"Bilgi bazlı piyasa dolandırıcılığı" başlıklı yeni düzenleme;
“sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayan...”
kişilerin cezalandırılacağını söylüyor. Yukarıda yazılanların ne anlama geldiği pek açık değil. Ama anladığımız kadarıyla diyor ki; yorumlarınızı yalanlar değil gerçekler üzerine kurun. Mesela Soros gibi yapın.
Soros, Alman markına karşı pozisyon almış ve gazetelere bir mektup göndermişti. New York Times mektubu, "Soros konuştuğunda dünya piyasaları dinler" başlığıyla yayınlamıştı. The Times ise, "Markın değer kaybetmesini bekliyorum" başlığıyla duyurmuştu. Bu haberler üzerine tüm dünya elde avuçta ne varsa satıp marka karşı pozisyon almıştı. Sonrasında yatırımcılar hayatlarının volesini vurmuştu. Ne kadar güzel değil mi; ne yalan haber var, ne yanlış bilgi var, ne de yanıltıcı beyan var. Her şey kitabına uygun. Ama defteri dürülen milyonlarca vatandaş varmış, kimin umurunda. İşte, yeni düzenlemenin bizde de yapacağı etki budur. Tüm yaratıcılıkları ile piyasa boşluklarını deşifre eden kişilerin önü kapatılarak yeni bir seçkin uzlaşısıyla piyasa hiyerarşisini tepeye doğru güçlendirmek.
Düzenlemelerde yer alan "yatırımcıların kararlarını etkilemek" gibi soyut bir ifadenin nasıl otopsi edileceğini gerçekten merak ediyoruz. İlgili kurumlarımız daha tecavüz, yanma ve göçük altında ölme gibi somut olayları bile çözemezken etkilenen kararın nasıl deşifre edileceğini hep beraber göreceğiz. O nedenle etkilenen karardan kastın ne olduğunu bilmiyoruz ama yatırımcıdan kastın ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
Eğer yorumlarınıza devam etmeyi düşünüyorsanız, bence pek bir şey kaybetmeyeceksiniz. Çünkü kararını etkileyeceğiniz bir yatırımcı bulmanız oldukça güç. Neden mi?
Yatırımcı kısaca parası olan kişiye diyoruz. Çünkü para olmadan yatırım yapılmıyor maalesef. Peki kimde para var diye baktığımızda çok ilginç rakamlar çıkıyor karşımıza. BDDK geçtiğimiz aylarda bankalarda parası olan kişilerle ilgili bazı istatistikler yayınladı. İşte, bu istatistiklerin köşe başları:
Bankalarımızdaki toplam TL mevduat yaklaşık 650 milyar lira seviyelerinde. 1 milyon liranın üstünde parası olan 77 bin kişi var ve bu toplam mevduatın %46'sını oluşturuyor. 50 bin ila 1 milyon lira arasında mevduatı olanların toplam parası ise 246 milyar lira. 10 bin ila 50 bin lira arasındaki toplam para 74 milyar lira. 10 bin liranın altındaki toplam mevduat ise 32 milyar lira.
Bu rakamların en düşündürücü tarafı şu. Bankalarda 59.2 milyon kişiye ait hesap var ve bu hesapların 56.3 milyon kişiye ait olan kısmında 10 bin liranın altında para var. Bunların en az yarısının tüzel kişilere ait olduğu düşünüldüğünde kararlarını etkileyebileceğiniz gerçek kişi yatırımcıların toplam parası 16 milyara düşer. Bu değerlerin ayın belli bir günü alınan anlık değerler olduğu göz önüne alındığında; bu paranın önemli kısmının, bu kişilerin yaklaşık 400 milyar liralık tüketici borçlarından paylarına düşeni ödemeleri için bankaların alacağı paralar olduğunu da hesaba katmanız gerekir. Bunlar da düşüldüğünde geriye yatırım yapacak paranın kalacağını sanmıyoruz ama eğer kalırsa, yalan yanlış yorumlarınızla etkileyebileceğiniz kişiler ancak spot piyasada 100 dolarlık bir adet banknot alabilirler, hepsi o.
Yani işin özü şudur: Yatırımcı diye bir kavram ancak sözlüklerde var. Gerçek hayatta kalmadı. Rakamlar da bunu açıkça ortaya koyuyor. Eğer "yalan, yanlış yorumlarınızla" en az 1 milyon lirası olan 77 bin kişiyi kandırabileceğinizi düşünüyorsanız, işte bu yasanın amacı da sizin gibileri korumak zaten. Soros örneğinde olduğu gibi. Telaş etmenize gerek yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder