18 Ekim 2016 Salı

Pretty Woman dedik Pretty Man çıktı!

Ekonomi kitaplarının anlatmadığı kavramlardan biri de sıcak paradır. Ekonomistler için bile anlaşılması ve hesaplanması oldukça zordur. Yararı ve zararının ne olduğu her zaman tartışma konusudur. Hal böyle olunca da tartışma bir türlü bitmez.

Kitapların anlatamadığı bu konuya ekonomik bir tanım getirmemiz elbette mümkün değil. Biz sadece unutulan bir hikayeyi yeniden anımsamaya çalışacağız.

Hikayemiz küçük bir adada geçiyor. Bu tropikal adanın tek geliri ejderha meyvesi denilen pitayadır. Fakat son zamanlarda pitayaya olan dış talep oldukça düştüğü için adada işler bozulmaya başlamıştır. Adanın acilen paraya ihtiyacı vardır. Adanın valisi Avrupa'dan gelen misafirini bir cafe'de konuk etmektedir. Bir yandan ekonomi hakkında konuşurlarken bir yandan da televizyonda oynayan Pretty Woman (Özel bir Kadın) filmini seyretmektedirler. Julia Roberts'in Vivian, Richard Gere'ın Edward rolünü oynadıkları bu filmi izlememiş yoktur herhalde.

Adanın valisi: Topraam, işler çok bozuldu bizim buralarda. Adalılar gidişattan endişeli. Beni başarısız buluyorlar. Neymiş, kalıcı yatırımlar yapmıyormuşum. Sanki pitayaları ben yiyecem. Çok mutsuzum, topraam. Mutsuzluk tak etti artık.
Yabancı misafir: Sen hiç merak etme, şefim. Senin çözümün bende, benimki de sende... Sana sıcak para lazım.

(Gülümseyerek televizyona kulak kesilirler)
Edward: Bir süreliğine bana bir arkadaş lazım.
Vivian: Sana çok iyi davranacağım, gitmeme asla müsaade etmeyeceksin.

Adanın valisi: Beni mutlu eder diyorsun yani. Ada halkı çok tedirgin, beni iktidardan edebilirler.
Yabancı misafir: Mesleki ilkeler ve etik kurallar bizim işte çok önemlidir. Burada olduğumuz sürece iktidarda kalırsınız, merak etmeyin.

Vivian: Öpüşmem ama geri kalan her şeyi yaparım.
Edward: Evlenelim o zaman.

Adanın valisi: Bizim adada pitayadan başka bir şey yok ama. Pitaya sizi tatmin edecek mi?
Yabancı misafir: Rica ederim şefim, sıcak para dediysek, biz de insanız, halden anlarız. Risk yoksa getiri de yoktur. Pitaya da olsa yeriz!

Edward: Faks makinamın üzerine oturuyorsun.
Vivian: Bu daha önce üzerinde oturmadığım bir şeydi.

Adanın valisi: Topraam, valla çok mutlu ettin beni. Böylece halkın bana olan sevgisi daha da artar.
Yabancı misafir: Tabi ki şefim, sen bana, ben sana.

Edward: Sen ve ben benzer yaratıklarız, Vivian. İkimiz de para için insanları aldatıyoruz.

(Yan masadan bir ses gelir)
...Sözlerinize istemeyerek misafir oldum, sayın valim. Adım James Tobin. Arka mahallede iktisatçıyım. İşinize karışmak gibi olmasın ama tanımadığınız kişilerle bu kadar kolay arkadaş olmasanız. En azından ülkeye girişlerine belli kurallar getirseniz.
Adanın valisi: Ne diyor bu ya!
Yabancı misafir: Sen onu ciddiye alma şefim. Abuk subuk konuşuyor. Benim kazancıma göz dikmiş hergele. Üzerinden vergi alın diyor.

Vivian: Odama çıkmak istiyorum. Edward'la kalıyorum.
Otel müdürü: Burası özel bir otel. Kıyafetiniz burası için hiç uygun değil.

Adanın valisi: Zaten ben de hoşlanmadım Tobin midir nedir bu adamdan. Topraam, anlaştık o zaman. Gelsin sıcak para öyleyse.

Gülüşerek ayrılırlar. Adada işler yoluna girmiştir. Yıllar böyle geçer. Fakat bir süre sonra durum yeniden kötüleşmeye başlar. Arkadaşı bir süredir ortalarda yoktur. Telefona sarılır ve arkadaşını arar.

Adanın valisi: Topraam, nerelerdesin yahu! Yolunu gözler olduk.
Yabancı misafir: Valla şefim, ben pitaya yemekten çok sıkıldım.
Adanın valisi: Ama tam da alışmıştık birbirimize. Uzun çizmen ve kısa eteğinle "pretty" olduğun kadar pratik de bir arkadaştın. Ne zaman mutsuz olsam beni hemen mutlu ediyordun. Ada halkı da mutluydu bu durumdan. Sen "pretty woman" değil misin, gelsene yine.
Yabancı misafir: Hayır şefim, ben "evlenmeden olmaz pretty woman"ım. Pitayanın kabuğu beni yoruyor. Kabuksuz olursa alayım.
Adanın valisi: Kabuksuz pitaya mı olur, topraam. Benim pitayam olmadan yaşayamam diyordun, ne oldu? Yedin bitirdin bizi valla!

Edward:
Ben sana asla fahişe gibi davranmadım.
Vivian: Ama şimdi davrandın.

Yabancı misafir: Pitayana da doyum olmuyor. Ben artık kapatıyorum.
Adanın valisi: Ülen biz de şans olsa zaten... Pretty woman dedik odamıza aldık, herif pretty man çıktı, iyi mi!

Hiç yorum yok: