Ekonomi yorumculuğunun en çok tartışılan konusu teknik analiz. Savunucuları teknik analizin en önemli öngörü yöntemi olduğunu söyleyip tüm kararlarını bu tekniğe dayandırmakta ısrarlılar. Karşıt görüşte olanlar ise teknik analizin gerçeği tam olarak yansıtmadığı ve yüzeysel davrandığını öne sürüyorlar. Tartışma bitecek gibi görünmüyor. Her iki tarafın da kendine göre doğru argümanları olduğu açık. Savaşı durdurmak gerçekten çok zor. Ne dersiniz, sizce kim haklı?
Bir analiz yöntemi olarak teknik analizin kişilik özelliklerini tanımlayarak kimin haklı olduğunu anlamaya çalışalım öyleyse. Teknik analizin 5 önemli kişilik özelliği ve bu özelliklere getirilen ana eleştirileri yeniden yorumlayarak kararımızı verelim.
1- Bardağı taşıran son damlayı araştırır!
Teknik analiz olaylar arası benzerliklere değil, farklılıklara bakar. Değerlendirme şekli her olayı istisna olarak kabul etmesidir. Ana kural, istisnanın istisnasıdır.
Teknik analiz, daima bardağı taşıran son damlayı hesaplamaya çalışır. O nedenledir ki, geçmiş grafiklere bakılarak bir sonraki adımın ne olacağını düşünür. Olayların normalliği ya da anormalliğine bakılmaz. Piyasalarda olan öngörülebilir ya da öngörülememiş olaylar değerlendirmede aynı öneme sahiptir. Çünkü geçmişin tamamı istisnadır ve ulaşılmaya çalışılan şey istisnanın istisnası olan bugündür.
Bu kişilik özelliğine karşı en önemli eleştiri teori ile pratik arasındaki bağlantı eksikliğidir. Yani piyasalarda yaşanan olayların teknik analiz tarafından dikkate alınmadığı söylenir. Peki, her gün onlarca Merkez Bankası Başkanının açıklama yaptığı, binlerce göstergenin değiştiği, on binlerce yeni verinin hesaplandığı, "Herif" gibi milyonlarca gizli müşterinin piyasayı yönlendirmeye çalıştığı bir ortamda teori ile pratik arasındaki bağlantıyı açıklayacak bir teori olabilir mi sizce?
2- Düşünsel çözümler sunar!
Teknik analiz gerçekliğin içine gizlenmiş olanakları ortaya çıkarmaya çalışır. Grafikler, tarihi veriler ve gelişmiş teknikler kullanılarak hazır ifadeler yerine geçmişteki gerçeğin içinden yeni bir sonuç ortaya çıkarır.
Teknik analizin bu özelliğini eleştirenler, "geçmiş geleceği belirlemez" türünden eleştiriler yöneltirler. Aslında teknik analizin yapmaya çalıştığı şey geçmişi kullanarak geleceği öngörmek değildir. Önden bakıldığında yuvarlak olan saate, yandan bakarak dikdörtgen demektir. Ya da iki kere iki dört eder diyene rüzgarın hızını da hesapladın diye sormaktır. Yani sadece bilimsel değil bilimsel olmayan yöntemlere de kucak açar.
3- Paralel finans dünyası yaratır!
Birçokları sadece piyasada olanların gerçek olduğunu düşünür. Onlara göre tek gerçek piyasadır. Teknik analiz ise fantastik bir yol önerir. Adeta paralel bir finans dünyası yaratır. Malkoçoğlu filmindeki dövüşerek kulenin duvarlarına tırmanma benzeri bir mizansendir bu; yerçekiminin pek önemli sayılmadığı.
Piyasaların tek gerçek olduğu önermesi bir gerçek değil sadece yanılsamadır. Katrilyonlarca dolarlık türev ürünler piyasasının nasıl bir gerçeklik yarattığını gösteren bir teoriye hala sahip değiliz. Ya da yıllarca finansal sistemin yerçekimi kabul edilen faizin bir anda negatife dönmesini açıklayacak yeni bir teoriye. O nedenle teknik analize bu yönde getirilen "fantazi ne zamandan beri gerçek oldu" şeklindeki eleştiriler haklı görünmemektedir. Çünkü teknik analiz kendi gerçekliği ile paralel bir finans dünyası yaratır.
4- Fark etmezlik ilkesini kullanır!
Teknik analiz fark etmezlik ilkesi denilebilecek bir ilkeyi açığa çıkarır. Her sonuç aynı derece önemli ya da önemsizdir. Mesela temel analiz hizmet endeksleri, kapasite kullanımı, ülkedeki mevcut faiz oranları, döviz kurunun seviyesi gibi önemli verileri değerlendirmelerinde dikkate alırken teknik analiz bunlara farklı bir önem atfetmez. Her şey aynı derecede önemli ya da önemsizdir. Teknik analiz taraf tutmaz. Temel analiz gibi dünyaya yukarıdan bakar bir halde değildir. Daha çok dünyayı gezen ve yoluna çıkan şeylerle ilgilenir bir yapıdadır.
Fark etmezlik ilkesine getirilen en önemli eleştiri analizin göreceliğidir. Herkesin farklı sonuca ulaştığı bir yöntem ne kadar bilimsel olabilir?.. Teknik analiz sonuca oybirliği ile ulaşmaz. Tek kişilik bir bilim anlayışını savunur. Her analizci kendi bilimini yaratır. Analiz sonuçlarının gerçekliğini ölçecek tarafsız bir açının olmadığını söyleyenler yöntemin doğasını tam olarak anlamamışlardır demektir.
5- Öğrenmemeyi öğretir!
Hangi analiz yöntemi kullanılırsa kullanılsın gerçekleşecek olayların öngörülmesi kolay değildir. Çünkü tüm finansal olaylar rastlantısallık içerir. Rastlantısallığı etkilemek mümkün değildir.
Bu ilkeye getirilen eleştiri, teknik analizin bilginin diğer formlarını (haber, ekonomik yapı, dinamikler vs.) kullanmaya gerek duymayıp sadece geçmiş dataları kullanmayı tercih etmesidir. Rastlantısallık hiçbir bilgiyle etkilenmeyeceğine göre bu eleştiri haklı durmamaktadır. Yani aslında teknik analiz bize öğrenmemeyi öğretir.
İşte, teknik analiz bu beş dinamik ile hareket eden bir kişiliğe sahiptir ve kendisine yöneltilen eleştiriler kendi doğası içinde değerlendirildiğinde kolayca yanıtlanabilir. Her türlü düzen bir rastlantı sonucu gerçekleşiyorsa teknik analizin yaklaşımı da kendi doğası içinde gerçek kabul edilebilir. Öyleyse bu gerçekliği nasıl tanımlayacağız?
Teknik analiz, son tahlilde, Fransız sembolist Alfred Jarry'nin Patafizik dediği şeyden farklı bir şey değildir. Retorikli açıklamalar, yeni analiz araçları ve teknolojik ilerlemelerle beslenen bir analiz yöntemidir.
Özetle söylemek gerekirse, giderek daha anlaşılmaz hale gelen bu finans dünyasında bir analiz yöntemi aranıyorsa, bu teknik analizden başkası olamaz gibi görünüyor. Yani kısaca In Teknik Analiz We Trust.
1 yorum:
Teknik analiz subjektif bir karar alma yöntemidir.Oysa finansta politik analiz daha önemlidir.Belirleyici olan poltik analizdir.
Yorum Gönder