Dünyanın en zengin iki adamı Warren Buffet ve Bill Gates yanlarına Steve Jobs’u da alarak kendilerini tanımayan bir NLP gurusuna gitselerdi ne olurdu acaba?
Warren Buffet kendisini kısaca şöyle anlatacaktı: “50 yıldır, Omaha'da 3 odalı bir evde yaşıyorum ve arabamı daima kendim kullanıyorum. Bir özel jetim yok. Birkaç şirketim var ve şirketlerin CEO'larıyla asla toplantı yapmıyorum. Sene başında onlara sadece bir mektup gönderiyorum…”
Bill Gates muhtemelen şöyle diyecektir: “Bir şirketim var ve hala şirkette yazılım mimarı olarak çalışıyorum. Müşterilerim, yazılım sisteminin çok hata ürettiğini söylüyorlar…”
Steve Jobs ise şunları söylerdi herhalde: “Sürekli aynı modeli piyasaya sürüyorum. Sadece numarasını değiştiriyorum. Şirket benim ama nedense her şeye ben onay veriyorum…”
NLP gurumuz, eğer bu üç kişiyi de tanıyamadıysa, büyük bir kibirle aynen şu cevabı verecektir onlara: “Eğer gerçekten değişmek istiyorsak ben olmaktan vazgeçip başka birisi olmaya hazır olmalıyız, eğer buna hazır değil isek hemen NLP ile ilgilenmeyi bırakmalıyız.”
NLP gurumuzun özel yanıtlarını sona bırakarak konumuza dönelim. NLP(Nöro linguistik programlama), bazı psikolojik metotlar ve eleştirmen Noam Chomsky’nin dilbilimsel teorilerinden ilham alınarak 1970’li yıllarda Richard Bandler ve John Grinder tarafından geliştirildi. O yıllardaki toplumsal hareketler bu tip alternatif yaklaşımlar için iyi bir pazardı ve NLP de bu fırsatı diğer birçok teknik gibi iyi değerlendirdi. ABD’de popüler olan NLP, 2000’li yıllara doğru popülerliğini kaybetmeye başladı. Çünkü yapılan bilimsel araştırmalar ve deneyler yöntemin kusurlarını gözler önüne seriyordu. ABD’deki pazarını kaybeden teknik, entellektüel bakış açısı yeterince gelişmemiş Türkiye gibi ülkelere açılmaya başladı. Şu aralar kafanızı nereye çevirseniz bir NLP gurusuna rastlıyorsunuz. Peki ama NLP gerçekten başarılı olabiliyor mu?
Nöroloji, psikoloji, biyoloji gibi bilimleri bir araya getirerek kompozit bir bilim dalı oluşturduğunu söyleyen NLP’nin aslında bir pseudoscience (sözdebilim veya sahte bilim) olduğu bugün bilim insanları tarafından açıkça ortaya konan bir gerçektir. Çünkü doğal bir bilim gibi test edilerek yanlışlanabilir değildir. Tıpkı kişisel gelişimde olduğu gibi anekdotlar ekseninde bir yaşam alanı üzerinde pazarlandığının kanıtıdır. Mesela NLP için temel inanç kendinizi yeniden programlayabileceğinizdir. Diyelim ki denediniz ve başarılı olamadınız. Alacağınız cevap başarısızlığın sizden kaynaklandığıdır. Ya da “ben zaten başarılıyım, programlanmaya ihtiyacım yok dediniz”, o zaman da sizi görmezden gelir. “Nası’ bilimse?..”
NLP, 80’lerin başında psikoterapide önemli bir ilerleme olarak sunulmuştu. Fakat 90’lı yılların başında yapılan çalışmalar NLP’nin bilimsel açıdan tutarsız olduğunu söylüyordu. ABD Ulusal Araştırma Komitesi (National Research Counsil) NLP’nin varsayımları hakkında hiçbir bilimsel kanıta ulaşamadığını açıklamıştı. Araştırmayı yürüten ekibin lideri Daniel Druckman, NLP’nin etkili sonuçlar yaratan bir sistem olmadığını görmüşlerdi. Ama onları şaşırtan bu sonuç değildi. Druckman ve ekibi NLP modelinin etkileyici şekilde iyi hazırlandığını görmüşlerdi. Hiçbir bilimsel veriye sahip olmamasına rağmen, bilimsel boşlukları kullanarak mükemmel bir “ponzi şeması” yaratılmıştı. Son derece etkileyici ama bilimsel olarak büyük boşluklara sahip birçok etkileyici tanımlama yaratılmıştı (pragmagraphics, surface structure, deep structure, accessing cues, non-accessing movement gibi). Psikolog B.Bayerstein’a göre bu ifadelerin kullanılma nedeni insanların bilimsel karar sistemlerini tahrip ederek bilim ile ilişki kurma girişimlerini boşa çıkarmaktı.
Komitenin raporu NLP’nin kredibilitesini kaybetmesine neden olmuştu. NLP gurusu bilim adamlarından Tosey ve Mathison, NLP’nin bilimsel değil, olgusal olarak ele alınmasını gerektiğini ve hipotezden bağımsız araştırılması gerektiğini söyleseler de NLP’nin güvenilirliğini arttıramamışlardı.
NLP, adında yer aldığı gibi herhangi bir “nöro” ve akademik düzeyde “linguistik” çözüm sunmuyordu. Deneysel psikolog Corballis’e göre NLP adı, bilimsel saygınlık ifadesi katmak için oluşturulmuş sahte bir terimdir. NLP, bugün ABD’de sözdebilim’in en önemli örneği olarak gösterilmektedir. Psikolog Norcross tarafından yapılan çalışmada, 65 bilim insanının Delphi metodu denilen, yapılandırılmış iletişim tekniklerini kullanarak çözümler sunan kişisel gelişim yöntemleri değerlendirilmiştir. “What does not work?” adlı bu çalışmada NLP, en güvenilmez 10 teknikten biri olarak puanlanmıştır.
Tüm bu eleştirilere NLP tekniğinin kurucusu Bandler’ın verdiği cevap aynen şöyledir: “Tarih boyunca herkesin tedavi ettiğinden daha fazla kişiyi tedavi ettim.” Kendini beğenmiş insanlardan birçok kişinin nefret ettiğine eminiz. Bandler’ın tedavi edemeyip başarısızlıkla sonuçlanan müşterilerinin sayısının ne olduğu konusunda bir fikre sahip değiliz. Ama tedavi ettiğini söylediklerinin en az on katı olması muhtemeldir. Bilimsel eleştirilere faydacı bir ahlakçılıkla bilimdışı yanıtlar vermek kişisel gelişim sektöründe de sık karşılaşılan bir durumdur. Bu blog’ta yayınlanan kişisel gelişim eleştirilerine bazı gurulardan gelen eleştiriler de aynen Bandler’inki gibiydi. Kendi kitlelerine kattıkları katma değeri överek, eleştirileri yapanları faydasızlıkla suçluyorlardı. İspatlanmamış ve hileli tekniklerle psikolojik, ruhsal, kişisel ve zihinsel yardım amacıyla milyonları ceplerine indirenlerin kendini beğenmişliğine ABD’de “quack factor” (şarlatan faktörü) dendiğini de hatırlamakta fayda var sanıyoruz.
Şimdi tekrar girişteki NLP gurumuza dönelim. Warren Buffet’ı dinledikten sonra şu öneriyi yapacaktır: “Başarılı olmak istiyorsan geçmişteki takıntılarından kurtulman gerekiyor. Kendine yeni bir ev tut. Şirket CEO’ları ile yaşadığın negatif tecrübeler seni başarısız kılmış olabilir. Kendileriyle yüz yüze toplantı yapmalısın. Bu toplantıda onların göz hareketlerine ve sözlerine odaklanmalısın. Eğer kursa gelmeye devam edersen ayrıntılarını öğrenebilirsin…”
Bill Gates’e cevabı da muhtemelen şöyle olacaktır: “Herkes hata yapabilir, hiç sorun değil, doğru yerdesin. Yapman gereken, bulunduğun sektörde senden daha başarılı firmaları kendine örnek alıp modelleme yapmak…”
Steve Jobs’a yanıtı ise şöyledir: “Piyasadaki başarılı diğer firmalar ne yapıyorsa siz de aynısını yapsanıza. Ericsson, Nokia ve Blackberry’nin ne kadar harika telefonları var…”
Yorum okuyucuya ait. Fakat bir şeyi belirtmeden geçemeyeceğiz. Bu örneklerin verilmesinin bir amacı var. NLP’nin bilimsel olarak başarılı olabileceği tek hedef kitlenin entelektüel gelişimini tamamlamış ve hayata karşı başarısını ispat etmiş kişiler olduğu tespit edilmiştir. Sizce bu insanların NLP’ye başvurması için bir neden bulunuyor mu?
Finansal piyasalar şüphesiz kolay anlaşılabilir yerler değildir. Karmaşık doğalarının içinde manipülasyon, spekülasyon veya suistimalle sıklıkla karşılaşırsınız. Liboru manipüle edenlerin şirketlerine kazandırdıkları para inanılmazdı. Oysa yasalar, yapan kişileri cezalandırdı. Suçluların, tıpkı Bandler gibi, şöyle dediğini düşünsenize: “Ben şirketime ne kadar çok para kazandırdım biliyor musunuz? Siz sadece eleştiriyorsunuz, kime ne faydanız var?”
Evet, finansal piyasalarda çok şey görebilirsiniz ama bunu büyük bir başarıymış gibi sunan şarlatanları göremezsiniz. Hele hele nehrin olmadığı yere köprü vaat edenleri asla!
2 yorum:
Kesinlikle katılıyorum
insanın kendini bilmesi ve ömür boyu süren arayış ve tekamül sürecinde pazardan sunulan ve ticari bir değere pazarlanan her hizmetin bir alıcısı da olacaktır.İnsanoğlu salt akıldan müteşekkil rasyonel bir varlık olmadığından duygulara yönelik spekülasyon ya da manüplasyon da işin doğasında vardır.Yine bu konuların çözümü niyetlerde saklı olsa gerek.
Yorum Gönder