19 Mayıs 2013 Pazar

Bedeli hiçbir şeyle ödenecektir!

E-ticaret sitesi Amazon’un sanal parası şu aralar gündemi meşgul ediyor. Amazon bugünkü konumunu sunduğu yenilikçi ve yaratıcı fikirlere borçlu. Bu seferki de onlardan geri kalır değil. Finansal krizin para birimleri üzerinde yarattığı güvensizlik göz önüne alındığında insanların çoğu yeni bir para birimi mi doğuyor diye düşünüyorlar. Finans çevrelerinin farklı görüşleri kafaları karıştırmış durumda. Ekonomik sistemi değiştirecek bir hamle olarak görenler bile var. Ama bu oldukça yanlış bir çıkarım.

Amazon’un sanal para sistemi daha önceki benzerleri gibi bir sistemle çalışıyor. Cebinizdeki dolarları veriyorsunuz ve karşılığında Amazon parası alıyorsunuz. Belli bir parite üzerinden başka bir parayı almaktan pek farkı yok. Bu yönü ile değerlendirildiğinde 80’li yıllarda atari salonlarındaki jeton satın alma işlemi gibi bir işlem yapılıyor. Aldığınız bu jetonla ya da Amazon parasıyla daha sonra Amazon’dan belirli ürünleri satın alıyorsunuz. Paranın farklı bir alanda kullanımı şu an için mümkün değil. Aslında halen internet üzerinde bu tip sanal paralar kullanan şirketler mevcut. Fakat sansasyonu yaratan Amazon gibi yaratıcı ve güçlü bir şirketin sanal para ile büyük bir ekonomi yaratacağı varsayımı.

Sanal paranın internet üzerindeki versiyonları inovatif girişimler olsa da sanal paranın tarihi aslında çok eskilere dayanır. İnsanların ihtiyaçlarının zaman içinde sürekli bir artış göstermesi deniz kabuklarından kakao tanelerine birçok farklı nesnenin para gibi kullanılmasına neden olmuştur. Fakat altının bir değişim aracı olmaya başlaması ile birlikte diğer nesneler gözden düşmeye başlamıştır. İlk sanal paralar 14.yüzyılda İtalyan tüccarlar tarafından üretilmiştir. Paranın uzun yolculuklar boyunca taşınmasındaki riskleri gören tüccarlar ödeme taahhüdü içeren senetleri kullanmaya başlamışlardır.

Ekonomik açıdan değerlendirildiğinde Amazon’un sanal para sistemi üzerine şöyle bir mantık yürütebilirsiniz. Diyelim ki küçük bir adada yaşayan iki kişi var. Kişilerden birinin 100 doları var. Diğeri ise adadaki tek ürün olan Amazon Kindle’a sahip. Amazon Kindle’ın değerinin de 100 dolar olduğunu düşünelim. Bu durumda adadaki toplam varlık miktarı 200 dolardır. Amazon Kindle’ın sahibi diğerine şöyle bir öneri yapıyor. Eğer 100 doları bana verirsen ben de sana Amazon parası veririm. Sonra sen de bu Kindle’ı alırsın. 100 doları olanın bu teklifi kabul ettiğini varsayalım. Bu alışveriş sonrasında adadaki varlık dağılımı şöyle olacaktır. Adamlardan birinin elinde 100 dolar olacak diğerinde ise Kindle olacaktır. Yani para ve ürün el değiştirdi. Sanal paranın nerde olduğuna bakarsak teknik olarak onun da satıcıda olduğunu görürüz. Yani Kindle’ı satanın varlığı 200 dolara çıkmıştır. Piyasadaki toplam varlık seviyesi 200 dolardan 300 dolara yükselmiştir. Yani 100 dolarlık bir kredi yaratılmıştır. Bu bir genişleme gibi gözükse de temelde büyük bir risk içermektedir. 100 dolar hala geçerli paradır ve el değiştirmiştir. Artık paranın sahibi ürünü satandır. Kindle’ı geri satmak mümkün gibi gözükse de firmanın geri alma programının olmadığı ortada. O zaman şunu açıkça söylemek hata olmayacak. Gerçek paranın gücünü karşı tarafa verdiniz. Bu durum elbette ki bu küçük ada için geçerli. Sonsuz müşterinin olduğu bir dünyada böyle olması mümkün gözükmüyor. Fakat bir gerçek var ki bu tür işlem hacimleri ne kadar çok artarsa ekonomik tıkanıklığı o kadar arttırırsınız.

Sanal paraları temelde bankaların yarattığı krediye benzetebilirsiniz. Yukarıdaki ada örneğine dönersek 2007 yılında başlayan küresel finansal krizin benzer bir süreç içinde ortaya çıktığını görebilirsiniz. Varlıkların krediyle değil de kişi, şirket ve devletlerin sahip oldukları parayla finanse edildiği varsayımında bu kriz yaşanmayacaktı. O nedenle gerçek paraya arbitre edilen değerlerin hacim genişlemelerinin ekonomik tıkanıklığa sebep olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle sanal paraya indirgenen değerlerin kontrol altında tutulması oldukça önemlidir.

Amazon’un sanal para sürecini belki de şu Kızılderili sözüyle anlatmak mümkün olabilir. Beyazlar geldiğinde bizim toprağımız onların kutsal kitapları vardı. Giderlerken onların toprağı bizim ise kutsal kitabımız vardı.

Burada tartışmanın yanlış yöne gittiği ortada. Bu tür sistemlerin piyasalar üzerindeki etkisini tartışıyoruz. Ama düne kadar bu sanal parayı çıkaran şirketin borsadaki değerini tartışıyorduk. Bu hususu geçen hafta Ekonomist dergisi de farketmiş olacak ki Amazon hakkında önemli bir gerçeğin altını çizdi. Her zaman ekonominin en çarpıcı ürünlerini kendisine iş modeli yapan Amazon’un tartışılması gerektiğini söyledi. Hatta hiç kimsenin geçici projelerde Amazon’dan daha başarılı olamayacağı şeklinde ince bir eleştiri bile getirdi.

Güçlü devletlerin garantisini taşıyan paraların bile değerleri her gün dalgalanırken borsadaki değeri her gün değişen bir şirketin çıkardığı sanal paranın üzerine ancak “Bedeli hiçbir şeyle ödenecektir” yazılır herhalde.

Hiç yorum yok: