Durmasıyla birlikte Japon yeni endeksli konut kredisi kullananlara ağır bir fatura çıkaran carry trade sessiz sedasız dönüş sinyalleri veriyor.
İngiltere, Japonya, ABD ve Eurozone içindeki bazı ülkelerde sıfır seviyelerine doğru yönlenen faiz oranları yatırımcıları heyecanlandırıyor. Yükselen piyasalar ve emtia zengini ülkelerdeki faiz oranlarının bu ülkelere göre %12-13 net daha fazla olması yatırımcı güvenini arttırmış görünüyor. Geçen yıl duran carry trade işlemleri yatırımcılara önerilmeye başlandı bile.
Geçen yılki türbülansta carry trade pozisyonlarını kapama telaşına düşen yatırımcılar varlık fiyatlarında düşmeye neden olurken, Japon yeninin aniden fırlamasına sebebiyet vermişti. Bu da tüketicilerin stabil para birimi olduğu düşünülen Japon yenine endeksledikleri kredilerin geri ödemelerini iki katına çıkarmıştı.
1929 buhranından bu yana yaşanan en büyük krizi bitirmek için şu an önerilen, stoklardaki paraları hisse senetleri, emtia ve yükselen piyasalara yatırmak. Global krizin bir kıvrılma noktasında olduğu düşünülüyor ve dolar satılarak yükselen piyasa para birimlerine yatırım yapılması gibi klasik riskli işlemler öneriliyor. Doların bu ülke para birimleri karşısında artık derin bir düşüş trendine gireceği rahatlıkla söylenebilir.
Carry trade son 30 yılın en popüler, en zahmetsiz ve en az beceri gerektiren yatırım enstrumanlarından biri. Borçlanma faizlerinin düşük olduğu ülkelerden alınan kredilerin, hazine bonosu getirilerinin yüksek olduğu ülkelere yatırarak, aradaki faiz farkından para kazanmaya carry trade deniyor. Geçen yıl para birimlerindeki volatilitenin yüksek olması, carry trade stratejilerinden uzak durulmasına neden olmuştu.
Şu an için en çok önerilen işlem dolar, yen ve euro piyasalarında borçlanarak Türk lirası, Brezilya reali, Macar forinti, Endonezya rupisi, G.Afrika randi, Avustralya ve Yeni Zelanda dolarlarına yatırım yapmak.
İngiltere merkezli Insight Investment, faiz oranlarının %11 seviyelerinde olduğu Avustralya ve Brezilya’yı öneriyor. Goldman Sachs Meksika pezosu, real, rupi, rand ve Rus rublesini öneriyor. Faiz oranlarının ortalama %13 seviyelerinde olduğu bu ülkelerde yapılacak yatırımlar %12 seviyelerinde net getiri anlamına geliyor. Bank of Tokyo ise Avustralya ve Yeni Zelanda dolarlarının carry trade için ideal destinasyon olarak belirtiyor.
FX işlemlerde volatilitenin zirveden geriye döndüğü bilinse de, global ekonomideki küçülme baskıları ve yükselen piyasaların benchmark faiz oranlarını daha da aşağılara çekeceği endişeleri carry trade işlemlerindeki en önemli riskler olarak öne çıkıyor. Fakat ABD’nin krizi bitirme kararlılığı ve G20 ülkelerinin yükselen piyasaları canlandırmak için verdikleri 1 trilyon $ harcama sözü yatırımcıları şevklendiriyor.
Yükselen piyasaların para birimlerinin dolar, euro ve yen karşısında değerleneceği döneme yeniden giriyoruz.
Carry trade geri dönerken, iyimserlik ve tedirginliği de beraberinde getiriyor.
İngiltere, Japonya, ABD ve Eurozone içindeki bazı ülkelerde sıfır seviyelerine doğru yönlenen faiz oranları yatırımcıları heyecanlandırıyor. Yükselen piyasalar ve emtia zengini ülkelerdeki faiz oranlarının bu ülkelere göre %12-13 net daha fazla olması yatırımcı güvenini arttırmış görünüyor. Geçen yıl duran carry trade işlemleri yatırımcılara önerilmeye başlandı bile.
Geçen yılki türbülansta carry trade pozisyonlarını kapama telaşına düşen yatırımcılar varlık fiyatlarında düşmeye neden olurken, Japon yeninin aniden fırlamasına sebebiyet vermişti. Bu da tüketicilerin stabil para birimi olduğu düşünülen Japon yenine endeksledikleri kredilerin geri ödemelerini iki katına çıkarmıştı.
1929 buhranından bu yana yaşanan en büyük krizi bitirmek için şu an önerilen, stoklardaki paraları hisse senetleri, emtia ve yükselen piyasalara yatırmak. Global krizin bir kıvrılma noktasında olduğu düşünülüyor ve dolar satılarak yükselen piyasa para birimlerine yatırım yapılması gibi klasik riskli işlemler öneriliyor. Doların bu ülke para birimleri karşısında artık derin bir düşüş trendine gireceği rahatlıkla söylenebilir.
Carry trade son 30 yılın en popüler, en zahmetsiz ve en az beceri gerektiren yatırım enstrumanlarından biri. Borçlanma faizlerinin düşük olduğu ülkelerden alınan kredilerin, hazine bonosu getirilerinin yüksek olduğu ülkelere yatırarak, aradaki faiz farkından para kazanmaya carry trade deniyor. Geçen yıl para birimlerindeki volatilitenin yüksek olması, carry trade stratejilerinden uzak durulmasına neden olmuştu.
Şu an için en çok önerilen işlem dolar, yen ve euro piyasalarında borçlanarak Türk lirası, Brezilya reali, Macar forinti, Endonezya rupisi, G.Afrika randi, Avustralya ve Yeni Zelanda dolarlarına yatırım yapmak.
İngiltere merkezli Insight Investment, faiz oranlarının %11 seviyelerinde olduğu Avustralya ve Brezilya’yı öneriyor. Goldman Sachs Meksika pezosu, real, rupi, rand ve Rus rublesini öneriyor. Faiz oranlarının ortalama %13 seviyelerinde olduğu bu ülkelerde yapılacak yatırımlar %12 seviyelerinde net getiri anlamına geliyor. Bank of Tokyo ise Avustralya ve Yeni Zelanda dolarlarının carry trade için ideal destinasyon olarak belirtiyor.
FX işlemlerde volatilitenin zirveden geriye döndüğü bilinse de, global ekonomideki küçülme baskıları ve yükselen piyasaların benchmark faiz oranlarını daha da aşağılara çekeceği endişeleri carry trade işlemlerindeki en önemli riskler olarak öne çıkıyor. Fakat ABD’nin krizi bitirme kararlılığı ve G20 ülkelerinin yükselen piyasaları canlandırmak için verdikleri 1 trilyon $ harcama sözü yatırımcıları şevklendiriyor.
Yükselen piyasaların para birimlerinin dolar, euro ve yen karşısında değerleneceği döneme yeniden giriyoruz.
Carry trade geri dönerken, iyimserlik ve tedirginliği de beraberinde getiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder