28 Eylül 2014 Pazar

Genç istatistikçiler rahatsız!

İngiliz bilim insanı Francis Galton, 19.yüzyılın ortalarında, köy meydanında yaklaşık 800 kişiye büyük bir öküzün ağırlığının ne olduğunu sordu. Gelen tahminlerin ortalamasını aldı, sonra öküzü tarttı. Tahminler 1198 pound diyordu, öküz ise 1197 pound çıkmıştı. Yani halkın tahmini doğruydu. Galton'dan sonra istatistik bilimi hayatın ölçülemezliklerini ölçmeye çalışarak insanlara yol göstermeye çalışan bir bilim olarak popülaritesini arttırmaya başladı. İstatistik tam aradığımız gibi bir bilimdi; esnek, yorumlanabilir, yol gösterici.

Tam istatistiğe ısınmaya başlamıştık ki, 19.yüzyıl sonlarında Amerikalı yazar Mark Twain tuhaf bir saptamada bulundu: "Üç tür yalan vardır: Yalanlar, berbat yalanlar ve istatistikler." Mark Twain ne demek istiyor diye herkes birbirine baktı. Demek istediği herkesi biraz ürkütmüştü. İstatistiklerin, yayınlayıcıları tarafından kendi amaçları doğrultusunda manipüle edilebileceği gerçeğini söylüyordu. Pek de haksız sayılmazdı aslında. Bir hakikat tek bir rakamla ifade edilecekse, hakikati herkes kendi çıkarına göre düzenleyebilir. İşte o günden beri Galton'un saf hakikati ile Twain'in manipüle edilmiş hakikatı arasında gidip gelen bir bilim dalı olarak şöhretine şöhret katmıştır istatistik.

Ülkemizin resmi istatistiklerini Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tutuyor. İşin içinde resmiyet olunca Mark Twain'in düşüncesinin esamesi okunmaz diye düşündük ve istatistikleri incelemeye başladık. TÜİK'in verilerinden elde ettiğimiz bazı sonuçları sizler için özetledik. Gelin şimdi hep beraber karar verelim: Galton mu haklı, Twain mi?

Emekli maaşları yeterli!

Emekli maaşlarının düşüklüğü herkesin kabul ettiği bir olgudur. Ya da en azından biz öyle biliyoruz. Son yıllarda maaşların düşüklüğü herkesin dilinde. TÜİK verilerine baktığımızda ise farklı bir sonuç çıkıyor karşımıza. Emekli maaşlarının yeterliliğinin ölçülmeye başlandığı 2003 yılı ile kıyaslandığında emekli maaşını yeterli bulanlar 2012'de %38 artmış. Yıllar itibariyle oran kademeli olarak artıyor. Emekliler, emekli maaşım yeterli diyor; öyleyse bize söz söylemek düşmez.

Kanun önünde herkes eşit!

Yasaların nasıl uygulandığı herkesin malumu. Ülkeyi yönetenler bile açıkça yasaların herkes için eşit olarak uygulanmadığını söylüyorlar. Ama istatistiklere baktığımızda farklı bir sonuç çıkıyor karşımıza. Yasaların taraflı uygulandığını düşünenlerin oranı son on yılda %30 azalmış. Yani halk ülkeyi yönetenlere bile katılmıyor. Onlara göre kanun önünde herkes eşit.

Halka muamele mutluluk veriyor!

Toplumsal olaylara polisin sert müdahalesi herkesin eleştirdiği bir konu. Sertliğin insan haklarına aykırı olduğu taraflı tarafsız herkesin açık kanaati. Yaşanan olaylarda manzaralar hala herkesin hatırında. Ama istatistikler farklı bir şey söylüyor. Polis ve diğer güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda vatandaşa muamelesinden memnun olanlar son on yılda %21'den %77'ye çıkmış durumda. Yani istatistiği yorumlarsak, halkın %77'si toplumsal olaylara müdahaleden memnun. Birkaç seneye oran %100 olur herhalde. Sen memnun olmayabilirsin ama istatistikler öyle söylemiyor. Demek ki sana da sormuşlar, sen de memnunum demişsin.

Eğitimdem memnunuz!

Eğitimin her gün karışıklaşan ve orta çağ aydınlığı(!) seviyesine doğru hızla ilerleyen yapısı birçok insanı tedirgin ediyor. Ülkenin kuruluş ilkelerine ters hareket edildiği ana eleştiri. Fakat eğitimin kalitesinden memnun olanların oranı 2004'te %49'ken 2012'de %65 olmuş. Yani eğitimden memnun olanların oranı %33 artmış.

Avrupa Birliğine girmeye az kaldı!

Avrupa Birliğine girme hayalleri artık pek popüler değil. Hükümet bile bu konuda isteksiz ve ümitsiz. Bu konuda somut bir çaba da bulunmuyor. Yıllar tüm hayallerimizi eritti. Ama halkımız öyle demiyor. Resmi istatistiklere göre Avrupa Birliğine girmek için umutlu olanların oranı 2003'te %67 iken 2012'de %77 olmuş. Seneye %100 bekliyoruz. Hükümet yetkilileri bile bu orana gülüyordur muhtemelen. Oran %100 olunca Avrupa Birliğine gireceğimizi düşünen bir örnekleme sahibiz herhalde.

Herkes okur yazar!

İstatistiklere göre 2008'de okuma yazma bilmeyen 4,9 milyon kişi vermış. Beş yıl sonra yani 2013'te bu sayı 2,7 milyona düşmüş. 2,2 milyon kişinin beş yılda hangi okulu bitirdiği ise istatistiklerden pek anlaşılmıyor. Konuyu bilgi edinme hakkımızı kullanarak yetkililerine sorduğumuzda ise herhangi bir yanıt alamadık. İstatistik detaylarında tamamı 18 yaşından büyük olan bu 2,2 milyon kişi muhtemelen beş yıl içinde üniversite bitirmişler. Gerçekten çok enteresan.

Elimizde bu verilerin hatalı olduğunu söyleyecek başka verilere sahip olmadığımız için bu verileri doğru kabul etmemiz gerekiyor herhalde. Nasıl olsa hepsi resmi! Galton haklı gibi geliyor. Ama bu rakamların doğru olup olamayacağına sağduyumuzla verdiğimiz cevap Twain'in düşüncelerini anımsatıyor: Yalan!

Karar size kalmış. Biz her zaman olduğu gibi konuya dikkat çekmiş olalım. Ama dikkatini çekmek istediğimiz yetkililer değil, istatistik bilimine gönül verenler ile her türlü istatistiğe güvenerek karar verenler. Ülkede tozu dumana katan bir gazete haberinin başlığını biraz değiştirerek son noktayı koyalım: "Genç istatistikçiler rahatsız!"

1 yorum:

Adsız dedi ki...

2002 yilinda Ak p arti ile ilk degisen burokratin kim oldugunu biliyor musunuz?
Bu yazinin uzerine birden aklima geliverdi...