4 Mayıs 2015 Pazartesi

Türkiye'nin en komik 5 ekonomi yorumcusu!

Üniversitelerde iktisat derslerini genelde konusunun uzmanı sayılan iktisatçılar anlatırlar. İktisat biliminin öğrencilere karmaşık gelmemesi için okullar, “İktisada Giriş” adlı bir dersi müfredata ekleyerek, öğrencilerin ekonomi ile ilgili temel kavramları daha önceden öğrenmelerini sağlarlar. Genellikle tüm okullarda bu ders mutlaka okutulur. Bu derste öğretilen kavramlardan bir de “fırsat maliyeti” denilen olgudur.

Fırsat maliyeti en basit ya da en karmaşık haliyle aynı tanıma sahiptir. Klasik iktisat öğretisi bir şeyi gerçekleştirdiğinizde, vazgeçtiğiniz diğer şeylerin bir maliyeti olduğunu söyler. Diyelim ki saatine 100 lira kazanacağınız bir işi yapmayıp uyumayı tercih ederseniz uyumanın fırsat maliyeti 100 lira olur. Çünkü 100 lirayı fırsata çevirmeyip maliyete dönüştürmüşsünüz demektir.

Farklı bir örnek daha sunalım. Diyelim ki Eric Clapton konserine bedava bilet kazandınız. Fakat o gece bir de Bob Dylan konseri var ve siz bir Dylan hayranısınız. Dylan konserinin biletleri ise 40 dolara satılıyor. Bu tutar size makul geliyor. Çünkü normal bir zamanda Dylan konserine 50 dolara kadar para verebileceğinizi düşünüyorsunuz. Nihayetinde kararınızı verdiniz ve Eric Clapton konserine gitmeyi seçtiniz. Böyle bir durumda fırsat maliyetiniz ne olur?

Aslında cevap oldukça kolaydır. Eğer Dylan konserine gitseydiniz 40 dolar ödeyecektiniz. Bu konser için 50 dolar ödemeyi daha önceden göze aldığınız için cevap 50-40=10 dolar olacaktır. Fakat Paul Ferraro ve Laura Taylor adlı iki iktisatçının merak ettiği başka bir şey daha vardır: Acaba İktisada Giriş dersini alanlar ile bu dersi hiç almadan iktisada girenler (!) arasında bir bilgi farkı var mıdır? Bu nedenle yukarıda anlattığımız konser problemini, aşağıdaki dört şıkkı ekleyerek öğrencilere sorar.
a) 0
b) 10
c) 40
d) 50

Daha önce de söylediğimiz üzere doğru cevap B şıkkıdır. Fakat teste katılan 270 adet İktisada Giriş dersi almış ve daha sonra üzerine İktisat okumuş öğrencilerin sadece %7’si doğru cevabı bulabilmiştir. Peki ya hiç İktisada Giriş dersi almadan İktisat okumuş öğrenciler bu soruya nasıl cevap verdi dersiniz? 88 öğrenciden sadece %17’si doğru cevabı vermiştir. Oysa bu konuda hiç malumatı olmayan insanların bu soruya doğru cevap verme olasılığı istatistiksel olarak %25’tir. Yani sınavlara giren herkes cevabı kafadan atsa %25’inin doğru olması gerekirdi. Fakat maalesef ne İktisada Giriş dersi alanlar, ne de almayanlar bu oranı yakalayabilmişlerdir. Sizce bu sonuçlar altında sorun nerededir?

Akla gelen ilk şey İktisada Giriş dersini almanın pek de önemli görünmediği gerçeğidir. Ya da ikinci olarak öğrencilerin bu derste anlatılanları gereğince öğrenmemiş olmalarıdır. Peki üçüncü olarak, acaba İktisada Giriş dersini veren öğretmenler öğrettikleri kavramları bilmiyor olabilirler mi?

İşte testi gerçekleştiren Ferraro ve Taylor’un aklına da bu soru takılır: Acaba İktisada Giriş dersini veren ekonomistler bu sorunun yanıtını biliyorlar mı?

Ferraro ve Taylor bu soruyu 199 kişiden oluşan daha önce İktisada Giriş dersi vermiş öğretim görevlilerine sorar. Aldıkları cevap iktisat biliminde yeni bir dönem açacak niteliktedir. Anlı şanlı profesörlerin sadece %21’i soruya doğru yanıt verebilmiştir. Yine yukarıda andığımız istatistik biliminin bakış açısıyla değerlendirirsek hepsi kafadan atsaydı %25’i doğru cevap vermiş olacaktı. Soruya ekonomistlerin verdiği yanıtlar nasıl bir bilgisizlik içinde olduklarını deşifre eden türdendi. %25’i A şıkkı, %26’sı C şıkkı ve %28’i D şıkkı yanıtını vermişti. Cevap oranlarının yakın dağılımı yine istatistik bilimi açısından değerlendirildiğinde tüm ekonomistlerin ya yanıtı kafadan attıkları ya da hiç bilmedikleri sonucu çıkıyordu. Aslında her iki sonuçta aynı şeyi ifade ediyordu: Konuyu bilmiyorlardı!

Bugün ekonomi basınımızı dikkatli bir gözle incelediğinizde yorum yapanların nasıl bir bilgisizlik içinde olduğunu kolayca fark edebiliyorsunuz. Eğlence programına gerek duymadan her gün birkaç ekonomi yorumu okuyarak kahkaha ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Ama eğer ekonomiden pek anlamıyorsanız o zaman size önereceğimiz ekonomi yorumcularını takip edebilirsiniz. Ama sadece gülmek için değil. Çünkü yazdıkları komik olduğu kadar aynı zamanda ekonomi bilimi açısından kesinlikle doğru da.

Türkiye'nin en komik 5 ekonomi yorumcusu:

1- Adem Simit (@ekonomiperver)
Günlük hayatı genel ekonomiye uyarlayan son derece başarılı bir yorumcu. Kur, enflasyon, parite ve marjinal fayda gibi temel iktisadi tanımları bundan daha basit şekilde "Ekodiyalog"ta bile bulamazsınız. Ekonomik yorumlarından birkaçına göz atalım:

"Türkiye Ekonomisi: Burcum TL ama yükselenim Dolar (#Dolar: 2,70)"

"Bir şeyin, b*kunu çıkarmak = Marjinal faydasını eksiye indirmek."

"ÖSYM'nin sınav ücretlerine yaptığı %40 zam da enflasyona dahil mi?"

"Kardeşim sen iktisat okuyodun, ne demek geçim sıkıntısı çekiyorum?"

"Dolar 2,41 TL rekoru ile bir çok İİBF öğrencisinin not ortalamasının üzerine çıkmış oldu. Hayırlı uğurlu olsun :)"


2- Ali Ağaoğlu (@Para_Ali)
Ekonominin yüzyıllardır tartıştığı zenginlik ve yoksulluk çelişkisine ülkemize uygun açıklamalar getiren bir yorumcu. Yorumlarından birkaçını okuyarak bir türlü çözülemeyen emek sermaye çelişkisini bile anlayabilirsiniz:

"Fakirlerin sevgililer günü 29 şubat olmalı. 4 senede bir."

"Biz kimseyi yarı yolda bırakmadık, fakirlerin benzini bitti."

"Hayatta herşey para değil. Altın da güzel bir seçenek."

"Mutsuz falan değilsiniz. Sadece paranız yok, o kadar."

"Twitter kapanırsa helikopterle yurtdışına çıkıp tweet atar gelirim de fakirler nasıl okuyacak."



3- Ajans Başkanı (@AjansBaskani)
Ekonomik sistemi reklam sektörü üzerinden eleştiren son derece gerçekçi bir ekonomist. Yorumlarından bazıları şöyle:

"1 Mayıs en güzel evde kutlanır, şimdi iki kişi dışarıda kutlasan dünya para!"

"Allah rızası için artık çocuklara okullarda pazarlamanın 4P'sini öğretmeyin. 4P'mi kaldı ulan Amazon dağıttı o P'leri. Milleti zehirlemeyin."

"AFAD ekiplerini, yağmur yağar yağmaz ortaya çıkan, 5 liralık şeffaf şemsiye satan adamlardan kuracaksın."

"Sarayın 6 aylık ısınma bedeli 10 milyon TL! Kendimi giriş katında oturup, asansör parası ödeyenler gibi hissediyorum."



4- İktisadın Romantizmi (@smithmarxkeynes)
Finansal okuryazarlık adına harcanan onca çaba düşünüldüğünde bu ekonomistin yorumları birçok sorunumuza çare olabilecek türden. Yorumlarından birkaçı şöyle:

"Sadece 0.75 kuruş farkla Büyük Buhran ister misiniz?"

"Yurdum insanı durur mu yapıştırmış cevabı: Kur artsın nolacak ben hep 50 liralık alıyorum."

"Biz zengin olsak para tedavülden kalkar."

"Huzur IS - LM da. (J.M.Keynes)"

"laissez faire laissez passer = saldım çayıra mevlam kayıra"

"Hani 3 kuruşluk adamlara 5 kuruş değer veriyosunuz ya, bunu ekonomiye yaptığınızda o aradaki 2 kuruş enflasyona neden oluyo işte."



5- Bir İktisatçının Beyni (@iktisadibeyin)
Ülke sorunlarına ülke insanı yaklaşımıyla çözümler getiren belki de tek ekonomistimiz. Yorumlarından birkaçı şöyle:

"İnternet cafe de jenaratör var cocuklar counter atıyor; kaymakamlıkta jeneratör yok işlem yapılmıyor alın beni bu ülkeden."

"Doları düşürmek çok basit ya ver bana 1000$ bahtsiz bedevi bir insan olduğum için 1 haftaya kalmaz 2'nin altına düşürürüz."

"Şu pazartesi günlerini maliyet fiyatının altında satsan bile almazlar."

"Toplam faydayla marjinal faydanin kesiştiği gününüz mübarek olsun.(iktisatçının cuma tiviti)"

"Benim için birtanesin diye kendini monopol sanma senin de ikamen mevcut."

"Yalnız şunu da söyliyim para herşey demek aga kimse kimseyi kandırmasın iktisatçılar gibi delikanlı olun azcık."


Sizce bu yorumlardan biri dahi yanlış olabilir mi? Karar size kalmış. Gülmek istiyorsanız gün boyu piyasa ekranı adıyla dönen programları öneririz; yok ben ekonomiyi anlamak istiyorum derseniz biz birkaç yorumcuyu önermiş olalım.

Hiç yorum yok: