30 Aralık 2020 Çarşamba

Finansal kuruluşlarımız Davranışsal Finansı neden ciddiye almıyor?

 Davranışsal Finans son dönemlerin populer konusu. Akademisyenler, sivil toplum örgütleri, finans yöneticileri ve hatta sosyal medya fenomenleri konu hakkında görüş bildirip öneriler sunuyor. Tamamı klasik ders kitaplarından alınmış metinler, yani "bilinen bilinmişlikler" diyebiliriz. Hal böyle olunca anlama, algılama, çıkarsama, örnek gösterme ya da yol gösterme imkanı ortadan kalkıyor. Populer bir eğlencelik olmaktan öteye gidemiyor ve finansal kuruluşların dikkati çekilemiyor. Açık kaynakları incelediğiniz zaman neredeyse hiçbir davranışsal finans projesine rastlamıyorsunuz. Peki ama neden?


Şüphesiz burada en büyük rol üniversitelerimize düşüyor. Bilimin iş dünyasının önünden gittiği artık su götürmez bir gerçek. Peki ama üniversitelerimizde durum nasıl? Davranışsal finans alanında yapılan çalışmalar finansal kuruluşların dikkatini çekecek seviyede mi? Merak ediyorsanız gelin birlikte bakalım.


Ekonomi Bakanlığının, Davranışsal Finans ile ilgili, “Senin Kararın! (mı?) Kamu Politikası Tasarımında Davranışsal Yaklaşım" adında, ayrıntılı bir dökümanı yer alıyor internet sitelerinde. Konuya meraklı olanlar için faydalı bir çalışma. Broşürün üçüncü bölümü “Davranış bilimleri alanında Türkiye’deki akademik çalışmalar” başlığını taşıyor. Davranışsal Finans alanında ülkemizde yayınlanan önemli bilimsel makalelerin özetleri ve sonuçları sunuluyor. Gelin isterseniz bu makalelere biraz daha yakından bakalım. Bilim insanlarımızın Davranışsal Finans bilimine yaptıkları katkıları ve bu bilimsel yaklaşımların finansal kuruluşlarda ne kadar işlevsel olabileceğine anlamaya çalışalım.


Makale 1

Risk ve belirsizlik durumlarında davranışlar (Ö.Özdemir)

Makale yapılan birkaç anket sonrasında özetle şu sonuca ulaşıyor: "Bir kadına trafik kazası, yangın, deprem, sel, sağlıkla ilgili o olaya mahsus gerçekçi bir senaryo sorusu sorduğunuzda, tedbir olarak sigorta alımı konusunda erkeklerle aynı davrandıkları saptanmış ve risk tutumları arasında bir farklılığa rastlanmamıştır."

Şimdi düşünelim, bir sigorta şirketi için bu bilginin bir değeri olabilir mi? Bu bilgi ile hangi faaliyetine artı değer katabilir? Makale kısaca sigorta alacak kişiler için cinsiyet fark etmiyor demek istiyor. Peki ama ülkemizde sigorta satışının nasıl yapıldığı, acentelerin kimlere bu poliçeleri sattıkları, yasal düzenlemeler, süreci hangi tarafın tetiklediği gibi birçok konu göz ardı ediliyor. Sonuç olarak yapılan bu araştırma kendine bile faydası olacağı izlenimi vermiyor.


Makale 2

Pazarlıkta performans bilgisi, üretim belirsizlikleri ve öznel hak sahipliği algıları (E.Karagözoğlu, A.Riedl)

Makalede birkaç öğrenci ile deney yapılarak şu sonuca ulaşılıyor: "Elde edilen verilerinin analizi göstermektedir ki performans verisine erişimin olmadığı durumlarda tarafların hakediş algıları birbiriyle uyumludur, pazarlıklar nispeten kısa sürer ve çoğunlukla eşit-bölüşüm üzerinde anlaşmaya varılmasıyla sonlanır. Performans verisine erişim olduğunda ise -tam tersine- taraflar güçlü hakediş algılarına sahip olmakta ve bu hakediş algıları çoğunlukla birbiriyle çatışma içerisinde olmaktadır." Yani kısaca diyor ki pazarlık ve bölüşüm gibi konular tarafların birbirini tanıyıp tanımamasına göre değişir. 


İnsanlık tarihinin kuruluşundan beri bilinen böyle sıradan bir bilgiye bir şirket neden yatırım yapsın? Bu bilgi o şirketin faaliyetlerine nasıl bir ivme kazandırabilir? Kuru laftan ibaret bir bilimsel araştırma. Tarafımızca çöp ama yine de son kararı okuyucuya bırakıyoruz.


Makale 3

Zamansal-Mekansal davranışsal veri analitiği yöntemleriyle finasal risk analizi ve tahmini (V.K.Singh, B.Boztepe, A.Pentland)

Makalede kredi kartı ekstreleri incelenerek finansal zorluk çekme ihtimali olan müşterileri tespit eden bir model geliştirildiği söyleniyor. 


Bankalar böyle bir modeli neden kullansın ki? Kredi kartı büyümesi, karlılık artışı, ciro artışı ya da en önemlisi büyük sayılar kanunu gibi kredi kartı modellerinin özünü oluşturan bankaların temel kaygılarını göz ardı edip finansal başarısızlığı izlemek hangi bankanın işine gelir?


Makale 4

Davranış analitiği yöntemleri yardımıyla müşteri fatura ödeme tahmini (M.Bahrami, B.Bozkaya, S.Balcısoy)

Makale, bir firmanın çalıştığı müşterileri içinde borcunu ödememesi ihtimali olanları araştırıyor. SMS gönderilen müşteriler ile gönderilmeyenler gibi kriterler ile hangi müşteri borcunu ödemez tespit ediliyor.


Böyle bir modele bir firma neden ihtiyaç duysun ki? Satış hedefleri, alacak sigortaları, teminat yönetimi gibi en temel kriterler göz ardı edilmişken neredeyse yüz yıldır kullanılan mesaj göndererek kişileri hedefe yöneltme gibi basit bir yaklaşıma neden yatırım yapsın ki?


Makale 5

Kentsel alışveriş davranışını açıklama sosyal köprülerin rolü (X.Dong, Y.Suhara, B.Bozkaya, V.K.Singh, B.Lepri, A.Pentland)

Veriye dayalı kentsel planlama çalışmalarına ışık tutacağı düşünülen araştırmada mahalleler arası alışveriş benzerlikleri tespit edilmiş.


Yeterince düşündük fakat böyle bir bilginin iş hayatında kime ne fayda sağlayacağına kanaat getiremedik. Kentsel planlamanın dünyada birkaç kentte yapıldığını duyuyoruz ama onların da mahallelerin alışveriş benzerlikleri ile ilgileneceklerini pek sanmıyoruz.


Makale 6

Davranışsal piyasa ve mekanizma tasarımı (S.Küçükşenel, Ü.B.Urhan)

Gönüllülük çalışmalarının temelde sosyal fayda içeren bir duruma toplumsal katılımı ve bu katılımın hangi durumlarda ne şekilde gerçekleşebileceği sonucuna ulaşan bir makale. 


Gönüllülük faaliyetleri ile ilgili yapılmış milyonlarca çalışmadan biri. Hiçbir özel sonuca ulaşmayan bir makale. Kimin işine yarar anlamak zor.


Makale 7

Enflasyon algısını etkileyen faktörlerin davranışsal iktisat yaklaşımı ile analizi (Ş.Gündüz, M.B.Durukan, S.Yıldırım)

Makale öğrencilerin enflasyon algısını ve bu algının arkasında yatan faktörleri araştırıyor. Buna göre, maddi sıkıntı çeken öğrencilerin enflasyon algısının diğerlerine göre daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Geçim sıkıntısı çeken öğrenciler alışveriş yapacakları zaman daha fazla satıcının fiyatını araştırıp ondan sonra satın alma kararını vermektedirler diyor.


Bir tüketicinin enflasyon algısını merak eden bir şirket gördünüz mü acaba. Bilinenin ötesinde hiçbir önemli sonuca ulaşmayan bu makale hangi kuruluşun işine yarar dersiniz; bulmak güç.


Makale 8

SMS mesajı ile kredi kartı borç bakiyesi bildiriminin kredi kartı ile harcama davranışı üzerine etkisi: Bir uygulama önerisi (B.Ö.Dönmez, S.A.Aksoy, İ.Özkan)

Anket yapılarak kişilere şu soru sorulmuş: “Her alışverişten sonra kredi kartı borçlarınızın toplam tutarının, telefonunuza gönderilecek bir mesaj ile hatırlatılması, kredi kartını daha kontrollü kullanmanızda yardımcı olur mu?” Katılımcıların %72’si her harcamadan sonra kredi kartı bakiyesinin telefon mesajı ile kendilerine bildirilmesinin kredi kartı harcamaları üzerindeki kontrollerini artıracağını ifade etmiş.


Finansal kuruluşlar kredi kartlarını kendileri gelir elde etsin diye verirler: Gelir elde etmek istemeseler ya da daha az gelirle yetinecek olsalardı o kartları vermezlerdi. Umarız anlatabilmişizdir.


Davranışsal Finans ile ilgili yayınlanan bilimsel makalelerden önemli olanlarının seçildiği resmi bir kaynaktan derlediğimiz özet bilgileri sizler de okumuşsunuzdur. Elinizi insafınıza koyarak söyleyin, bilimsel olduğu söylenen bu makalelerde sunulan bilgiye bir şirket neden kaynak ayırsın ki? Veya başka bir ifadeyle söylersek bir şirket bu bilimsel veriler ışığında kendisine fayda sağlıyabilecek ne yapabilir?


Çiçero yüzyıllarca önce "Ortalık çok bozuldu; çocuklar ebeveynlerine kötü davranıyorlar ve herkes kitap yazıyor," demişti. Muhtemelen şimdi yaşasa şöyle derdi: "Ortalık çok bozuldu; herkes bilimsel makale yazıyor."

Hiç yorum yok: