22 Ocak 2011 Cumartesi

Finansal kriz bitti mi?


Global resesyonun yarattığı sallantı aniden dururken birçok Latin Amerika ülkesi zenginleşmesini arttırmaya başladı. Bölge ekonomisi geçen yıl %6 büyüdü. Özellikle global emtia patlamasına endeksli bu güçlü performans bölgeye olan nakit girişini de arttırdı. Fakat dünyayı saran virüs bir anda buraya da sıçradı. Bölge para birimlerinin değeri dolar karşısında yükselmeye başladı. Bu da Latin Amerikan üreticilerin pek işine yaramıyor. Çünkü artan maliyetleri onları ucuz mallarla rekabet etmeye zorluyor. Endişelenen hükümetler ise Para Birimi Savaşları (currency war) için yeni bir cephe açarak savaşa girme kararı aldı.

Bölge ülkeleri içinde ekonomisi en fazla ısınan BRIC’in B’si Brezilya. Önlemleri hızla almaya başladılar. Öncelikle bankalardan, döviz pozisyonlarının %60’ı kadar karşılığı Merkez Bankasında faizsiz olarak bulundurmayı istediler. Alınan tedbirlerin orta vadede ne getireceği şüpheli. Real’in son iki yıl içinde Dolara karşı değer kazancı %38. Son bir yıl içinde iki katına çıkan ücretler enflasyonun nefesini hissettiriyor.

İşte bu noktada Merkez Bankaları çaresizliği hissetmeye başlıyorlar. Tıpkı Brezilya’da olduğu gibi. Eğer Merkez Bankası enflasyonu yumuşatmak için faiz oranlarını yükseltirse realin yükselmesi riskini alıyorlar demektir. Eğer FX piyasaya müdahale ederlerse reali zayıflatıp enflasyonu yükseltecekleri anlamına geliyor. İşte çaresizlik de burada başlıyor. Yani akılcılık ve bireyselliğin dengeli bir şekilde kontrol edildiği ortodox ekonomik enstrumanlar işe yaramıyor.

Brezilya Merkez Bankası birkaç gün önce future piyasadan Reverse Currency Swap (Ters Para Swabı) ile 1 milyar dolar alacağını duyurdu. Aynı işlemi 21 ay önce tekrar yapmışlardı.

Bu işlemde Merkez Bankası yatırımcıya overnight bankalararası faiz oranı üzerinden Real cinsinden faiz ödemesi yapıyor. Karşılığında da sabit faiz üzerinden dolar cinsinden faiz alıyor.

FX piyasalarında yaygın bir hedge enstrumanı olan bu işlemi kullanarak aşırı değerlenen kuru dengede tutmaya çalışıyor Brezilya. Sonuçlarının neler olacağını yakında göreceğiz.

Kur Savaşları, Merkez Bankalarının sıkılaştırma müdahaleleri, neo Keynesyen politikalar veya diğer anti Ortodoks politikalar. Her ne olursa olsun global büyümenin gelmesi için, halen devam eden finansal krizi yaratan ve bu finansal krize müdahalede kullanılan yöntemlerin yarattığı riskleri arttırmadan bu finansal krizi durdurmak mümkün görünmüyor. Başka bir deyişle çözüm krizi, kriz çözümü yaratıyor.

Dünya Ekonomik Forumu, öngörülen global büyümenin sağlanabilmesi için 100 trilyon dolarlık krediye ihtiyaç olduğunu açıkladı. Önümüzdeki 10 yılda bu para piyasalara enjekte edilmediği sürece beklenen global büyümenin gelemeyeceği düşünülüyor. Kredi piyasalarını yavaşlatmaya yönelik günümüz Merkez Bankası politikalarının büyüme üzerinde gelecekte ne tür baskılar yaratacağı maalesef tam olarak anlaşılamıyor.

Hiç yorum yok: