Ülke gündemimizin son dönemlerdeki en önemli konusu Gezi olayları. Ekonomiye maliyeti yüksek olan bu protestolar sonrasında suçlunun “Faiz Lobisi” olduğu söylendi. Sonra da herkes birbirine baktı. Zaten finansal okuryazarlık seviyesi düşük olan topluma evrensel bir anlama da sahip olmayan faiz lobisi kavramı pek bir şey ifade etmedi. Ama birçok kişi, geçmiş yüksek enflasyon dönemlerini hatırlayarak, karanlıkta el yordamıyla bir yerlere ulaşırmışçasına, bir şeyler anladığını düşündü. Sonuçta konunun tüm uzmanları ve yetkililerin sözleri ayrıntılı tahlile tutulduğunda yabancı sıcak sermaye gruplarının ve bankaların anlatılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Sıcak para ve bankalar… Faiz lobisi kavramının ne olduğu anlaşıldığına göre şimdi konunun en önemli kısmına gelelim. Suçlu gerçekten faiz lobisi mi?
Gelin bu kez bir değişiklik yapalım. Sorunun yanıtını bir ekonomist ya da piyasa uzmanından değil de uygarlık tarihinin en önemli dedektifi ile bulmaya çalışalım: Sherlock Holmes!
Baskerville’lerin evinde bir cinayet işlenmiştir ve suçlu çok geçmeden yakalanmıştır. Fakat bu durum Sherlock’a fazla inandırıcı gelmez. Gece geç saatlerde Baskerville’lere gider ve ev sahibiyle görüşmek ister. Evin bahçesinden içeri girdiğinde vahşi bir köpek kendisini havlayarak karşılar. Köpeğin sahibi ve evin de sahibi olan kişi uykulu gözlerle koşar ve Sherlock’u karşılar. Sherlock, ev sahibine basit bir sorar: “Bahçenizde bir adam öldürüldü. Katilin içeriyi girdiğini duymadınız mı?” Ev sahibi o anda uyuduğunu söyler. Sherlock bunun üzerine son sözünü söyler ve oradan ayrılır: “Ama şimdi de uyuyordunuz ve benim geldiğimi duydunuz…”
Sherlock o anda katilin yakalanan kişi olmadığını anlar. Asıl katil ev sahibinin kendisidir. Çünkü eğer katil ev sahibinden başka biri olsaydı, bu vahşi köpek havlayacak ve ev sahibini uyandıracaktı.
Şimdi bu Sherlock hikayesini akılda tutarak protestolar sonrası oluşan ekonomik faturanın faiz lobisinden mi kaynaklandığını anlamaya çalışalım. Bakalım suçlu gerçekten faiz lobisi mi?
Eğer söylenildiği gibi suçlu faiz lobisinin ilk bileşeni olan sıcak para ise sıcak para denilen hızlı hareket eden yabancı sermayenin duruma tepki göstermemesi gerekirdi. Çünkü yüksek enflasyon anlamına gelen yüksek faizli bir ortamda hisse senetlerine olan yatırım azalır ve yatırımlar faize yönelir. Ama gerçekleşen bu olmadı. Sıcak para hisse senedinden çıktığı gibi soluğu yurt dışında aldı. Faize hücüm etmedi. Yani havlamadı.
Eğer suçlu faiz lobisinin ikinci bileşeni olan bankalar ise bankaların da oluşan ortama uygun hareket etmeleri beklenirdi. Bankalar açısından faizlerin yükselmesi olumsuz bir durumdur. Çünkü önce mevduat faizleri artacağından bankaların giderleri artacaktır. Bankaların gelirleri olan kredilerden alınan faizler hemen artmaz. Şu andaki seyir de bu yöndedir. Mevduat faizleri %80’ler seviyesinde artarken kredi faizleri sadece %30’lar seviyesinde artmıştır. Yani bu son olaylar bankaların giderlerini yükseltmiş, karlarını düşürmüştür. Eğer suçlu bankalar olsaydı havlamaları gerekirdi. Yani önce kredi faizlerini arttırarak gelirlerini arttırmaları beklenirdi. Ama havlamadılar. Öyleyse suçlunun kim olduğunu bulmuş olmuyor muyuz?
Eğer suçlu söylendiği gibi faiz lobisi olsaydı, oluşan ortamı faiz lobisinin değerlendirmesi beklenirdi. Yani havlamaları gerekirdi. Ama havlamadılar. Demek ki suçlu faiz lobisi değil!
Sherlock Holmes’un hikayesini hatırlayın. Sizce suçlu kim öyleyse?
1 yorum:
süperrrr.
Yorum Gönder