Kendini akademik yönden geliştirme konusunda son derece istekli bir genç kuşağa sahibiz. İkinci üniversite, yüksek lisans, master, MBA gibi eğitim programlarının birini bitirip birine başlıyorlar. Gelecek için son derece ümit verici bir durum. Gençlerin son dönemlerde en fazla rağbet gösterdiği alanlardan biri de doktora yapak. Bir lisans ya da yüksek lisans programını bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen bu derece isminizin önüne "Doktor" ünvanını da ekleyiveriyor. Hem ülke biliminin, hem kendi akademik ve profesyonel referanslarının, hem de toplumun entellektüel seviyesini yükseltiyorlar. Ne kadar gurur duysalar az...
Yüksek öğretim istatistiklerini inceleyenler 2015 itibariyle doktora yapan insan sayısının 78.223 kişi olduğunu göreceklerdir. Üniversitelerin Yardımcı Doçent adı altında çalıştırdığı Doktor ünvanlı personel sayısı ise 33.323 kişi. Yani ülkemizde 111.546 adet Doktor ünvanına sahip kişi bulunuyor/bulunacak. Bu gerçekten yüksek bir rakam. Bu iki istatistiğe girmeyen Doktor ünvanlı kişiler olacağını da düşünürsek, ülkemiz nüfusunun yaklaşık binde 2'si Doktor. Müthiş bir rakam. Peki ama neyi ifade ediyor?
Nicelik olarak son derece yüksek bir oran olan binde 2'lik Doktor sayısının nitelik olarak ne ifade ettiğini anlamak için TÜİK'in istatistiklerine baktık. İstatistik Kurumu 2014 yılında Türkiye'deki kitap okuma oranlarını hesaplamıştı. Edebiyat ve politika dışı konularda yer alan düşünce kitaplarının okunma oranını on binde 1,3 olarak belirliyordu. On binde 1,3. Yani yaklaşık 10 bin kişi.
Şimdi ortalama bir eleştirel akıl seviyesiyle bu iki oranı yeniden değerlendirelim. Doktor olan kişi sayısı 110 bin kişi. Düşünce kitabı okuyan kişi sayısı 10 bin kişi. Yani düşünce kitabı okuyan 10 bin kişinin tamamı Doktor ünvanına sahip bile olsa 100 bin Doktor tek bir kitap bile okumuyor. Yuh!
Bunun adı nedir biliyor musunuz; Doktora yapmak değil, bilimi katletmektir. Bir yıl içinde tek bir düşünce kitabı bile okumayan 100 bin Doktor. Bilim insanına hakaret doğru değil, ne diyelim, yazıklar olsun istatistik bilimine!
Doktora yapan arkadaşım, amacının profesyonel hayattaki rakiplerine yumuşakça gözdağı vererek öne geçmek olduğunun farkındayım. Ama unutma ki, bilimin olmadığı bir ülkede kazananlar, zaferden sonra kaybedenlerin enkazını devralmaya mahkumdurlar.
Hani antropoloğun biri demiş ya, Afrikalı ilkellerden öğrendiğim onların benden öğrendiklerinden daha fazla diye. Vallahi, Doktora yapmak yerine Doktor ünvanlı kişilerin "yetersizliğine" bakın, daha fazla Doktor olursunuz.
3 yorum:
TSK da bu kervanda başı çeken kurumlardan. Subaylarının hemen hepsi yüksek lisans,doktora sahibi.
arkadaş haklı. askerlik yaptığım yerde neredeyse bütün komutanlar yüksek lisans, doktora sahibiydi. bunlar için özel kontenjanlar ve indirimler bulunuyor. ne şans.
Yorum Gönder