25 Eylül 2008 Perşembe

Siyah Kuğu!

Bir Çin gazetesi olan South China Morning Post'un haberine göre, Çin Bankacılık Düzenleme Kurumu yerel bankalardan, bankalararası para piyasası işlemleri kapsamında, Amerikalı bankalara kredi ve likidite ihracını durdurmalarını istedi. Gerekçesi ise devam eden finansal krizde olası kayıpların önüne geçmek. Yasağın diğer ülke bankaları için olmadığının altını çizerek.

Amerikan bankaları arasında da kredi ve likidite ilişkisinin olmadığı ve bankalar arası para piyasasının donduğu bilinmektedir. Şu anda Merkez Bankaları haricinde bankalara önemli seviyede nakit enjekte eden banka bulunmamaktadır.

Bugün ajanslara düşen bir diğer haberde, Asya krizinin başladığı 10 yıldan fazla bir süredir ilk kez bir bankanın iflasın eşiğine geldiği yazmaktadır. Hongkong'un üçüncü büyük bankası, Bank of East Asia müşterilerinin, bankanın şubeleri önünde mevduatlarını çekmek için uzun kuyruklar oluşturulduğu belirtiliyor.
Gelişmeler, Amerikanın yeni rehabilitasyon paketinin uygulanabilirliğini azaltacak mı?

Yabancı yatırımcılar son günlerde, 700 milyar $'lık yardım paketinin, ülkenin bono piyasasına cazibe kaybettireceğini söylemeye başladılar. Hazinenin, şirketlerin elinde bulunan devalüe edilmiş menkul kıymetler karşılığı vereceği krediler sonrası, ülkenin borç stokunun milli gelire oranının %70 seviyelerine çıkacağı öngürülüyor. Bu da yabancı yatırımcıları, Amerikanın bu daha önce görülmemiş borç stokuyla baş edip edemeyeceği endişelerine sevkediyor.

Artık kimse Amerikaya borç vermek istemiyor. Çin'in yanısıra Avrupa, Kore, Japonya ve Avustralya bankalarının da Amerikan bankalarının kredi taleplerini refüze ettiği daha önce basına yansımıştı. Dünyanın ekonomik dengesi sarsılmak üzere. Şu andaki durumu tasvir etmek gerçekten güç. Lübnanlı araştırmacı Nicholas Taleb'in, beklentilerden öteye büyük etkiler yaratan internetin yükselişi, I.Dünya Savaşı gibi öngörülemeyen olayları tasvir etmek için kullandığı Siyah Kuğu (Black Swan) etkisi en iyi tanımlama olacaktır herhalde.

Amerikanın bütçe açığının 407 milyar $'dan, gelecek yıl 1 trilyon $' a yükselmesi bekleniyor. Hükümetin bu açığı finanse etmesi için yabancı ülkelerden gelecek paraya ihtiyacı var. Halen yabancı yatırımcılar 4.8 trilyon $ tutarındaki piyasadaki Amerikan tahvillerinin %56'sına sahipler. Bunda en büyük pay 592 milyar $ ile Japonya ve 502 milyar $ ile Çin'e ait. Türkiye'nin elinde ise Ağustos ayı itibariyle 31.1 milyar $'lık Amerikan tahvili bulunuyor.

Ağustos 2018 tarihli benchmark hazine bonosunun faiz oranı dün itibariyle %3,80. 3 aylık gösterge tahvil ise 18 Eylülde %0.02 ile tarihi dip seviyesini gördü. Amerikanın hazine yardımının finansmanı için ekstra 700 milyar $ bulması gerekiyor. Bu da faizlerin önümüzdeki dönemde biraz yükselmesi anlamını taşıyor.

Amerikanın reel ekonomisine baktığımızda çöküşün sebeplerinden biri outsourcing. Bugün Amerikan ekonomisinde 138.3 milyon işçi çalışıyor. İşsizlik oranı %5,6. 2000 yılından beri 3 milyon adet iş dışarıya yaptırılmak (outsourcing) üzere iptal edilmiş. Sebebi ücretlerin düşüklüğü. Subprime nedeniyle işini kaybedecek olanların sayısı ise 2 milyondan fazla. Negatif tasarruf oranının giderek yükselmesi de tahribatı arttırıyor. Yani açık sadece devlette değil, bireylere de uzanmış.
Bu noktada Amerikanın işi gerçekten zor. Peki ya bizim açımızdan?

Krizin Asyaya sıçraması Türkiye açısından en önemli tehlike. 25 Eylül 2008 tarihi krizin etkileri açısından dönüm noktası olabilir. Bundan sonraki gelişmeleri hep beraber göreceğiz.

Hiç yorum yok: