Son günlerde en önemli takıntımız Moody's oldu herhalde. Ekonomik gidişatımızın gidişat olmadığını düşündüğünden görünümümüzü negatife çekti. Böyle olunca da tüm göstergeler saptı. Henüz "havale" ile "EFT"nin farkını bile bilmeyen finansal okuryazarlığı "Hollanda Lale Çılgınlığı" seviyesindeki halkımız da, buna bazen yöneticiler de dahil oldu, açtı ağzını, yumdu gözünü. Sağduyu sahibi elitlerse Moody's'e kulak vermemiz gerektiği retoriğini tekrarladılar. Amacımız hangi tarafın haklı olduğunu bulmak değil. Sadece kafamıza takılan bir şey var: Neden bizi sürekli ratingliyorlar?
Öncelikle Moody's'in ülkemiz ile ilgili verdiği kararların tarihçesine baktık. Acaba geleceği gerçekten öngörmüşler miydi? Sadece son on yıllık kararlarını incelediğimiz de bile karşımıza basit bir gerçek çıkıyor. Aslında ekonomimiz için kırılganlık teşkil edecek önemli olaylar öncesinde görünüm pozitife, olumlu hava estirecek olaylar öncesinde görünüm negatife alınmış. Yani çok da başarılı olduklarını söylemek güç. Fakat asıl üzerinde duracağımız konu bu değil. Ekonomik geleceği görmenin, adı rating şirketi olan bir kurumda çalışan 2 memurun işi olmayacağı açıktır. Peki öyleyse, bu gerçek bu kadar açıkken, rating şirketleri neden sürekli ülkemiz hakkında not bildirip duruyorlar? Bu iş için bizden para almadıkları ya da çıkar elde etmedikleri ortadayken, neden bizi ekonomimiz hakkında sürekli uyarıyorlar?
Yanıt oldukça açık değil mi? Biraz dikkat gösterirsek kulağımıza fısıldananlardan hemen anlayabiliriz aslında: "Kristal bir şampanya kadehi kadar büyüleyicisin!"
Ne demek istediğimizi anlamayanlar için hemen açıklayalım.
42 yaşındaki Robin hayatının aşkını bulmuştu sonunda. Talibanla savaşsın diye Afganistan'a gönderilen Albay Kassem Saleh tam ona göre biriydi. Romantik, anlayışlı, gerçekçi, güçlü ve gelecek vaat eden. Onunla konuşurken kendini tanrıça, prenses, külkedisi gibi hissediyordu. Hayatının beyaz atlı prensini bulmuştu sonunda. İnternetten başlayan ilişkileri 6 aydır sanal ortamda devam ediyordu. Ama yakında evleneceklerdi. Albay nişan yüzüklerini bile göndermişti. Robin havalarda uçuyordu. Düğün hazırlıkları yapan Robin o gece evlilik sitelerini inceliyordu. Orada okuduğu birkaç satır Amerikan askeri tarihinin en tuhaf skandalını başlattı.
Yaklaşık bir yıl önce patlayan skandalda mahkemeler bile hala karar verebilmiş değil. Albay Kassem Saleh tam 50 kadınla yazışmış ve hepsini kendine aşık etmişti. Çoğuna hediyeler göndermiş, bazılarına nişan yüzüklerini postalamıştı. Düğün tarihlerini kesinleştirmiş, her türlü organizasyonu planlamıştı. Tam 50 kadınla aynı senaryoyu oynayan Albay Saleh üstelik de evliydi.
Bu hikaye birçok açıdan yorumlanabilir ama sonuçta ortaya tek bir gerçek çıkacaktır: Albay Kassem Saleh, kadınların kendi kendilerine hoş göründüğü bir ayna yaratmış ama ayna bir gün kırılmıştır.
İşte rating şirketlerinin yaptığı da aynen budur. Ülkelerin kendi kendilerine hoş göründüğü bir ayna yaratırlar. Rating notu yükseldiği an o ülke hayatının beyaz atlı prensini bulmuştur artık. Ondan sonra gelsin Amerika'nın sıcak parası, Avrupa'nın "soğuk" yatırımı, körfezin yeşil doları, Rusya'nın döviz saçan dilberi, Japonya'nın anasını da alıp gelen carry tradecisi, Asya'nın harcamaya meraklı başı örtülü bacısı. Çünkü rating şirketi Albay Saleh kadar romantik, anlayışlı, gerçekçi, güçlü ve gelecek vaat eden biridir. Ama rating düşürüldü mü ayna kırılmış demektir. Suçlu ya Albay Saleh ya da rating şirketidir.
Albay Saleh'in Robin'e sön sözü, "Kristal bir şampanya kadehi kadar büyüleyicisin" olmuştu. Girişte sorduğumuz soruyu yeniden hatırlayalım: Bu iş için bizden para almadıkları ya da çıkar elde etmedikleri ortadayken, neden bizi ekonomimiz hakkında sürekli uyarıyorlar? Yanıtı vermek kolay artık. Çünkü not arttırıldığında Albay Saleh'in yazdıklarının büyüsüne kapılarak yelkenleri indirip kendisiyle ilişkiye başlayan kadınlar gibisin de ondan. Daha açık söyleyeyim mi? Kulağını biraz yaklaştırırsan fısıldayabilirim: "Kristal bir şampanya kadehi kadar büyüleyicisin!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder