26 Mayıs 2009 Salı

Güven Oyunu



Tüketici güveninin yükseldiği yönündeki haberler krizin sonunun geldiğine olan inancı arttırıyor. Güven endekslerindeki yukarı yönlü sıçramanın tarihi seviyelerde olduğu belirtiliyor. Herhalde kriz bitti diye düşünüyorsunuzdur.

Ama asıl merak edilmesi gereken, ekonomiye olan güveni arttığı söylenen tüketicilerin kimler olduğu ve nerede oturduğu. Maalesef bu konuda bilgiye sahip değiliz. Umarız mutluluk haplarından kullananlar değillerdir. Ya da yemek ve şarkı yarışması fanları.

İşlerin kötü gittiği kriz dönemlerinde problemi saklamanın en başarılı yöntemlerinden biri metodolojiyi değiştirmektir. Eğer böyle yapıldıysa, muhtemelen tüketicilere sorulan sorular da şunlardır: “Vergilerin arttırılacağı hususunda güveniniz tam mı?.. Büyük bankaları batırmamak için, halkın parasının sonuna kadar kullanılacağına güveniniz tam, değil mi?.. Faizleri düşük seviyelerde tutmaya gayret ederek halkın elindeki son kuruşları da borsa ve özel sektör tahvilleri gibi riskli yatırımlara kaydırmak için çaba göstereceğimize inanıyorsunuz, değil mi?.. Kredi kartı tahakkuk oranlarının hızla artacağına güveniniz tam mı?..” Bu sorulara verilecek yanıt şüphesiz “güvenimiz tam!” olacaktır.

Tüketici güven endekslerinin geçmiş değerlerini incelediğimiz zaman ortaya çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Endekslerin en yüksek olduğu zaman subprima krizinin başladığı günler. Yani ya tüketiciler yaklaşan krizi görmekte başarısızlar, ya da yükselen güven kriz yaratıyor. Herkes bir tüketici olduğu için, ucuz ve kolay kredi piyasalarını ne kadar kullanarak hayatına yön verdiğini düşünerek sorunun cevabını bulabilir sanıyoruz.

Tüketici güveni artıyor, evet. Hisse senedi piyasaları ve tüketici güveni birbirlerini destekleyerek yükseliyorlar. Refahın çıkmaz döngüsü… Peki ya işsiz insanlar? Hisse senetlerine yatıracak parası olmayanlar?

Ekonominin düzelmesinin tek bir gerçek göstergesi vardır. O da işsizlik rakamlarındaki düşüş. Bunun haricindeki göstergeler belirli taraflar açısından krizin sona erdiğini düşündürtebilir. Fakat herkes için krizin sonu sadece artan istihdamdan geçiyor.

Düzelme yok ama beklenti yüksek. İşsizlik artıyor ama beklentilerden daha düşük seviyede. Ekonomiler küçülüyor ama çok yakında büyüyeceği yönünde iyimserlik güçlü. Harcamalar düşük ama geleceğe güven tam… Global ekonomi bir “rüya adası” haline dönüştürülmüş durumda. Piyasalar sadece ümitler ve hayallerle yönlendiriliyor.

Şurası kesin artık, global ekonomi tam bir “güven oyunu!”

Hiç yorum yok: