Dolardaki yükseliş tedirgin edici seviyelerde. Endişeler giderek artıyor. Paramızdaki yüksek değer kaybı birçoklarına göre büyük bir ekonomik başarısızlık. Fakat ülkeyi yönetenler pek de öyle düşünmüyorlar.
Ekonomiyi ve politikayı yönetenlerin açıklamalarına baktığımızda önemli bir durum olmadığı anlaşılıyor. Siyasetçiler, birbirlerine benzeyen yorumlarıyla yaşanan çöküşü önemsiz gösterme eğilimindeler. Ekonomiyi yönetenlerin bilgilerine riayet etmek gerekiyor tabi ki. Sonuçta işin mutfağında olan onlar. Peki ama yöneticilerimiz aslında ne demek istiyorlar?
Ekonomiyi yönetenlerin açıklamaları doların yükselişinin ardındaki tek gerçeği açıkça ortaya koyuyor aslında. Doların neden yükseldiğini öğrenmek istiyorsanız işte size kanıtı:
Doların yükselişinin ardındaki 5 neden:
1- Nefrete dayalı argüman (Argumentum ad odium)
Doların yükselmeye başladığı günlerde yapılan ilk açıklamalardan biri şöyleydi: "Dolara aşırı derecede yatırım yapanlar, yaya kalabilirler."
Dolara yatırım yapanları "yaya kalmak" gibi fena bir sözcükle eleştiren bu düşünce şekline nefrete dayalı argüman deniyor. Kişi, mevcut kin ve nefret hislerini kullanarak topluluğun anlayışını sömürmeye çalışıyor. Daha önce faizden kazanç elde eden yatırımcılara duyulan nefretin "faiz lobisi" olarak tanımlanmasında da aynı düşünce şekli hakimdir.
Nefrete dayalı argümanın başarılı olmadığı ortadadır. Dolara yatırım yapanlar, açıklamanın yapıldığı günden bugüne, bırakın yaya kalmayı Ferrari'yle gidecek seviyeye geldiler.
2- Kanıtlanamayan önerme
Doların yükselişi sonrası bir diğer yetkilinin açıklaması şöyle: "3 lira rekabetçi seviye."
Bir kişi için apaçık ortada olan bir şeyin diğerleri için de öyle olması gerekmez mi? Bizim mahalledeki "cinci hoca" komşunun kafasında uçuşan ışıkları gün gibi görebiliyorsa, en azından birkaç kişinin daha görmesi gerekmez mi? İşte, açıklamanın temeli kanıtlanamayan bir önermeye dayanmaktadır ki, sorgulanması ve kanıtlanması mümkün gözükmemektedir.
Madem rekabetçi seviye ihracatın artması gerekmez mi, neden artmıyor öyleyse?
3- Yokluk kanıt olduğunda
Dolardaki artışla ilgili bir diğer yetkili açıklaması: "Kaygılandırıcı bir durum yok."
Yunanlılar ve Mısırlılar arasındaki arkeoloji kavgasını mutlaka duymuşsunuzdur. Yunanlı arkeolog şöyle der: "Korint'teki kazıda şehrin altında bakır kablolar bulduk. Bu, MÖ 6.yüzyılda telefona sahip olduğumuzu kanıtlar." Mısırlı arkeolog hemen cevap verir: "Biz de Gize'deki piramidin altını kazdık ve hiçbir kabloya rastlamadık. Bu da onların çoktan kablosuz bağlantıya geçmiş olduklarının kanıtıdır."
Yokluk kanıt olduğunda sonuç tam olarak bu fıkradaki gibidir. Dolarda kaygılandırıcı bir durum yok, çünkü deprem de olmadı, uçak da düşmedi, tsunami de oluşmadı.
4- Asıl meselenin göz ardı edilmesi (Ignoratio elenchi)
Bir diğer açıklama şu şekilde: "Piyasa dengesini bulacaktır."
Asıl meseleyi göz ardı ederek konunun özünü bilerek kaçırmak ve kişisel düşünce üzerinden haklılık elde etmeyi amaçlayan bir düşünce şekli. Bilmezlikten gelme hali ile konuyu değiştirmek.
Piyasa dengesi ekonominin varsayımsal kavramlarından biri. Arz miktarının talep miktarına eşitlendiği durumu ifade ediyor. Gerçek hayat ekonomisi içinde yer etmeyen son derece sanal bir ekonomik ifade. Peki ama bu kadar ciddi bir durumda nasıl bu kadar varsayımsal bir açıklama getirilebiliyor?
Aslında halkı aydınlatmak adına şu açıklamalar da pekala yapılabilirmiş: "Say yasasına göre sorun yok, her mal kendi talebini yaratır... Diğer değişkenler sabit kaldığı sürece, doların yükselişi dengeye ulaşacaktır... Dolar arttıkça marjinal faydanın azaldığını görmüyor musunuz?.."
5- Bilgisizliğe dayalı argüman (Argumentum ad ignorantiam)
Başka bir yöneticimiz ise son noktayı koyuyor: "Dolardaki artış kamuyu ve hane halkını etkilemiyor."
Orta çağ adamları, "Dünyanın güneşin etrafında döndüğüne dair hiçbir delil göremiyorum, öyleyse dönmüyor demektir," diye düşünüyorlardı. Yani bir şeyin doğru olduğunu bilmiyorsak yanlıştır demektir.
Açıklamada da yapılan bundan başka bir şey değildir. Yetkili kamu ve hane halkının etkilendiği yönünde bir kanıt bulamamış demek ki, etkilenmediğini açıkça söyleyebiliyor. Ama açıklama yeterli değil. Şunlar da pekala söylenebilirdi: "Dolardaki artıştan peygamber develeri etkilenmeyecek... Orangutanlar, dostlarının kafasından sinek ayıklamaya devam edecekler... Çeçe sinekleri Belgrad Ormanlarında istedikleri gibi dolaşabilecekler..."
Yöneticilerin bu beş düşünce şeklini yan yana getirdiğinizde doların yükselişinin ardındaki gerçeğe rahatlıkla ulaşırsınız: Zırvalıklarla yönetilen ekonomi!
1 yorum:
süper analiz. bir de ekonomi bakanının bedduası ve kefen parası bulama inşalllahhhh söylemi var,
Yorum Gönder