Kişisel gelişimin sahte büyüsünün etkileyemediği kişi kalmamıştır herhalde. Üstelik bunun için de pek yorulmaz. Basit bir teknik kullanır. Birkaç popüler kişisel gelişim kitabının reklam sunumlarından aldığımız şu satırlar bunu açıklıkla ortaya koyuyor:
"Çaresizlik öğrenilmiştir.Başarılı olmak da öğrenilebilir.Sende sandığından fazlası var!" (Her şey seninle başlar/M.Sekman)
"36 saat içinde kitabınızı iki kere okudum. Okurken sürekli gözlerim doluyordu." (Şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır/A.Ş.İzgören)
"Önce kendi kanatlarına güven!" (Limit Sizsiniz/M.Sekman)
"Kendime yeni bir ben lazım dersen, iyi bir kitap çok şeyi değiştirebilir!" (Ya bir yol bul ya bir yol aç ya yoldan çekil/M.Sekman)
Kişisel gelişim kitaplarının başarısının arkasındaki basit tekniği rasgele seçtiğimiz bu dört örnekten fark etmişsinizdir sanırız. Şarkı sözlerimiz kadar zorlama bu ifadelerin ortak bir noktası var. Dördü de açıkça sizin yetersiz olduğunuzu söylüyor. Bununla da kalmıyor ve tüm suçun size ait olduğunu ima ediyor. Başarısız, özgüvensiz ve hatta eksantrik biri olduğunuzu düşünüyor ve eğer kitabın dediklerini yaparsanız istediğiniz şey olabileceğinizi vurguluyor.
Kişisel gelişim yazarları, yaşadığımız endüstriyel toplumun hayatımızda hiçbir soruna yol açmadığını düşünemeyecek kadar aptal insanlar değillerdir elbette. Ama bu noktaya asla değinmezler. İşsizlik, geçim sıkıntısı, aşırı çalışma ve işyerindeki kişilik yitimi gibi derin tahlil gerektiren konulardan kaçarak kendimize daha fazla saygı duymamız gerektiği gibi sahte bir modele saplanırlar. Yaşadığımız hayatın ekonomik imkansızlıklarını, mesleksel çöküntülerini ve psikolojik tahammülsüzlüğünü görmezden gelirler. Özsaygımızı arttırdıysak artık istediğimiz şey olabiliriz. Kişisel gelişim yazarı kılığındaki popüler hikaye anlatıcılarına itibarlı bir terapist gibi inanabiliriz artık. O kitabı okuyunca artık bir süper yıldıza dönüşmemiz an meselesidir. Kişisel gelişim kitapları milyonlar satarken bir süper yıldıza milyonda bir rastlama olasılığımız nedense kimsede bir kızgınlık yaratmaz. Bu işte bir tuhaflık olduğu düşüncesini doğurmaz.
Kişisel gelişim yazarları kutsal kitapların bile sorgulandığı bir dünyada yazdıklarının sorgusuz sualsiz kabul edilmesini beklerler. Çoğu kendini inançlı ya da en azından new age sempatizanı olarak tanıtsa da aslında hepsi popüler kültürün zavallı misyonerleridir. Yazdıkları ile bizleri özgüven, kendimizi yeniden keşfetme ve varlıklı bir birey olma ideallerine inandırmaya çalışırlar. Artık yük bizim sırtımızdadır. Bizim sorunlarımız, bizim kişiliğimiz, bizim ihtiyaçlarımız. Bir film yıldızı olmak istedin de olamadın mı; cevap hazırdır: "Ama güzelim, yeterince çalışmadın demek ki!" Patrondan zam istedin ve o da seni kovdu mu. Cevap yine hazırdır: "Kendine duyduğun saygı az, diğerleri senin auranın sınırlarını hissedebiliyorlar, imajını yenilemelisin!"
Aldığınız ücretle açlık sınırında yaşarken patronunuzdan zam istemenize emin olun bu yan çizen, kaypak ve sünepe yanıtı verir kişisel gelişim kitapları. Bu tür gerçekçi sorulara yanıtta vurguyu sana, senin arzularına, ihtiyaçlarına, özverilerine ve çok çalışma isteğine kaydırır. Yani ne kadar çok çalıştığını görmezden gelerek çok çalışırsan gelirinin artacağını söyler. Seni, hayatına yön veren tüm bu köleleştirici sistemi sorgulamaktan vazgeçirir. Yanlışları ve engelleri içselleştirerek hayal kırıklıkları ve pişmanlıklarla dolu bir hayatı kabul etmeye şartlandırır. Çünkü kişisel gelişim gurusuna inanmışız bir kere; öyleyse yanlışın asıl kaynağı kendimiziz. Yoksa Amazon'a "personal development" (kişisel gelişim) yazdığımızda, çıkan 114.000 kitap nasıl yazılırdı, öyle değil mi?
Kısaca özetlemek gerekirse kişisel gelişim kitaplarına göre modern zamanların verdiği huzursuzluğun tek çözümü kişiliğimizi psikolojik olarak tatmin etmektir. Gözleri kırpıştırıp kafayı hafif yana eğip dudaktaki kesik sırıtışla söylenen şu acımtırak sevgi cümlesiyle yanıtımızı verelim öyleyse: Canım ya.
1 yorum:
yine süper yine mükemmel bir yazı
Yorum Gönder