Ekonomi haberlerinde en çok duyduğumuz kavramlardan biri "gelişen ekonomi". Her gün bu ekonomilerin yükseldiği, ilerlediği, büyüdüğü ile ilgili birçok haber gözümüze çarpıyor. Bilimsel kaynaklar, "gelişen ekonomi" kavramı konusunda farklı görüşler ileri sürüyorlar. Tam olarak üzerinde uzlaşılan bir tanımlama bulmak zor; olsa bile oldukça teoride kalıyor. Sokaktaki insanın anlayacağı bir açıklama getiren kaynak maalesef bulamadık. Hal böyle olunca da bu yanıtı biz verelim istedik. Nedir dersiniz gelişen ekonomi? Bir ekonomi nasıl gelişir?
Amerika'nın en çok tartışılan işçi hakları savunucu Charles Kernaghan, gelişen bir ekonominin nasıl olduğunu anlamak için Dominik Cumhuriyeti'ne gider. Dominik Cumhuriyeti birçok Amerikalı dev şirketin üretim üssü olarak daima büyüyen ekonomisi ile dikkat çekmektedir. Kernaghan'ın aklına şeytanca bir fikir gelir: "Eğer bir ülke gelişiyorsa bunu en iyi çöplüklerinden anlarız." Kernaghan hiç durmaz ve soluğu dev çöp yığınlarının arasında alır. Günlerce çöplükte dolaşır ve bir mücevher ustası titizliğiyle çöpleri inceler. Çöp kamyonlarının bıraktığı dev çöp dağları arasında küçük bir kutuya rastlar. Kutuyu açar ve içinden çıkan belgeleri incelemeye başlar. Gördükleri tüyler ürperticidir.
Belgeler Nike'ın Dominik'teki fabrikasına aittir. Tekstil ürünlerinin imalat usulleri ile ilgili bilgiler içermektedir. Örneğin bir gömlek yirmi iki ayrı işleme bölünmüştür. Malzemeyi kesmek için beş aşama, dikmek için on bir, etiketleme ve paketleme beş aşama. Her bir görev için belirli zamanlar ayrılmıştı. Şaşırtıcı olan şeylerden biri saniyenin on binde birinden oluşan birimlerin kullanılmasıydı. Formula1 yarışlarından daha ötesi yani. Tüm bu hesaplamalar sonrası gömleğin maliyeti 8 sente geliyordu.
Kernaghan, 8 sentlik emek değeri harcanan gömleğin etiketini alıp Amerika'ya döner ve gördüğü ilk Nike dükkanına girer. Satıcıdan gömleği ister ve fiyatını sorar. İşte tüyler ürpertici olan şey bu yanıttadır. Gömleğin fiyatı 22,99 dolardır. Yani bu gömleğin üretimi için harcanan paranın yaklaşık 300 misli.
İşte gelişen ekonomiler denilen fenomenin arkasında bu tüyler ürpertici gerçek yatar. Her ülkenin kendi yaşam doğası içinde elle tutulamaz zenginlikleri ve kırılganlıkları vardır. Bu tür ülkelerde emek ucuz, sömürü de kolaydır. Yani aslında emeğin ucuzluğu o ülkenin zenginliği, sömürünün kolaylığı ise halkın kırılganlığıdır. Çünkü ucuz emek, kişilerin, emeklerinin değerini o ülkelerin ideallerinden daha değersiz gördükleri anlamına gelir. Yani aslında o ülkenin zenginliğidir. Bu emeğin sömürülmesindeki kolaylık ise o halkın masumane duygularının ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu gösterir. Fakat bazı acımasızlar bunu kullanmaktan asla sakınmazlar. İşte yükselen ekonomi, modern dünyanın bu sömürüye verdiği pozitif ayrımcı isimdir. Ya da daha açık söylersek, ucuz emeğin sömürülmesine gelişen piyasalar diyoruz.
Günde iki bin kere aynı düğmeyi dikip üç bin kere aynı küreği sallayan insan! Kernaghan'ın çöplükte bulduğu şey muhtemelen seni pek ırgalamayacak. Çünkü muhtemelen senin çöplükten anladığın şu eski şarkıdaki nakarattan ibaret: Martılar ağlardı çöplüklerde!
Fakat biraz düşünürsen belki çöplüklerde ağlayan şeyin emeğin olduğunu anlarsın.
Umarız gelişen ekonominin ne olduğunu ve bu ekonomilerin nasıl geliştiğini anlatabilmişizdir. Anlamayanlar için o eski nakarat: Martılar ağlardı çöplüklerde!
1 yorum:
değerli hocam,
sizin kitabınızı okumuş ve oldukça beğenmiştim. benim gibi bu işlerden pek anlamayan kişilere gayet net ve akıcı bir şekilde ifade etmiştiniz bir çok şeyi.
son durumunuzu bilmiyorum, işinizi de bilmiyorum. ama tahminim bir şirkette çalışmadığınızdır. çünkü şirketler sizin gibi adamları barındırmaz. bilgiyi yaratma sürecinde önemli bir nokta olan sorgulama, maalesef şirketlerdeki küçük derebeyliklerinde pek sevilmez. siz yazmaya devam edin, ben de sizi okumaya devam edeceğim.
Yorum Gönder