21 Haziran 2016 Salı

Türk futbolundaki başarısızlığın bilimsel nedeni!

İniş çıkışlar ve başarısızlıklar Türk futbolunun genel karakteristiği gibi. En küçük bir başarının arkasından hemen büyük bir başarısızlık geliyor. Ümit ve ümitsizliğin öteki adı futbol olmuş gibi gözüküyor. Peki ama neden?

Futbol yorumcuları bu konuda saatlerce yorum yapabilirler. Muhtemelen aynı şeyi sokaktaki insan da yapacaktır. Futbol hakkında herkesin söyleyecek bir sözü mutlaka var. Fakat iş ahkam kesmekten öteye maalesef geçemiyor.

Bilimsel bir teori ortaya koymanın hayli güç olduğu bu alanda istatistikleri de yorumlamak oldukça zor. Zira işin içine yine her kafadan çıkacak "o iş aslında öyle değil şöyle" demagojisi giriyor ve mesafe katedilemiyor. Peki ama ne yapmalı öyleyse?

Futbol üzerine yazılmış en etkileyici düşünce kitaplarından biri hiç şüphesiz futbol felsefecisi Mathias Roux'nun "Sokrates Yeşil Sahalarda" adlı yapıtıdır. Futbol ve felsefik düşüncenin parlak bir etkileşimini sunan kitabın bir yerinde, Roux, 1917'de başlayan Fransa Kupasından bahseder. Türünün ilk örneği olan bu turnuvada profesyonel ve amatör takımlar ilk kez karşı karşıya gelirler. Roux'ya göre, profesyonellerin kendilerinden daha zayıf rakipleri karşısında tutuk oynamaları spor ruhunun ve saygının ölçüsü değildir. Tam tersine, rakiplerine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermelidirler ki onlar da ne kadar ciddiye alındıklarını anlasınlar. Aralarındaki fark ne kadar açılırsa amatörler kendilerini o kadar onurlandırılmış hissedeceklerdir. Böylece hiç bir futbolcu rehavete kapılmayacak ve başarı çizgisi topluca yükselecektir. Aksi taktirde, profesyonellerin amatörlere karşı oynadıkları maçları kazanamamaları ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlıktan başka bir şey olmayacaktır.

Acaba bizde durum nasıl?

Türkiye Kupasında da benzer bir statü kullanılıyor ve farklı liglerdeki takımlar birbirleriyle karşılaşma fırsatı bulabiliyorlar. Profesyonellerin alt liglerdeki "amatör" diyebileceğimiz takımlara karşı nasıl sonuçlar aldıklarını öğrenmek için 2015-16 sezonundaki Türkiye Kupası maçlarına bakalım istedik. Rastgele örneklem yoluyla, farklı liglerde yer alan takımların karşı karşıya geldiği 132 karşılaşma belirledik. Daha sonra bu maçların nasıl sonuçlandığına baktık. Acaba üst liglerde yer alan takımlar, aralarında futboldan anlamayan birinin bile rahatça anlayabileceği bir seviye farkı olan alt liglerdeki takımlara karşı oynadıkları maçları kazanabilmişler miydi?

Ülkemizin farklı liglerinde yer alan 100'e yakın takımın, kendilerinden alt liglerde yer alan takımlarla yaptıkları 132 karşılaşmanın sonuçları şu şekilde dağılmıştır:

-28 maçı alt liglerde oynayan takımlar kazanmıştır. (Maçların %21'ni)
-25 maç berabere bitmiştir. (Maçların %19'u)
-79 maçı üst ligte oynayan takımlar kazanmıştır. (Maçların %60'ı)

Bu basit istatistikleri yorumlamak gerekirse, üst liglerde yer alan takımlar maçların %60'ını kazanırken %40'ını kazanamamışlardır. %21'ini kaybederken %19'u berabere bitmiştir. Aralarında bütçe, nitelik ve seviye farklılığı bu kadar yüksekken ve üst ligte yer alan takım alt ligte yer alan rakibini kolayca yenebilecek durumdayken her 10 maçtan sadece 6'sını kazanabilmiş olmaları rasyonel bir durum değildir. Üstelik futbol endüstrisi ve seyirci beklentisi açısından da hiç adil değildir. Peki nedir öyleyse?

Mathias Roux'nun dediği gibi ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlıktan başka bir şey değildir. İstatistiklerin ortaya çıkardığı şey Türk futbolundaki başarısızlığın da gerçek sebebidir: Ciddiyetsizlik, spor ruhuna saygısızlık ve mesleki ahlaksızlık.

Hiç yorum yok: