Mart ayında, profesyonel yatırımcılar arasında yapılan bir araştırmada, katılanların %67'si, son 20 yılın en yaratıcı yatırım aracı olarak Exchange-trade Fund (ETFs)'u seçdiler. Nedir ETF'yi bu kadar cazip kılan şey?
ETF, hisse senedi veya bonolar gibi bir çalışma mekanizmasına sahiptir. Bağlı olduğu varlıkların değerine parelel bir fiyat hareketi izler. Belli bir hisse senedine, endekse, emtia veya future kontrata bağlı olabilir. Yatırım fonları (mutual fund) gibi, müşterilerden topladıkları her 100 lirayı, 100 liralık bir yatırıma dönüştürürler. Varlığın değerinin %10 arttığını düşünürsek, teorik olarak portföyünüzün değeri de %10 artar.
ETF fonlar şu ana kadar ülkemizde önemli bir pazar oluşturamamıştır. IMKB Endeks fonların, getiri senaryolarını uzun pozisyonlar (Long position) üzerine kurmaları, hızlı ve keskin dalgalanmalar yaşayan borsamızdaki dolgun kısa pozisyon (short position) getirilerinden yararlanamamaları, Endeks fonların riskli bir yatırım aracı olarak algılanmasına sebep olmuş ve talebi kısıtlamıştır. ETF fonların en karakteristiklerinden olan Altın Fonları, altının uzun dönemde yükseliş trendini koruyacağı beklentileri altında pazar paylarını giderek artırmaktadır.
Hisse senedi fiyatları 2008 yılında Subprima kriziyle ani bir düşüş yaşarken; altın fiyatları, IMF ve bazı ülkelerin altın rezervlerini satacakları spekülasyonuyla baskı altında kalmıştır. Buna karşın petrolün fiyatı önlenemez bir yükseliş trendine girmiştir. Bir yıldan kısa bir zaman içinde 80 $'dan 140 $ seviyelerine ulaşan petrol fiyatları herkesin dikkatini bu alana kaydırmıştır. Burada belirtmekte fayda vardır; 140 $ seviyesindeki gösterge, future kontratların fiyatı olup, petrolün ihraç fiyatı hala bu fiyatların yarısından daha düşük düzeylerdedir.
Kontrat fiyatlarına endekslenen ETF'ler, ham petroldeki artışın benzin fiyatlarına yansımasının tüketicilerin bütçesinde yarattığı zorlamayı bir nevi "hedge" ederek Amerikalıları korumaktadır. Future borsalarda kontratların yalnız kurumsal yatırımcılar tarafından alınıp satılması yönlü fırsat eşitsizliği de böylelikle elimine edilmektedir.
Ülkemizde ise yükselen akaryakıt fiyatlarından korunabilmenin, gerek kurumsal gerek bireysel yatırımcılar için hiç bir yolu bulunmamaktadır. Fırtınalardan korunmanın mümkün olmadığı bir piyasa uzun vadeli yatırımlar için ne kadar elverişlidir? Korunma araçlarını yaratamayan finansal piyasalarımız, yatırımcılara demode ve getirisi kısıtlı ürünler sunmada fazlasıyla isteklidirler. Oysa fon doluluk oranlarındaki aşırı düşüklük olumsuz sinyaller vermektedir.
Yatırım fonlarının yarattığı fon yönetim tembelliği brokerları da etkilemiş ve piyasanın akışına uygun hareket etmeye sevketmiştir. Bu da yatırımcıları getirisiz bir döneme sokmuştur. Daima finansal piyasalarımızı derin olmamakla eleştiren fon yöneticileri ise, hisse senedi ve likit fon alıp satmaya devam etmektedirler.
1 yorum:
Faydalı bir yazı...
Yorum Gönder