24 Mayıs 2009 Pazar

Kriz ne zaman bitecek?



Ekonomistler, büyüme rakamlarının önümüzdeki birkaç ay içinde artıya döneceğini söylüyor. Ama kaybedilen işler, evler ve şirketlerin yerine konmasının yıllar süreceğini belirtiyorlar.

Peki, büyüme rakamlarının pozitife dönecek olması nasıl yorumlanmalı? Tüketiciler borçlarını ödeyemezken, icralar yüksek bir ivmeyle artarken, şirketler yatırımları durdurmuşken ve tüm dünya resesyonu derinlemesine yaşarken büyüme nereden kaynaklanacak?

Hükümet yardımları ve piyasalara enjekte edilen paranın bir kısmının stok çevrimi içine girdiği ortada. Geçici faktörlerin zamanla kaybolacağı düşünülürse büyümenin hangi kaynaktan sağlanacağı merak konusu.

Hiçbir ekonomist bu soruya somut bir yanıt veremiyor. Büyümenin, resesyonun doğal bir sonucu olarak geleceği düşünülüyor.

Teknik analizde pek bilinmeyen Sapan Teorisi (Slingshot Theory) adlı bir kuram vardır. Dayandığı varsayım “sapanı ne kadar çekersen, o kadar uzağa fırlatır” yaklaşımıdır. Bugünkü ekonomik ortama uyarlarsak, gerileme trendi öyle bir dip noktaya çekildi ki, artık oradan daha geriye çekebilmek mümkün değil. Resesyonun dip noktası diyebileceğimiz o noktadan yüksek bir büyüme trendinin -tıpkı sapanı çektikten sonra bırakmanın doğal olması gibi- başlayacağı düşünülüyor.

Neresinden bakılırsa bakılsın, iyimserliğin aşırı tutulduğu bir yaklaşım gibi duruyor. Etkisi hisse senetlerine biraz daha para akıtmaktan öteye gitmeyecektir. ABD ve İngiltere’nin 3A ratingleri üzerindeki aşağı yönlü baskıların artması, hisse senetleri piyasalarında tedirginliği de arttıracaktır hiç şüphesiz. Yani sapanın hala geriye çekilebilmesi mümkün.

Aslında büyüme son on yıl içinde nereden geldiyse yine oradan gelebilir. Yani ucuz ve kolay kredilerden. Fakat bankaların hala uçurumun kenarında olmaları eski günlere dönülmesini hayal kılıyor.

Kredilerin ucuz ve kolay olduğu tek piyasa umut piyasasıdır böyle zamanlarda. Sermaye akışlarında organizasyon ve öngörülebilirliği arttıran bu tip yorumlarla, birçok zeki yatırımcının, piyasalarda yarattıkları dalgalanmalarla büyük manipülatif kazançlar elde edebilmesinin önü açılır.

Ekonomistlerle sıradan insanların ekonomiyi değerlendirme şekilleri daima farklıdır. İssizlik artışındaki azalma sevinilecek bir durumdur ekonomistler için. Geçen ay yüz bin kişi işsiz kalırken bu ay rakamın doksanbeşbine düşmesi, ekonominin iyileşmeye başladığı şeklinde yorumlanır. Oysa bu doksanbeşbin kişinin önceden eklenenlerle birlikte nasıl ve ne zaman iş bulabilecekleri çok önemli değildir ekonomistlere göre. Tek kabul edilebilen gerçek ekonominin düzelme trendine girmiş olmasıdır. İnsanların tüketici düzeyine indirgenmeleri, harcama eğilimleriyle ölçülmeleri ve ellerindeki son kuruşu da hisse senetlerine yatırttırılmasının sağlanması ekonominin en büyük ideali haline gelmiştir.

Aşırılıklarla dolu, kışkırtıcı ve gerçeküstü davranışlar ödüllendirilmeye devam ettiği sürece kalıcı büyüme sanırız biraz daha bekleyecek.

Hiç yorum yok: