Finansal piyasalarda çok önemli bir ağırlığa sahip ve hatta tüm finansal başarı ve krizlerin en önemli sorumlusu olarak görülen Hedge Fonlar (Hedge Fund)'ın ilk örnekleri, Türk yatırımcılara sunulmaya başlandı.
25.05.2007 tarih, 26532 sayılı resmi gazetede yayınlanan Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri:VII, No:33) ile "Garantili Fon" ve "Koruma Amaçlı Fon" kavramlarıyla tanışmış olduk.
Hedge Fonları, yatırım fonlarıyla karşılaştırarak çok kısa olarak tanımlamak gerekirse; Yatırım fonları (Mutual Fund), katılımcılardan topladığı her 100 YTL ile 100 YTL tutarında bir yatırım yapar. Hazine Bonosu, hisse senedi veya kıymetli maden alabalir. Yapılan yatırımın değerinin %10 arttığı varsayımında, teknik olarak sizin portföyünüzde %10 değer kazanır. Tersi durumda da aynı oranda azalır. Hedge fonlar ise topladıkları her 100 YTL ile, kaldıraç oranı başta ikili anlaşmalar veya yasalarla belirlenen, 10,20,30 veya daha yüksek oranlı yatırımlar yapabilir. Kaldıraçlı işlemler türev piyasalar, future ve opsiyon borsalarında yapılır. Bu piyasalarda sözleşmeye konu kıymetler fiziki olarak el değiştirmediği için, belirli bir teminatla misli işlemler yapabilme olanağı mevcuttur. Örneğin Hedge fonun, 100 YTL ile 1000 YTL yatırım yaptığını varsayalım. Yapılan yatırımın değerinin %10 arttığı varsayımında, portföyünüzün getirisi %100 artacak; yatırımın değeri %10 azaldığında ise 100 YTL olan portföyünüz %100 değer kaybedecek ve 0 olacaktır. Yatırımın kaldıraç oranı aynı oranda portföyünüze yansıyacaktır.
Bizdeki ürünlere baktığımızda ise, son düzenlemelerle, anaparayı koruma garantisi veren, bunun yanında da yatırım yapılan sözleşmeye bağlı olarak sınırlı bir yüksek getiri imkanı sağlayan fonlar piyasaya sürülmüştür. Anaparanın korunması, kanunun 5/A maddesi gereği, kamu borçlanma senetleri veya ters repoya yatırımı zorunlu kıldığından, fon büyüklüklerinin %90'ı bu enstrumanlara yatırılmaktadır. IMKB30 endeksine yatırım yapan bir anapara korumalı fona 100 YTL yatırdığımızda, 90 YTL hazine bonosunda değerlendirilirken, 10 YTL ile VOB'tan IMKB30 endeksi üzerine yazılmış bir Call opsiyonu alınacaktır. Yatırılan 10 YTL teminat olarak kabul edilip, 50 YTL büyüklükte işlem yapılabilecektir. Yatırımın kaldıraç oranının 5 düzeylerinde olduğu görülebilmektedir. İMKB30 endeksinin vade sonu değerinin, vade başına göre %100 arttığı varsayımında, 10 YTL'lik yatırımınız 100 YTL olacaktır. Yatırımınızın kaldıraç oranı ise 10 olarak gerçekleşecektir.
Anapara koruma amaçlı fonlar 100 YTL olan başlangıç yatırımınızın sadece %10'unu opsiyon sözleşmesine yatırarak, elde edilecek % getiriyi, sanki yatırımınızın tamamını kullanmış gibi portföyünüze % olarak yansıtacaktır. Yani 10 YTL ile elde edilen 100 YTL getiri (%1000) , 100 YTL'lik portföyünüze %100 artış olarak yansıyacaktır.
Bu fonların yatırımcılar tarafındaki algılamasına değinmek istiyorum. Eğer ki vade sonunda, opsiyon sözleşmesinde alınan pozisyonun tersi yönünde bir durumla karşı karşıya kalındığında, anaparanın korunma garantisi olduğundan yatırımcının kaybı olmuyor. Evet, nominal olarak değerlendirildiğinde, 100 YTL'yi 100 YTL olarak geri alıyorsunuz, fakat reel olarak bakıldığında fırsat maliyetiniz enflasyon oranına eşit oluyor. Bu da demektir ki, paranız enflasyon oranında değer kaybediyor.
Pazarlamada bir kural vardır. Piyasaya yeni bir ürün çıkarıyorsanız, önce pazarın kaymağını almalısınız. Şu anda anapara koruma amaçlı fonların yaptığı budur: Pazarın kaymağını alma!
Açıkca söylemek istediğim şudur: Bu tür fonların yatırımcılara sağladığı garanti, sağlayabileceğinden çok düşük tutulmaktadır.
Ülkemizdeki fon piyasasına baktığımızda, Emeklilik ve Exchange-Trade Fon (ETF) haricindeki fonların toplam büyüklüğünün 26 milyar YTL seviyesinde olduğunu görmeketeyiz. GSMH'nin %4'ünü işaret eden bu oranın, gelişmiş ülkelerde %90'lar düzeyinde olduğu bilinmektedir. Bir başka şaşırtıcı oransa, 20 milyar YTL'den fazla kısmın likit fonlarda değerlendiriliyor olmasıdır. Bu da toplam fon büyüklüğünün %80'i demektir.
Henüz 4 adet finansal kuruluş tarafından arzedilen Anapara Korumalı Fonların portföy büyüklüğü ise 100 milyon YTL gibi çok çok düşük seviyelerdedir. Bunun en önemli sebebi, yukarıda da belirttiğim gibi, yatırımın alternatif maliyeti olan hazine bonosu getirisinden yatırımcıların mahrum bırakılmalarıdır.
Gelişmiş piyasalarda kullanılan Principal-Protected Note (PPN) adlı finansal ürünlere benzeyen Anapara korumalı fonların, olumsuz senaryolarda bile anaparanın üzerinde getiri sağlayan türevleri oluşmuştur. Örnek olarak Lloyds TSB tarafından bu ay çıkarılan Equity-Linked Offshore Deposits (OLEDs), anaparanın üzerinde getiri garantisi verebilmektedir.
Sektörün zamanla ülkemizde de gelişeceği, belli benchmark'lara bağlı ilave getirileri anaparaya ekleyen türevlerin oluşacağı olası görünmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder