26 Şubat 2012 Pazar

Yunanistan altın rezervlerinin kontrolünü kaybedebilir

26 Şubat 2012 tarihinde "Ekonomi ve Yönetim Platformu"nun resmi yayın organı www.ekonomi.org.tr 'de yayınlanan yazımın tam metni...

Yunanistan’ın borç krizinin sonuçlanmasına yönelik anlaşmanın mürekkebi henüz kurumadan hükümet bu kez başka bir haberle sarsıldı. Fakat bu kez politik sol kanattan değil. Avrupa ve OECD tarihinde ilk kez bir uygulama ile karşı kaşıya Yunanistan. 100 tonluk altın rezervlerinin kontrolünü her an kreditörlerine bırakabilir.

Global piyasalar, Avrupa’daki ekonomik görünüşün gerginliğinin her an arttırması nedeniyle hisse senedi piyasalarından altın gibi daha güvenli alanlara kaçış yapmaktalar. Yunanistan’daki yapısal sorunların çözümüne yönelik henüz tatmin edici önlemlerin alınmamış olması ve artan para basma gayretleri yatırımcıları altına yönlendirmiş gözüküyor. İşte bu noktada Yunan tahvili sahipleri ülkenin altın rezervlerine yönelmiş durumdalar.

IMF verilerine göre Yunanistan 100 tonluk altın rezervine sahip. Tahvil sahipleri bu rezervlerin borç takasında pazarlık masasına konmasını istiyor. Önceki aylarda Alman yetkililer zaten PIIGS ülkelerinin altın rezervlerinin teminat olarak kullanılmasını önermişlerdi. Gerekirse bu rezervlerin satılması gerektiği vurgulanmıştı. Hatta Avrupa Birliğinin sıkıntıdaki ülkelerin altın rezervi kontrolünü eline geçirmesi gerektiği önerilmişti. Altının risksiz bir teminat olması borç takasında alacaklıları mutlu edecek gibi görünüyor. Fakat Yunanistan’ın altın rezervinin yetersiz görünüşü ve ülkenin birlik açısından önemi düşünüldüğünde kararsızlık yükseliyor.

Bir ülkenin altın rezervlerini kaybetmesi oldukça tehlikeli bir durum. Son zamanlarda İran ve Sudan’ın altın rezervlerini satarak halklarını doyuracak gıdayı satın aldığını görüyoruz. Yunanistan’ın borç takası anlaşmasına altın rezervlerinin konu edilmesi, ülkenin elindeki güvenilecek tek savunma mekanizmasını da kaybetmesi anlamına gelecek.

Neler olacağını yakında göreceğiz fakat şu an görünen tek bir şey var. O da Yunanistan’ın Avrupa Birliğinin bir üyesi değil giderek bir kolonisi olmaya başladığı gerçeği.

Hiç yorum yok: