'de bir araya gelen insan grupları çakmaktaşının çıkarıldığı endüstriyel bir merkez yarattılar. Muhtemelen madenciliğe başlamadan önce şu geyikleri yapmışlardır. Ne de olsa bu toprakların evladı bu Göbekli Tepeliler... Abi, bu kireç taşı bor gibi bir şey, bizim klanın tüm borcunu siler çıkarırsak alimallah... Karşı klandakiler çıkarmamıza izin vermiyorlar kardeşim... O zaman önce İdrakyum elementini bulalım, durumu idrak edelim... Ha ha... Ve bizim Göbekli Tepeliler kiraç taşını çıkararak neolitik çağı başlatmışlar. Neolitik... Yani insan topluluklarının tarıma başlaması... O da burada başlamış, Göbekli Tepe'de... Adamlar büyük vizyon koymuşlar bu işe girerken... Abi, var mısın kendi kendisine yeten yedi ülkeden biri olalım... Ne diyosun oğlum, manyadın mı, ne ülkesi; amma neolitik oldun...

Neolitik... Sıkıysa sen de ol, ama kolay değil. Düşünsene, Göbekli Tepelisin ve tarih öncesi dönemden tarihi döneme geçiyorsun. Tarih öncesi dönem... Tarih öncesi... Boğaz Köprüsünü geçecez diye köprü trafiğe kapatılıyor saatlerce. Adamlar tarih öncesi dönemden tarihi dönem geçmişler. Hadise kolay olmamış tabi... Bir gün, ilk insanımsılardan birkaçı, biz artık burada sizinle yaşayamayız, kendi evimize çıkacağız deyip ormanı terketmişler. Ormandaki kardeşleri bu duruma çok sevinmiş tabi... Hakkı abi, bu manyaklardan kurtulduğumuz çok iyi oldu ya. Herif sabaha kadar çiftleştiği arkadaşıyla tartışıp duruyor, hiç uyutmuyordu. Hala neden bir erkek dişisiyle tartışır anlamış değilim... Oğlum, o da bir şey mi, bizim yanda bir tip var, herif başaklara su veriyor. Bir gün sordum, ne yapıyorsun diye, sularsak daha çabuk büyür dedi. Sana samimi söylüyorum, bunlarda hiç maymunluk kalmamış... Ha ha...

Tarih öncesi... Neolitik... Sancılı. Gençken saç uzatırken çektiğin çile gibi... Yeni evlerine yerleşen insanımsılar da eskiden beraber yaşadığı arkadaşlarını unutmamıştır... İyi ki çıkmışız o heriflerin arasından kanka, herifler bildiğin maymun, maymun... Kankacım, aynen öyle, aynen... Kanka, ne yapalım biliyor musun, daha fazla çocuk yapıp sayımızı arttıralım, sonra da bu hayvanları alıp eğitmeye başlayalım... Hay aklınla bin yaşa kanka, gernik buğdayı tarlalarını da bunlarla süreriz...

İşte, tarih böyle başlar. Göbekli Tepe, insanlığın ilk avlanma ve toplanma merkezi. Avcılık ve toplayıcılıktan evcilleştirmeye geçişin başlangıç yeri. İnsanlık tarihi için bundan daha mühim bir olay az bulunur. Etkisi o zamanlarda bile çok derin olmuştur... Fred Flintstone'un Göbekli Tepe vatandaşlığına geçerek Fred Çakmaktaş adını alması o günlere denk gelir. Göbekli Tepe vatandaşı olduktan sonra soyadını değiştiren Fred Çakmaktaş, adam gibi adam...

Ve böylece Göbekli Tepe'de hayat başlar. Besin zinciri içinde hayatta kalma çabası ile artan toplumsal rekabet zaman içinde daha karmaşık hale gelir. Göbekli Tepeliler av hayvanlarını öldürmek ve et elde etmek için stratejilere ihtiyaç duyarlar. Bunun sonucunda da çakmaktaşı parçalarını kullanarak bıçağı icat ederler. Artık daha uzak mesafelerden hayvanları öldürebilmektedirler. Çakmaktaşı ve obsidiyen gibi daha sert kuvarsitlerin modifikasyonuyla ilerleme devam eder... Stratejik düşünme. İşte, o da bu topraklarda bulundu... Abi, bu hayvanların üzerine atlayıp onları öldürmeye çalışmayalım, bazen onlar bizi öldürüyor... Ya ne yapalım?.. Şu sırığın ucuna kireç taşından yaptığımız sivri şeyleri takıp uzaktan onlara fırlatalım... Çok dolambaçlı düşünüyorsun ama, yani, neden olmasın... Ha ha...

Stratejik düşünme çok geçmeden kabiledeki kadınların beynine de girer... Hayatım, akşam benim evde romantik bir yemek yesek diyorum, biliyorsun, tanışmamızın birinci yıldönümü... Bildiğin erkek beyni, derdi yemek değil, daha çok yemekten sonraki biyolojik olasılıklar... Şekerim, Kaya'yla Oya'yı da mı çağırsak, ne de olsa tanışmamıza onlar sebep oldu... Hayatım, Kaya'yla Oya'nın ta... Erkek sinirlense de kadın stratejik düşünmeyi öğrenmiştir artık. Evlenmeden olmaz... Ha ha...

Stratejik düşünmeyi çok uluslu şirketlerin yarattığını sanırsın ama, bak değil işte. Göbekli Tepe. Arkeoloji okusan insanlık tarihi için önemini daha çok anlarsın. Ne diyorduk... Ha, köylünün bulduğu kireç taşından heykeller müzenin deposunda, anlayabilen beyinler tarafından yeniden gün ışığına çıkarılmayı beklerken, arkadan bir ses gelir: "Açılın ben arkeoloğum!" Kim?.. Klaus. Hangi Klaus?.. İnsanlık tarihini beş bin yıl geriye götüren insanın adını bile bilmiyoruz. Neyse, ne diyorduk, arkeoloji, arkeo yani eski bilgisi, loji yani bilim. Ne oldu, eski bilgisi bilimi. Arkadaşlar arasında ne diyoruz? Mezarcı. Ha ha...

Zor iştir arkeolog olmak. Sıcak hava, toz, toprak, kazar durursun aylarca. Sonunda ulaştığın kanıtları gururla duyurursun dünyaya. Sezar'ın karısı Culpirnia'ya ait el aynası... Hemen yorumlar başlar. Kardeşim, sen arkeolog musun paparazzi mi? Ne işin var milletin yatak odasında? Sizin işiniz gücünüz yok mu ya?.. Ha ha... Nerede kalmıştık, Klaus Schmidt. Göbekli Tepe'yi ortaya çıkaran arkeolog. Sen hala piramitleri uzaylılar mı yaptı diye abuk şeyleri tartışa dur, adam tarihi beş bin yıl geriye götürdü ve şöyle dedi: "Piramitlerden beş bin yıl önce yapılan bu eserleri bildiğin insanlar yaptı." Yani Made in Göbekli Tepe. Bildiğin tarihe kroşe!

Klaus Schmidt. Gerçek bir kahraman. Sadece Mısır piramitlerine çakmadı tabi. En acısını İngilizlere ayırdı. Adamlar Stonehenge denilen yeri dünyaya öyle bir pazarlamışlar ki, iş orayı gezenlerin hacı olmasına kadar gitmiş. Astronomi, geometri, meteoroloji ve paganizmin membaı bu anıtlar tarihin ilk bilim ve ibadet yeri sayılırken... Adamlar her yıl bu işten milyarlarca dolar kaldırırken... Klaus Baba öyle bir çakmış ki. Bak Bro demiş, senin elindeki anıtlar çakma. Orijinali altı bin yıl önce burada, Göbekli Tepe'de yapıldı. Seninkiler bunların basit kopyaları. Bu basit taşlarla dünyayı kandırmayı bırak ertık... Klaus Baba, adamın dibisin dibi... Ha ha...

Aslında bu hacı olma konusu önemli. Yazılı tarih ilk toplu ibadet yerlerini piramitler ya da stonehenge olarak anlatırken, Klaus Baba mevzuyu beş bin yıl geriye götürmüş. Göbekli Tepe'ye. Göbekli Tepe şamanlarına. Tarihin ilk ilim ve din adamları. Enteresan kişilikler. Hatırlarsın onları. Garip kıyafetleri içinde garip danslar yaparlar. Niye? Soru basit aslında: Akşama aç kalmamak için avlayacağımız bizonlar nehrin hangi yönüne gitti? İşte, bu ve benzeri soruların yanıtını bilen tek kişi şamandır. Soru basit gibi görünüyor ama aslında saçma. Ülen, milattan önce on binlerde yaşıyorsun. GPS mi var, radar mı var? Adam nereden bilecek bu sorunun yanıtını? İşte, şamanın soru sorulduktan sonra aklından geçen ilk şeyler de buna benziyordu: "Ülen, göbeğine bal döküp yaladığım... ben nereden bileyim bizonlar nereye gitti... Evliya mıyım ben... Şamanımız yok, şaman ol dediniz olduk... Daha ne yapayım dinini sevdiğim..." Şaman haklı tabi. Ama işin sorumluluğu da var. Ahali seni adam yerine koymuş, para vermiş, kadın vermiş... Liyakata uygun davranman beklenir. Muhtemelen bu şamanlar anadolu çomarı denilen türün ilk ataları olabilirler. O anda şamanın aklına güzel bir fikir gelir: "Şimdi bu geri zekalıların bu saçma sorusuna saçma bir dansla karşılık vereyim ki, benim derin düşüncelere daldığımı sansınlar..."

Şaman davula vurduğu gibi acayip acayip dans etmeye başlar. Ahali, şamana hayran hayran bakmaktadır. Tezahüratlar filan... En büyük şaman, bizim şaman!.. Her Göbekli Tepeli şaman doğar!.. Aşıksan vur saza, şamansan bas gaza!.. Ha ha... Şamanın düşüncelerine bağlanalım yeniden. Aptal aptal figürlerle dans eden şaman o esnada şöyle düşünmektedir: "Bu geri zekalılara ben bunu nereden bileyim demek olmaz. Zaten yoruldum, akşama yemek ve kadınsız uyumak istemem. Nehrin zaten iki yönü var. Şimdi aşağı yönü diyeyim. Avcılar orada bulamazlarsa bir daha ki sefere yukarı yön derim, olur biter." Ha ha... Yani aslında bildiğin CEO. Her şeyi bilir gibi yapan ama bilmesi mümkün olmayan bir tip.

Aslında Göbekli Tepeliler akılcı insanlardı. Kendi kültürlerinden kaynaklanan sorunlara cevap vermek için bu tür arayışlara girmişlerdi. Neyse, ne diyorduk, şaman haklı çıkmış ve avcılar bereketli bir avla geri dönmüşler. Vur davula şaman baba... Fakat bu bolluk bir süre sonra durdu. Çünkü ilerleyen teknoloji, yani hayvanları kireç taşından yapılan yeni aletlerle avlama, hayvan sürülerinin sonunu getirdi. İşte, Göbekli Tepe'nin inşasına muhtemelen o zaman karar verildi. Biz bir hata yaptık, bunun kefaretini ödememiz gerekiyor. Hemen meclisi topladılar. Tartıştılar, fikirler sundular ve sonunda baş şaman kararı açıkladı: "Toprak anadan hep bereket bekledik. O verdikçe biz diktik fallusu. Daha çok verdi, daha büyük fallus diktik. Ee, n'oldu sonra... Hayvanları öldür ver fallusu, ağaçları kes ver fallusu!.. Sonuç bu işte. Derhal büyük bir ibadet alanı yapmamız gerekiyor..." Ha ha...

Göbekli Tepe'nin yapımına nasıl karar verildiği bir sır. Belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Ama şunu kesinlikle iyi biliyoruz. İnsanlık tarihinin ilk etik savaşı, Göbekli Tepe denilen, madenciler ve taş ocağı çalışanları arasında yaşandı ve yeryüzüne duyulan sorumluluk duygusunun bir karşılığı olarak bu eserler ortaya çıktı. Yeryüzünün ilk sanayicileri de burada yirmiden fazla tapınak inşa ettiler. Böylece bilinen tarih beş bin yıl daha geriye çekilmiş oldu.

Eğer dünyanın en eski tapınağı neresidir diye sorarlarsa artık biliyorsun: Göbekli Tepe, Milattan Önce 10.000.




6 yorum:

Ekol Meslek dedi ki...

4 yıl önce ziyaret ettiğim Şanlıurfa'daki büyüleyici ve gizemli Göbeklitepe'yi; Şimdi dinler tarihçisi Karl W. Luckert'in gözünden, aynı anda tüm neolitik cağı ve sırlarını anlamaya çalisarak okuyorum. Bazen işi gücü bırakıp en baştan arkeoloji okusam diyorum. Hayattaki en büyük zevklerimden ikisi tarih okumak ve tarihi mekanları dünya gözüyle görmek... Merak ettiğiniz bir konuysa ve/veya Göbeklitepe'yi gördüyseniz bu kitaba mutlaka bir şans verin derim.

yilmazbagci dedi ki...

İrrasyonel abimiz, üstadımız, on bin yıllık kalemine sağlık.

Malatya Beşkonaklar Oto Kiralama dedi ki...

malatya oto kiralama olarak blogunuzu takip ediyorum Emeğinize sağlık.

malatya çiçek dedi ki...

malatya çiçekçi olarak başarılarınızın devamını dilerim.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Unknown dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.