Son dönemlerde sıkça duymaya alıştığımız bir tanımlama; kırılganlık. Ekonomideki kırılganlığın arttığı yönündeki haberler herkesi endişelendiriyor. Peki, nedir bu kırılganlık denilen şey?
Bir veya daha çok tehdit karşısında, bir varlık veya varlıklar grubunun zayıflığı kırılganlık olarak tanımlanıyor finans literatüründe. Daha kısa bir ifadeyle, ekonomik zayıflık.
Ülkelerin ekonomik zayıflıklarının yani kırılganlıklarının en basit göstergesi, son zamanlara kadar kredi ratingleri olarak algılanıyordu. Yüksek ratingi olan ülkenin ekonomik gücü de yüksek olacağından, kırılganlığı zayıf kabul ediliyordu. Tarihin en öngörülemeyen ve kavranamayan krizlerinden biri olan subprime krizi, bu algılamayı da değiştirmiş görünüyor.
Merrill Lynch’in, 7 Kasım’da yayınladığı bir rapordan bazı alıntılar yapalım. Ekonominin kırılma riskinin en az olduğu 10 ülke şu şekilde sıralanmış: Nijerya, Meksika, Filipinler, Kolombiya, Mısır, Umman, Endonezya, Peru, Çin ve Rusya. Ekonomik, ahlaki, kültürel ve demografik sistemsizliğin son derece yaygın olduğu ve hatta haritada bazılarının yerlerini bulmanın bile zor olduğu devletler. En güçlü ekonomilere sahip olmasalar da, şu an için krize en dayanıklı ekonomiye sahip oldukları düşünülüyor. Bu ülkelerin, 4 Kasım tarihli kredi ratigleri ise şu şekilde: Nijerya (BB-), Meksika (BBB+), Filipinler (BB-), Kolombiya (BB+), Mısır (BB+), Umman (A), Endonezya (BB-), Peru (BBB-), Çin (A+) ve Rusya (BBB+). İkisi hariç orta düzey ratiglere sahip oldukları rahatlıkla söylenebilir.
Merrill Lynch’in raporunda, riskin en yüksek düzeyde olduğu ülkeler ise şöyle sıralanmış: Avustralya, İsviçre, Güney Kore, Romanya, Macaristan, İsveç, Bulgaristan, Euro Bölgesi, İngiltere ve ABD. 2007 yılı rakamlarıyla, 54.5 trilyon $’lık dünya milli gelirinin yaklaşık %75’ini oluşturan 10 ülke. Yine Standart&Poors’un skalasına göre ratigleri ise; Avustralya (AAA), İsviçre (AAA), Güney Kore (A), Romanya (BB+), Macaristan (BBB+), İsveç (AAA), Bulgaristan (BBB-), İngiltere (AAA) ve ABD (AAA). Top rating olan 3A’ya sahip 5 ülke ile yine 3A ratingli 12 Euro bölgesi ülkesi, bugünkü ekonomik ortamda, riskin en yüksek olduğu ekonomiler olarak sıralanıyor. Hepsinin ortak özelliği ise; ödemeler dengelerindeki düzensizlik, aşırı gerilmiş dış borç servisi oranları ve yüksek kaldıraçlı finansal sistemleri.
Peki, dünya ekonomisinin lokomotifi olan ülkelerin ekonomilerini, bu kadar riskli hale getiren etmenler nelerdir?
Ülke ekonomilerinin dış tehditlere karşı kırılganlıklarını arttıran en önemli göstergeleri ve ülkemiz açısından önemlerini ortaya koymaya çalışalım.
Cari İşlemler Dengesi (+Yabancı Yatırımlar)/Gayri Safi Yurt İçi Hasıla(GSYİH)
Ödemeler dengesi bilançosunun dış ticaret, hizmetler, yatırım gelirleri ve cari transferler dengelerinin toplamından oluşan cari işlemler dengesi ya da öteki adıyla cari denge, ülkelerin en önemli kırılganlıklarından biri. Yabancı yatırımların ilavesiyle cari açığın GSYİH’ya oranı İsviçre’de %27, İsveç’te %25, ABD’de %8 seviyesinde. Aynı oran Türkiye’de %5 gibi düşük seviyelerde.
Döviz Rezervleri / Kısa Vadeli Dış Borçlar
Kısa vadeli borç ödeme gücünü gösteren oranın en yüksek olduğu ülke %44 ile Çin. Rusya, kısa vadeli borçlarının %40’ı, ABD %3’ü, İngiltere %1’i seviyesinde yabancı para stoğuna sahip. Türkiye’nin net FX rezervlerinin kısa vadeli borçlarına oranı ise %18.
İhracat / GSYİH
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde ihracatın payının en yüksek olduğu ülke %44 ile ABD. Oran İngiltere’de %37, Rusya’da %35, Çin’de %26 düzeyinde. Oranın yüksekliği kriz dönemlerinde kırılganlığı azaltan en önemli etmenlerden biri. Ülkemizde ise ihracatın GSYİH içindeki payı %34.
Özel Sektör Kredileri / GSYİH
Kredi piyasalarının donmasının kredi yenilemelerini güçleştirdiği şu günlerde, kredilerin GSYİH içindeki payının yükselmesi riski arttırıyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %39 ile Türkiye geliyor. Rusya %32, İngiltere %6, ABD %2’lik orana sahip.
Toplam Krediler / Toplam Mevduat
Oranın yüksekliği bankaların, mevduat yerine daha yüksek maliyetli yabancı fonlara bağımlılığını gösterirken aynı zamanda kırılganlığı da arttırıyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %37 ile Çin geliyor. İngiltere %18, Euro bölgesi %13, ABD %1’lik rasyoya sahip. Türkiye ise %31 ile oranın yüksek olduğu ülkeler arasında.
Bankaların Toplam Özsermaye Büyüklüğü / Bankaların Toplam Varlıkları
Bankacılık sektörünü düzenleyen kurumların, risk odaklı yaklaşımlarla standardize etmeye çalıştıkları özsermaye yeterlilik rasyosu, kriz dönemlerinde finansal sağlamlığın en önemli göstergesi olarak kabul ediliyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %38 ile Rusya geliyor. Türkiye %31, ABD %28, İngiltere %22’lik oranlara sahip.
Piyasalardaki volatilitenin giderek arttığı, büyüme rakamlarının durakladığı, reel kesimden hane halkına doğru derinleşen krizin, ülkelerin ekonomilerini ne şekilde etkileyeceğini göreceğiz. BB- olan kredi notumuzun ne yönde değişim göstereceği kadar, ABD’nin 3A olan notunun indirilip indirilmeyeceği de merakla beklenecek gelişmeler arasında.
Bir veya daha çok tehdit karşısında, bir varlık veya varlıklar grubunun zayıflığı kırılganlık olarak tanımlanıyor finans literatüründe. Daha kısa bir ifadeyle, ekonomik zayıflık.
Ülkelerin ekonomik zayıflıklarının yani kırılganlıklarının en basit göstergesi, son zamanlara kadar kredi ratingleri olarak algılanıyordu. Yüksek ratingi olan ülkenin ekonomik gücü de yüksek olacağından, kırılganlığı zayıf kabul ediliyordu. Tarihin en öngörülemeyen ve kavranamayan krizlerinden biri olan subprime krizi, bu algılamayı da değiştirmiş görünüyor.
Merrill Lynch’in, 7 Kasım’da yayınladığı bir rapordan bazı alıntılar yapalım. Ekonominin kırılma riskinin en az olduğu 10 ülke şu şekilde sıralanmış: Nijerya, Meksika, Filipinler, Kolombiya, Mısır, Umman, Endonezya, Peru, Çin ve Rusya. Ekonomik, ahlaki, kültürel ve demografik sistemsizliğin son derece yaygın olduğu ve hatta haritada bazılarının yerlerini bulmanın bile zor olduğu devletler. En güçlü ekonomilere sahip olmasalar da, şu an için krize en dayanıklı ekonomiye sahip oldukları düşünülüyor. Bu ülkelerin, 4 Kasım tarihli kredi ratigleri ise şu şekilde: Nijerya (BB-), Meksika (BBB+), Filipinler (BB-), Kolombiya (BB+), Mısır (BB+), Umman (A), Endonezya (BB-), Peru (BBB-), Çin (A+) ve Rusya (BBB+). İkisi hariç orta düzey ratiglere sahip oldukları rahatlıkla söylenebilir.
Merrill Lynch’in raporunda, riskin en yüksek düzeyde olduğu ülkeler ise şöyle sıralanmış: Avustralya, İsviçre, Güney Kore, Romanya, Macaristan, İsveç, Bulgaristan, Euro Bölgesi, İngiltere ve ABD. 2007 yılı rakamlarıyla, 54.5 trilyon $’lık dünya milli gelirinin yaklaşık %75’ini oluşturan 10 ülke. Yine Standart&Poors’un skalasına göre ratigleri ise; Avustralya (AAA), İsviçre (AAA), Güney Kore (A), Romanya (BB+), Macaristan (BBB+), İsveç (AAA), Bulgaristan (BBB-), İngiltere (AAA) ve ABD (AAA). Top rating olan 3A’ya sahip 5 ülke ile yine 3A ratingli 12 Euro bölgesi ülkesi, bugünkü ekonomik ortamda, riskin en yüksek olduğu ekonomiler olarak sıralanıyor. Hepsinin ortak özelliği ise; ödemeler dengelerindeki düzensizlik, aşırı gerilmiş dış borç servisi oranları ve yüksek kaldıraçlı finansal sistemleri.
Peki, dünya ekonomisinin lokomotifi olan ülkelerin ekonomilerini, bu kadar riskli hale getiren etmenler nelerdir?
Ülke ekonomilerinin dış tehditlere karşı kırılganlıklarını arttıran en önemli göstergeleri ve ülkemiz açısından önemlerini ortaya koymaya çalışalım.
Cari İşlemler Dengesi (+Yabancı Yatırımlar)/Gayri Safi Yurt İçi Hasıla(GSYİH)
Ödemeler dengesi bilançosunun dış ticaret, hizmetler, yatırım gelirleri ve cari transferler dengelerinin toplamından oluşan cari işlemler dengesi ya da öteki adıyla cari denge, ülkelerin en önemli kırılganlıklarından biri. Yabancı yatırımların ilavesiyle cari açığın GSYİH’ya oranı İsviçre’de %27, İsveç’te %25, ABD’de %8 seviyesinde. Aynı oran Türkiye’de %5 gibi düşük seviyelerde.
Döviz Rezervleri / Kısa Vadeli Dış Borçlar
Kısa vadeli borç ödeme gücünü gösteren oranın en yüksek olduğu ülke %44 ile Çin. Rusya, kısa vadeli borçlarının %40’ı, ABD %3’ü, İngiltere %1’i seviyesinde yabancı para stoğuna sahip. Türkiye’nin net FX rezervlerinin kısa vadeli borçlarına oranı ise %18.
İhracat / GSYİH
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde ihracatın payının en yüksek olduğu ülke %44 ile ABD. Oran İngiltere’de %37, Rusya’da %35, Çin’de %26 düzeyinde. Oranın yüksekliği kriz dönemlerinde kırılganlığı azaltan en önemli etmenlerden biri. Ülkemizde ise ihracatın GSYİH içindeki payı %34.
Özel Sektör Kredileri / GSYİH
Kredi piyasalarının donmasının kredi yenilemelerini güçleştirdiği şu günlerde, kredilerin GSYİH içindeki payının yükselmesi riski arttırıyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %39 ile Türkiye geliyor. Rusya %32, İngiltere %6, ABD %2’lik orana sahip.
Toplam Krediler / Toplam Mevduat
Oranın yüksekliği bankaların, mevduat yerine daha yüksek maliyetli yabancı fonlara bağımlılığını gösterirken aynı zamanda kırılganlığı da arttırıyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %37 ile Çin geliyor. İngiltere %18, Euro bölgesi %13, ABD %1’lik rasyoya sahip. Türkiye ise %31 ile oranın yüksek olduğu ülkeler arasında.
Bankaların Toplam Özsermaye Büyüklüğü / Bankaların Toplam Varlıkları
Bankacılık sektörünü düzenleyen kurumların, risk odaklı yaklaşımlarla standardize etmeye çalıştıkları özsermaye yeterlilik rasyosu, kriz dönemlerinde finansal sağlamlığın en önemli göstergesi olarak kabul ediliyor. Oranın en yüksek olduğu ülkelerin başında %38 ile Rusya geliyor. Türkiye %31, ABD %28, İngiltere %22’lik oranlara sahip.
Piyasalardaki volatilitenin giderek arttığı, büyüme rakamlarının durakladığı, reel kesimden hane halkına doğru derinleşen krizin, ülkelerin ekonomilerini ne şekilde etkileyeceğini göreceğiz. BB- olan kredi notumuzun ne yönde değişim göstereceği kadar, ABD’nin 3A olan notunun indirilip indirilmeyeceği de merakla beklenecek gelişmeler arasında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder