22 Temmuz 2013 Pazartesi

İş hayatında melekler ve şaşkınlar!

İş hayatınızda başarıyı yakalayamadıysanız B.İ.Erikli’nin “İş Hayatında Melekler” adlı kitabı belki işinize yarar. 21.yüzyılda, 3.yüzyıl bilgeliğini zamanın ruhuyla paketleyip sunan bundan daha iyi bir yayın bulamayabilirsiniz. Eleştirel bakış açısı ve düşünme yeteneğini kaybetmiş insanlar için tam bir başucu.

Kitap, kişisel gelişim kitaplarının genel tonunda yazılmış. “Sezgileri duymak”, “forma değil, öze odaklanmak” gibi tam olarak neyin anlatılmaya çalışıldığının anlaşılmadığı ama yazarın “siz neden bahsedildiğini anladınız” şeklindeki muğlak tanımlamaları ile bir çerçeve çizerek başlıyor. Ardından masum bir deneme ricası geliyor. Psikolojiden biraz anlayanlar bunun eski bir Zeigarnik yanıltmacası olduğunu hemen fark edeceklerdir. Sonra da saçmalıklar bilimsel bir zemine oturtulmaya çalışılıyor: “Bu bir bilimsel teori olsaydı, gerçekliğini sınar, aldığımız sonuca göre doğru olduğuna karar verir ya da başka teori üretirdik” deniyor. Teori sözcüğünün anlamını bile bilmeden yapılan bu açıklamanın çok az entelektüel bakış açısına sahip birisi için bile ne kadar gülünç olduğu ortadadır.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde “melekler” denilen kah mucize, kah önsezi, kah doğru karar olarak karşımıza çıkan kutsal dinlere orijinlenmiş bir kavramla karşılaşıyoruz. Fakat tam olarak neden bahsedildiği anlaşılamıyor. Dogmatik ve ilksel olana yönlendiren bir bakış açısının varlığı her satırda anlaşılıyor.

Şirket organizasyonundaki “alt-üst” kavramlarına sürekli yaslanılarak güçlü bir piramitsel hiyerarşinin zihinde taşındığı sürekli gösteriliyor. Bu yapıdaki bilgi iletiminin yapısal kurallara tabi olduğunu söylemekten sürekli kaçınarak herkesin Hindu derviş gibi davranması öğütleniyor: “Acaba köprü trafiğini geçip toplantıya yetişebilecek miyim?.. Hiç sorun değil! Derinden istersem köprü ve otoyol melekleri mutlaka yardım edecektir!”

İnsanların rutin aktivitesi sayılan çok fazla sayıda girdiyi kullanarak karar verme eylemini bilgi, mantık, tecrübe gibi bileşenlerinden yalıtarak herkesin basitçe yapabileceği bir “sezgi” düzeyine indirgeniyor. Karşımıza tüy çıkarsa bunu meleklerin çıkardığını da bu kitaptan öğrenmiş oluyoruz. Meleklerin egoları olmadığını, onlardan yardım isterken kalpten olmak gerektiğini, meleklerin bizlere “fısıldadığını” da kitabın ilerleyen bölümlerinde öğreniyoruz. Kullanılan dini perspektifteki yüzeysellik ve çıkarcılığın gelişmiş hali, din tüccarlarını bile imrendirecek türden.

Mantıkla hareket eden modern insanın genellikle zayıflık sembolü olan paranormal düşünce tarzını, kişinin içsesiyle uzlaşabileceği bir rasyonelliğe çekerek yıkıcı bir yöntem kullanıyor. Düşünceler istenildiği gibi birbirine bağlanarak argümanlar yaratılıyor ve bir hikayenin bir başka hikaye kadar iyi olabileceği yanılsaması dayatılıyor. Sorumluluk, tutarlılık, rasyonellik basit yanılgılarmış gibi sunularak sezgiyle herkesin aynı düzeyde kavrayabileceği bir dünya resmediliyor. Gerçekten insan dumura uğruyor. Uygarlık tarihinin ilksel bilgilerinden tümdengelimle elde edilen bu çıkarımlardan hiç birinin kanıtlanabilir olmadığı ortadayken, öngörülebilir bir son noktanın önceden bilinebilir olduğunu anladığınızda artık diyecek başka bir şey olmadığını düşünüyorsunuz. Bunlardan daha küstah ve mutlakçı bir düşünce bulmak gerçekten çok zor. Bu tür kitapları okuyanların kavrayış düzeylerinin düşük olduğu varsayılarak dogmatizm ve düzmeceye kolayca başvuruluyor. Metaforlarla karma karışık hale getirilmiş bir doktrinin nasıl inşa edildiğini üzülerek görüyorsunuz.

Bu tür kitapları yazanların bilmesi gereken bir şey var. Bilgili ve dürüst insanlar, başkalarını ilaç vererek, kafalarına vurarak veya onlara hoş masallar anlatarak ikna etmeye çalışmazlar. Bilgili ve dürüst insanlar başkalarını ikna etmek için tek bir şeye çalışırlar: Tutarlı olmaya!

İş hayatında karşılaşılan sorunların çözümü için, inanç tüccarlarının sahte önerileri yerine Eric Hoffer’in şu sözü anımsanırsa sanıyoruz daha tutarlı olunacaktır: “Dağları yerinden oynatmaya yeterli teknik gücün bulunduğu yerde, dağları yerinden oynatan inançlara ihtiyaç yoktur."

Hiç yorum yok: