24 Mart 2015 Salı

Bir Trader'a ne kadar güvenebilirim?

Trader'lar ya da tarafımızdan Türkçeleştirilen adıyla finansal fırsat sarrafları ülkemiz piyasalarında her geçen gün daha etkili olmaya başlıyorlar. Bir şirkete bağlı olanların yanında büyük ölçüde kendi adlarına işlem yapan birçok trader var artık. Sosyal medyadan çoğunu izlemek mümkün. Savaş alanı gibi herkesin birbirine pusu kurduğu bir ortamda para kazanmak gerçekten çok güç bir iş. Trader'lar bunu başarmak için sürekli bir mücadele içindeler.

Birçok insan onları hafife alır bir tarzda değerlendiriyor. Onlara karşı eleştirel bir tutum takınanların sayısı son zamanlarda artmaya başladı. Birçok kişi ise onları ve yorumlarını görmezden geliyor. Geniş bakış açılarıyla piyasaları deşifre eden yorumları gözden kaçırılıyor. Her gün binlerce haberi işleyip karar veren bu insanlar diğer tüm meslek gruplarından farklı bir şeyi yapıyorlar aslında: Tekrarı olmayan bir iş! Bugün dünyada birçok meslek tekrarı olan eylem ve davranışlar üzerine kuruludur. Ama trader'ların yaptığı iş sürekli değişen piyasayı izleyip farklı kararlar vermek olduğu için eşi benzeri kolay kolay görülemeyecek bir iştir. Sırf bu nedenle bile saygıyı fazlasıyla hak ediyorlar.

Fakat yine de birçok kişi trader'ların gerçekten zeki olup olmadıklarını merak ediyordur. Her gün binlerce haberi, veriyi ve indeksi inceleyip karar veren bu insanların zihinsel güçlerinin neyi başarıp başaramayacığını öğrenmek istiyordur. Öyleyse aşağıda anlatacağımız hikayeyi mutlaka okuyun ve şu sorunun yanıtını açıklıkla öğrenin: İleride paranızı emanet etmeniz gerekirse, trader'lara güvenebilir misiniz? Hmmm, işin içine para ve trader girerse yatırım tavsiyesi algılanabilir yazdıklarımız. O zaman şöyle diyelim: İleride canınızı emanet etmeniz gerekirse, trader'lara güvenebilir misiniz?

Amerikan askeri tarihinin o güne kadarki en pahalı savaş tatbikatı Pentagon tarafından 2002 yılında gerçekleştirildi. 250 milyon dolar harcanan tatbikatın adı Millennium Challenge 2002'ydi. Amaç ABD ordusunu 2020'ye hazırlamaktı. Tatbikat bilgisayar simülasyonları ağırlığında gerçekleştirilmişti. Mücadele ABD ve düşman güçleri arasında geçiyordu. ABD'yi mavi takım temsil ediyordu. Ülkenin en akıllı generalleri ve devlet adamları mavi takımda yer alıyordu. Düşman güçleri ise kırmızı takımdı. Kırmızı takıma eski bir general Paul Van Riper başkanlık ediyordu. Fakat ekibini oluşturanların hiçbiri asker değildi. Van Riper kırmızı takımı, 20'li ve 30'lu yaşlarında, tuhaf kıyafetli ve uzun saçlarıyla piyasa trader'larından oluşturmuştu. Tatbikatı düzenleyenler daha başlamadan mavi takımı kazanan ilan etmişlerdi. Bu kadar deneyimli askerlerin karşısında trader'ların yapabileceği ne vardı ki?

Merak edenler tatbikatla ilgili tüm ayrıntıları kaynaklardan öğrenebilirler. Biz hızlıca sonuca gideceğiz. Mavi takımın tüm hamleleri kırmızı takım tarafından kurnazca savuşturuluyordu. Mavi takım toplantı üstüne toplantı yapıyordu, generallerin kafasında arka arkaya parlak ampüller yanıyordu. Kırmızı takım, birliklerin tam olarak ne yaptığını bile bilmiyordu ama her gelişmeyi anlık takip ediyor ve titrek mum ışığı benzeri fikirler geliştiriyorlardı. Savaşı kazanılacak bir zafer olarak değil, küçük zaferlerin bir bileşimi olarak görüyorlardı ve karşılaştıkları problemin rasyonel mantık gerektirmediğinden son derece emindiler.

Tatbikat sonuçlandığında herkes afallamıştı. Kazanan kırmızı takımdı. Bu sonuç Pentagon'u bile öfkelendirmiş ve tatbikatın iptal edilmesi çağrılarını gündeme getirmişti. Ama sonuç ortadaydı. Paul Van Riper komutasındaki trader'lar ezici bir üstünlükle Amerikan ordusunu yenilgiye uğratmışlardı.

Zaferin ardından herkesin kafasında tek bir soru vardı: Van Riper neden ordusunu trader'lardan kurmuştu? Van Riper'in cevabı şöyleydi: "Savaş ortamında, zorlayıcı koşullar altında ve kısıtlı bilgiyle ışık hızında karar alınması gerekir. Ben hayatımda borsadaki karmaşayı savaş alanı dışında hiçbir yerde görmedim. Bir grup para üzerine bahis oynarken diğer grup insan hayatı üzerine oyun oynuyor ama bu sonucu değiştirmiyor: Trader'lar ve generaller ruh ikizidir; ama trader'lar generallerden daha zekidir."

Bu hikayenin üzerine fazla bir şey söylemeye gerek yok herhalde. Van Riper gerekeni söylemiş. Yukarıda sorduğumuz sorunun yanıtını vererek son noktayı koyalım: İleride hem paranızı hem de canınızı emanet etmeniz gerekirse, trader'lara güvenebilirsiniz.

(Hikayenin ayrıntısına Malcolm Gladwell'in Blink adlı kitabından ulaşılabilir.)

4 yorum:

ahmet dedi ki...

şimdi internet diye bişey olduğundan kişilerin söylediği ve yazdılarını şak diye kontrol edebiliyosun.. senin çok övdüğün generalimiz savaşın ortasında oyundan çekilmiş (Van Riper was extremely critical of the scripted nature of the new exercise and resigned from the exercise in the middle of the war game.) olay da pek senin anlattığın gibi değil açıkçası... http://en.wikipedia.org/wiki/Millennium_Challenge_2002

Adsız dedi ki...

wikipedia'de traderlar ile ilgili hiçbirşey yazmıyor. trader ordusu olduğunu hangi kaynaktan öğrendiniz acaba?

Adsız dedi ki...

Kaynaklari arastirdim, bahsi gecen olaya benzer durum 1995'te bir grup denizci icin olmus. O da sasirtici elbet lakin yuzyilin vakasi degil. Tatbikat yok. Yil 2002 degil. Sayin blogger belgeselden ziyade (hollywood vari )senaryosal yaklasim ile susleyip heyecanli kilmak istemis sanirim. Dogrusu ispatlanirsa ne ala, ispatlanmazsa kurgusal bir yazidir diyecegim. Saygilar

ThePrimeV dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.