Birazdan anlatacaklarımız tipik bir spor izleyicisinin hiç umurunda olmayacak. Hatta belki hiç kimsenin umurunda olmayacak. Finansal piyasaların herhangi bir şeyi ticari bir mala nasıl döndürdüğünü merak edenler için belki alışıldık bir hikaye olabilir, hepsi o.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri yüzyıllardır halkın sembolik kodlarından biri olmuştur. Güreş gibi sporlar, yatçılık gibi sporlarla uğraşan entellektüel ve elit azınlık dışında halkın büyük bölümünün ilgilendiği sporlardır. Hatta Anadolu'nun birçok yerinde haftalarca Kırkpınar'ın tartışmaları devam eder. Kırkpınar geleneksel varoluşu içinde halkın güçlü sembollerinden biri olarak varlığını koruyabilen çok az değerden biridir. O nedenle herkesin elbirliği ile koruması gereken bir gelenektir. Peki sizce korunabiliyor mu?
Kırkpınar güreşlerini televizyondan seyreden izleyicilerin bir kısmı bu hafta alışıldık olmayan bir şeyle karşılaştılar. Güreşler her zaman yayınlandığı kanaldan farklı bir kanal tarafından yayınlanıyordu. Kısa bir araştırma yapan herkes Kırkpınar'ın yayın haklarının daha iyi bir paraya başka bir kanala verildiğini öğrenebilir. Açıklamalara bakılırsa artık markalaşan, kendine kaynak yaratan ve daha rahat finanse edilen bir Kırkpınar oluşacak. Yani Kırkpınar'a büyük "destek" verilmiş oluyor. "Destek" kavramı insanların kulağına ilk anda çok hoş gelebilir. Peki ama gerçekten öyle mi? Söylenildiği gibi verilen "destek"le gelen para saadet getirecek mi?
1970'lere kadar Dünya Kupası, Fifa aracılığıyla ülkelere makul fiyatlardan pazarlanarak herkesin maçları seyretmesi sağlanıyordu. Fakat Horst Dassler adında bir Alman girişimcinin aklına şeytanca bir fikir gelir. Dünya Kupası maçlarını yayınlayan televizyon kanallarının reklam gelirlerini inceleyen Horst garip bir durum farkeder. Televizyon kanallarının gelirleri, Fifa'ya ödenen tutardan çok çok yüksektir. O ana kadar sporcuların ayakkabılarını yapan Horst artık kararını vermiştir. Sadece sporcuların ürünlerini kullanmasını değil artık tüm sporu istiyordur. Şeytanca planıyla Fifa'nın kapısını çalar. Onlara basitçe şunu söyler: "Size 'destek' vermeye geldim. Yayın kazancınızın 10 katını veriyorum, bana yayın haklarınızı verin." Fifa bu tekliften oldukça memnun olur ve hemen yayın haklarını verir. Sonra ne mi olur?
Tabi ki "destek" başlar! Bugün başta ABD olmak üzere birçok ülkenin Dünya Kupasını şifreli kanallardan izlemeye götürecek süreç hayata girer. Şekerli içeceklerin, yağlı fast food'ların sporun yanında reklamı ve satışı yapılır. Rüşvet, oy hırsızlığı ve daha birçok inanılmaz olay. Sonunda eski Başkan Havelange, yayın hakları için rüşvet almaktan cezalandırılır. Hayatını Fifa'yı araştırmaya adayan gazeteci Andrew Jennings'in dediği gibi "futbol düzenbazların eline geçer."
Yıllar önce tüm dünya insanlarının bir "insanlık hakkı" olarak televizyonlardan rahatça izleyebildikleri Dünya Kupası bugün birçok ülkede paralı kanaldan yayınlanmakta, birçok ülkede ise hiç yayınlanmamaktadır. Bir insanlık hakkı sayılabilecek ülkesinin milli maçını izleme hakkı, halkların elinden alınmıştır. Ne uğruna? Adidas gibi bir spor devini yaratarak insanlığa hizmet ettiğini söyleyen Horst Dassler'in para aşkı uğruna.
İşte, bugün aynı "destek" Kırkpınar'a veriliyor. Kapitalizmin sihirli değneği bir dokunuşta Kırkpınar'ı alınır satılır bir mal haline getirecek. İşin içine para girince, Jennings'in anlattığı Fifa'daki olayların benzerleri cereyan etmeye başlayacak. Muhtemelen de kısa sürede şifreli kanallardan maçlar yayınlanacak. Şifre sözcüğünün anlamını bilmeyen güreşsever Anadolu köylüsü de para verip maçları izlemek zorunda kalacak. Verecek parası olmayanlar ise komşulardan dinleyecek. Yani güreş sporu düşük fiyata satılan bir spor olmaktan çıkarılacak. Daha açık söylersek desteğin dik alası verilmiş olacak.
Kısacası halkı halk yapan geleneksel sembollerden biri alınıp satılır bir ticari mala döndürülüyor ve kimsenin sesi çıkmıyor. Ne acıdır ki, artık geleneklerimiz bile vicdandan daha çok hırs sahibi olanlar tarafından yönetiliyor. Ne diyelim, şifreli kanala para vererek seneye de Kırkpınar'a desteği sen verirsin artık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder