Dünya Kupası, ne mantıklı bir açıklaması ne de etkili bir tedavisi olan insan ruhu (özellikle erkek ruhu) içindeki çarpıklaşmış duyguların açığa çıkmış hali gibi görünüyor. Yoksa gecenin bir yarısında, çocuğu ağlasa kalkıp ne olduğunu merak etmeyen erkekler neden dikkatli gözlerle maç izlesinler ki?
Bu çetrefilli sorunun yanıtını bir yana bırakarak bir oyundan yaşam tarzına oradan da bir yatırım enstrümanına döndürülen futbolun Dünya Kupası adı altında nasıl bir piyasa yarattığının açığa çıkmamış bir detayına bakalım. Aslında başrolde her zamanki gibi tanıdık bir oyuncu var: Eleştiri yeteneğini kaybetmiş masum ve savunmasız vatandaş. Ya da daha kısa söylersek taraftar. Tabi her oyunda olduğu gibi bir de kötü adam var. Yani futbol oyununa aşık olması nedeniyle eleştirel bakış açısını yitirmiş masum vatandaşı binbir türlü evlilik vaadiyle kandırıp cüzdanını boşaltan entrikacı kötü adam. O kim mi dersiniz?
Dün Dünya Kupalarının "Susurluk Kazası" sayılabilecek bir olay meydana geldi Brezilya'da. Karaborsa bilet satışlarından fahiş paralar kazanan bir çete ele geçirildi. Biletleri on misli fiyatlarla satıyorlardı. Üstelik tur şirketleri ile anlaşarak ülkeye getirdikleri masum taraftarlara. Buraya kadar bir sorun yok aslında. Her şey bilinen piyasa olgusunun yan etkileri olarak yorumlanabilir. Fakat hikaye bundan sonra başlıyor. Polis, çete liderinin arabasında Fifa sticker'ı görüyor. Biraz araştırılınca çete üyelerinin Fifa'nın tüm organizasyonlarına rahatça girebildikleri görülüyor. Sorgulamada 4 Dünya Kupasında bu işi yaptıkları bilgisi ediniliyor. Bunun üzerine polis şu açıklamayı yapıyor: "Fifa da işin içinde olabilir."
Fifa henüz açıklama yapmadı. Ama ne açıklama yapacağını tahmin ediyoruz. Ne mi?
Jack Warner, Trinidad ve Tobago(TT)'nun İç Güvenlik Bakanı ve aynı zamanda Fifa üyesiydi. Ülkesi için efsane bir kişilikti. Çünkü bir milyon nüfuslu bu küçük ülke 1990 Dünya Kupasına gitmeye çok yaklaşmıştı. Evinde oynayacağı ABD maçından bir puan alması mucizeyi gerçekleştirmelerine yetiyordu. Her yer karnaval yeriydi. Futbolcular otobüsün ilerleyememesi nedeniyle stadyuma omuzlarda getirilmişlerdi. Zafere sadece doksan dakika vardı.
Maç bittiğinde herkes ağlıyordu ama üzüntüden. Çünkü TT maçı kaybetmişti. Ertesi gün ülkenin önemli gazetesi Guardian'ı okuyanlar hayretler içinde kalmışlardı. 28.500 kişilik stadyuma 45.000 kişi biletle alınmıştı. Biletsizlerin sayısı tahmin edilemiyordu. Stadyumda içki satışı yasağı bu maç için kaldırılmıştı. Satılan içkinin miktarı tahmin edilemiyordu. Hem ekstra biletlerden hem de içki satışından elde edilen büyük paranın Jack Warner'ın cebine girdiği söyleniyordu. Bugün olduğu gibi o gün de Fifa'dan açıklama bekleniyordu ve açıklama çok geçmeden geldi. Jack Warner'a fair-play ödülü verilmişti. Yani sporun kurallarına uygunluk ve saygı ödülü.
Yani aslında her zamanki gibi olan yine taraftarlara olmuştu. Cüzdanlarındaki son kuruş, hayali futbol kültürlerinin kışkırtılarak tuzağa düşürülmesiyle birilerinin cebine girmişti. Masum taraftarı evlilik vaadiyle kandıran kötü adamın kim olduğunu da anlamışsınızdır herhalde.
Şimdi Fifa'nın Brezilya'daki "Susurluk Kazası" için yanıtı bekleniyor ya aslında yanıt çok açık. Muhtemelen çeteye fair-play ödülü verilecek. Beyni uyuşturulan masum taraftarlara ise Oscar Wilde ile yanıt verelim: "Futbol sert kızlar için çok iyi bir oyun olabilir; ama masum erkeklere pek uygun sayılmaz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder