Devlet araçlarına harcanan paranın çerez parası kadar olduğu açıklaması farklı yorumların oluşmasına neden oldu. Bu açıklamaya herkes kendi sağduyusuna göre yorum yaptı. Peki ama acaba olayın özünü anlayabildik mi?
Bir anlam ifade ediyorlarmış gibi kurnazca uydurulan, ama titiz bir incelemede doğru olmadığı anlaşılan bu tip sözler orijininde çarpık bir mantık yansıtırlar. Doğru ve yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplin "Mantık"a göre bu tür sözler "safsata"dır. Yani ilk bakışta doğru gibi gözüken ama yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Öyleyse gelin hep beraber bu bakış açısı ışığında Maliye Bakanının sözlerini Mantık disiplini ekseninde masaya yatıralım ve açıklamalarında hangi safsataları kullandığına yakından bakalım.
Maliye Bakanını anlamak için bilmeniz gereken 5 safsata:
1- Asıl meselenin göz ardı edilmesi safsatası (Ignoratio elenchi)
Konunun özünün bilerek kaçırılmasını ifade eder. Şu fıkranın anlattığı gibi: Adamın biri sokak lambası altında bir şey aramaktadır. Geçen biri onu görür ve ne aradığını sorar. Adam anahtarını kaybettiğini ve onu aradığını söyler. Burada mı kaybettiniz diye sorar yoldan geçen yabancı. Hayır der bizimkisi, şuradaki çalıların orada kaybettim ama burada ışık daha iyi.
Şimdi Bakanın açıklamasına yeniden bakalım:
"Devletin araçlarına harcanan para Türkiye'nin milli gelirinde çerez parası bile değil."
Bu açıklama ile meselenin göz ardı edildiği açıktır. Kendi içinde geçerli olabilecek bir noktaya dikkat çekilerek alakasız bir sonuç desteklenmektedir. Bu araçlara ne kadar yüksek bir meblağ harcandığı göz ardı edilerek oransal bir bayağılaştırma yapılmaktadır.
Eğer bu safsatı anlaşıldıysa şu örneklerin verilmesi de kolayca mümkün olabilir: "Asgari ücretin %80 arttırılması milli gelir içinde çerez parası bile değildir" veya "Emeklilere verilecek ilave 500 lira zam milli gelir içinde çerez parası bile değildir." Herhalde konu anlaşılmıştır.
2- Korkuluk safsatası (Straw man argument)
Bu safsata ile gerçek rakibe değil yarattığınız korkuluğa saldırırsınız. Düşmanınıza sahip olmadığı bir kişilik atfedip sonra bu kişiliği yüzünden ona saldırırsınız.
Şimdi Bakanın açıklamasını eleştirenlere verdiği yanıta bakalım:
"Zavallılar meydanlarda bunu kullanıyorlar."
Muhalefet partileri "zavallılar" şeklinde kişiselleştirilerek korkuluğa çevriliyor. Artık bu korkuluğa rahatça saldırılabilir. Çünkü bunlar akıl, bilgi ve düşünce yönünden zavallılardır; ne ekonomiden anlarlar, ne de mantıktan.
Korkuluk safsatasını birkaç örnekle daha pekiştirebiliriz: "Siz ahlaksız nesiller mi yetişsin istiyorsunuz", "Evrime mi inanıyorsun, maymundan geldin demek ki" ya da "Müstehcen yayınlar için Taksim'e çıktılar". Korkuluk safsatası artık halkımızın ortak düşünce şekli.
3- Bir bilen safsatası (Argumentum ad verecundiam)
Bir argümanı, güvenilir ve prestij sahibi olarak kabul edilen kişilerden destekleyici alıntılar ve fikirlerle savunmayı ifade eder.
Maliye Bakanı, taşıt harcamaları konusunda eski bir açıklamasında şöyle diyor:
"Sayın Başbakanımızın bizi ziyaretinde kendisine brifing verdik. Gelecek seneden itibaren (...) taşıt ve hizmet binaları kiralama konularında israfı engelleyen yeni model yapacağız. Bu hassasiyetini ben Maliye Bakanı olarak çok takdir ediyorum."
Hani hepimiz yaparız ya, uzay-zaman hakkında konuşurken Einstein'den bir alıntı ile fikrimizi destekleriz. Çünkü anlattığımız konu bizi biraz aşmakta ve inandırıcılığımız kaybolmaktadır. Burada da Maliye Bakanının Başbakanı takdir etmesi bu anlama geliyor. Bu araç mevzusu uzay-zaman gibi karmaşık bir konu ve Maliye Bakanını biraz aşıyor. O da bir büyüğün merhametine sığınıyor. Yani aslında daha yıllar önceden bu araç mevzuunu tam olarak yönetemediği ortada.
Bir bilen safsatasını bilmeyen yoktur herhalde: "Koskoca mühendis/doktor/Bakan, yalan mı söyleyecek!"
4- Teksaslı keskin nişancı safsatası (Texas sharpshooter fallacy)
Konuyla alakasız bilgileri yorumlayarak konuyla alakalı gibi göstermeyi amaçlar. Tıpkı Teksaslı nişancının hedef tahtasına ateş etmek yerine, ahır kapısına üç-beş el ateş edip açtığı deliklerin etrafına bir hedef çizmesi gibi; bak, hedefi tam ortadan vurmuşum!
Maliye Bakanının daha önce attığı bir twit şöyleydi:
"Sağlık göstergelerinde önemli iyileşme sağladık. Doğumda beklenen yaşam süresi, 2002: 72, 2013 77"
Yaşam süresi gibi doğum yılı, yaşı, demografik faktörler, cinsiyet, savaşta ölenler, doğum ve sonrasında ölenler gibi devlet otoritesiyle yönetilmesi zor konular, iki yılın kıyaslaması yapılarak sanki yönetilmiş gibi sunuluyor. Tam isabet!
Bir zamanlar kutsal kitapların şifresini çözdüklerini söyleyenler de aynı tekniği kullanıyorlardı. Yabancısı değiliz aslında.
5- Hatalı ikilem safsatası (False dilemma)
Sadece iki alternatif varmış gibi sunulan safsatadır.
Maliye Bakanının eski bir demecine bakalım:
"İngiltere'de Bakan olsaydım işime bisikletle gitmeyi tercih ederdim. Türkiye'nin şartları bu zırhlı araçları gerektiriyor."
Bir an için dünyanın Türkiye ve İngiltere'den ibaret olduğunu düşünüp mantıklı buluyorsunuz ama aslında yapılan, hileli iskambil kağıtlarının gösterişli şekilde dağıtılmasından başka bir şey değil. İkna edemiyorsan kafasını karıştır!
Son derece alışık olduğumuz bir düşünce şekli aslında. "Sağcı değilsen kesin solcusun", "Dindar değilsen tinercisin" ya da "taraf olmayan bertaraf olur".
Özetle, biraz mantık bilirsen söylenileni daha iyi anlarsın, beybaba!
1 yorum:
Ayrıca bir kaç örnekle daha katkıda bulunayım.
Straw men safsatası: Özellikli gezi olaylarında, "çapulcular, başörtülü bacıma saldıran caniler, alkolikler, zerdüştler, aleviler". Özellikle bu safsata, siyasette toplumu ayrıştırma hedef ve safları sıkılaştırma amaçlı kullanılan en yoğunlarından birisi. Zaten buradaki korkuluk genellikle kendi kitlesinin rahatça korkabileceği başlıklardan oluşturuluyor.
Çok başarılı bir yazı, davranışsal siyaset ve toplum psikolojisini yönetme ile ilgili bu tip daha çok yazı paylaşmanızı isterim. (Varsa kitap önerisi de rica ederim.)
Yorum Gönder