19 finansal kuruluşun mali yapısının değerlendirildiği stres testinin sonuçları yayınlandı. Hemen çıkan sonuçla başlayalım. Tahmin edildiği gibi bankalar oldukça güvenilir bulunmuş. Fakat olumsuz senaryolar altında, kredi kayıplarının önümüzdeki iki yıl içinde 600 milyar $’ı bulabileceği söylenmiş.
Raporda 10 bankanın 74,6 milyar $ sermayeye ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Kredi kayıplarının tamamının mortgage ve türevlerinden kaynaklanacağı açıklamasından sonra Bank of America’nın 34 milyar $, Wells Fargo’nun 13,7 milyar $ ve Citibank’ın 5,5 milyar $ sermayeye ihtiyacı olduğu ifade ediliyor.
Rapora gelen tepkilere gelince. Çıkan sonuçlardan herkes memnun görünüyor. Beklenti denen parametreler her deliği kapamaya yetiyor. 400 milyar $’lık zararın ve 75 milyar $’lık sermaye gereksiniminin beklentilerin altında kalması, piyasalar tarafından tüneli sonu olarak algılandı. “Daima beterin beterini bekle, betere razı ol” düşüncesi ekonomiye yön veren temel mekanizma gibi görünüyor.
Bundan sonrası belli artık. Bu bankaların, sermaye artırımlarına katılabilecek yatırımcılar bulmaları imkansız. Peki nasıl sermaye arttıracaklar. Daha önce olduğu gibi. Yani devlet para basarak bu bankaların hisse senetlerini almaya devam edecek.
Öte yandan, birkaç finansal kuruluşu kurtarmak adına basılacak paraların yaratacağı enflasyon ile masum insanlar için yeni bir kriz inşa edilecek. FED’in son ihalesinde bono faizlerinin yükselmeye başlaması global enflasyonun kapıda olduğunu gösteren iki işaretten biri. Diğeri ise artan petrol fiyatları.
Stres testine tabi tutulan 19 bankadan 10 tanesinin sermaye ihtiyacı içinde olması akla şu soruyu getiriyor. 19 bankadan 10 tanesinin sermayeye ihtiyacı varsa ABD’deki kalan 8.000 bankadan acaba kaçının sermayeye ihtiyacı var? Peki ya en büyükleri kamulaştırılan Avrupa bankalarından kaçının? Sanırım yanıtı bulmak zor değil. 10 banka için iyimser sonuçlar üreten beklenti sahipleri acaba resmin tamamı için ne düşünüyorlar?
19 banka haricindeki bankaların da stres testi istemesi gerekiyor bu durumda. Ancak bu şekilde sermaye ihtiyaçlarını kamusal sorumluluklar eksenine oturtup batmaktan kurtulabilirler.
Sadece AIG’ye verilen 200 milyar $’dan fazla para düşünüldüğünde 75 milyar $ düzeyindeki sermaye ihtiyacı önemsiz görünüyor. Krizin başından bu yana yazılan 1 trilyon $ zararla kıyasla 600 milyar $’lık zarar ihtimali de önemsiz bir rakam. Buraya kadar rakamlar mantık dahilinde. Peki ama 75 milyar $’lık sermaye 600 milyar $’lık zararı nasıl finanse edecek? İşte buradaki matematiği anlamak biraz zor. Yeniden mark to market kullanılacak galiba. Ya da mark to Madoff tarzı yeni bir değerleme modeli oluşturulacak.
Anlaşılamayan bir diğer matematik ise Bank of America’da. Nasıl oluyor da birinci çeyrekte 4,5 milyar $ kar açıklayan banka, 34 milyar $ sermaye ihtiyacı içine giriyor. Birkaç hafta önce açıklanan kar rakamıyla bankanın düzeldiği müjdesi verilirken, bugün gelinen noktada, tezattan öteye bir manipülasyon şüphesi seziliyor. Herhalde bunu da beklentilerden daha iyi bir durum olarak değerlendirmeliyiz. Tıpkı işsizlik oranlarındaki artışın beklentilerin altında bulunarak hisse senedi alım fırsatı olarak nitelendirilmesi gibi. Kriz giderek sosyal bir deliliğe dönüşüyor galiba.
Resmin tamamını özetlemek gerekirse dürüstlük, şeffaflık ve muhasebe eksikliği. Ama en azından beklentilerden daha iyi!
Raporda 10 bankanın 74,6 milyar $ sermayeye ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Kredi kayıplarının tamamının mortgage ve türevlerinden kaynaklanacağı açıklamasından sonra Bank of America’nın 34 milyar $, Wells Fargo’nun 13,7 milyar $ ve Citibank’ın 5,5 milyar $ sermayeye ihtiyacı olduğu ifade ediliyor.
Rapora gelen tepkilere gelince. Çıkan sonuçlardan herkes memnun görünüyor. Beklenti denen parametreler her deliği kapamaya yetiyor. 400 milyar $’lık zararın ve 75 milyar $’lık sermaye gereksiniminin beklentilerin altında kalması, piyasalar tarafından tüneli sonu olarak algılandı. “Daima beterin beterini bekle, betere razı ol” düşüncesi ekonomiye yön veren temel mekanizma gibi görünüyor.
Bundan sonrası belli artık. Bu bankaların, sermaye artırımlarına katılabilecek yatırımcılar bulmaları imkansız. Peki nasıl sermaye arttıracaklar. Daha önce olduğu gibi. Yani devlet para basarak bu bankaların hisse senetlerini almaya devam edecek.
Öte yandan, birkaç finansal kuruluşu kurtarmak adına basılacak paraların yaratacağı enflasyon ile masum insanlar için yeni bir kriz inşa edilecek. FED’in son ihalesinde bono faizlerinin yükselmeye başlaması global enflasyonun kapıda olduğunu gösteren iki işaretten biri. Diğeri ise artan petrol fiyatları.
Stres testine tabi tutulan 19 bankadan 10 tanesinin sermaye ihtiyacı içinde olması akla şu soruyu getiriyor. 19 bankadan 10 tanesinin sermayeye ihtiyacı varsa ABD’deki kalan 8.000 bankadan acaba kaçının sermayeye ihtiyacı var? Peki ya en büyükleri kamulaştırılan Avrupa bankalarından kaçının? Sanırım yanıtı bulmak zor değil. 10 banka için iyimser sonuçlar üreten beklenti sahipleri acaba resmin tamamı için ne düşünüyorlar?
19 banka haricindeki bankaların da stres testi istemesi gerekiyor bu durumda. Ancak bu şekilde sermaye ihtiyaçlarını kamusal sorumluluklar eksenine oturtup batmaktan kurtulabilirler.
Sadece AIG’ye verilen 200 milyar $’dan fazla para düşünüldüğünde 75 milyar $ düzeyindeki sermaye ihtiyacı önemsiz görünüyor. Krizin başından bu yana yazılan 1 trilyon $ zararla kıyasla 600 milyar $’lık zarar ihtimali de önemsiz bir rakam. Buraya kadar rakamlar mantık dahilinde. Peki ama 75 milyar $’lık sermaye 600 milyar $’lık zararı nasıl finanse edecek? İşte buradaki matematiği anlamak biraz zor. Yeniden mark to market kullanılacak galiba. Ya da mark to Madoff tarzı yeni bir değerleme modeli oluşturulacak.
Anlaşılamayan bir diğer matematik ise Bank of America’da. Nasıl oluyor da birinci çeyrekte 4,5 milyar $ kar açıklayan banka, 34 milyar $ sermaye ihtiyacı içine giriyor. Birkaç hafta önce açıklanan kar rakamıyla bankanın düzeldiği müjdesi verilirken, bugün gelinen noktada, tezattan öteye bir manipülasyon şüphesi seziliyor. Herhalde bunu da beklentilerden daha iyi bir durum olarak değerlendirmeliyiz. Tıpkı işsizlik oranlarındaki artışın beklentilerin altında bulunarak hisse senedi alım fırsatı olarak nitelendirilmesi gibi. Kriz giderek sosyal bir deliliğe dönüşüyor galiba.
Resmin tamamını özetlemek gerekirse dürüstlük, şeffaflık ve muhasebe eksikliği. Ama en azından beklentilerden daha iyi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder