Piyasalarımız geliştikçe ekonomi haberciliğimiz de gelişiyor. Haberlerin manşetleri ve yorumcuların değerlendirmeleri artık otoriteleri bile endişelendirmeye başladı. Birçok kişi, haberlerin doğal halleriyle değil de pazarlayanların çıkarlarını destekleyecek şekilde verildiğinden endişeli. Yani birilerinin bu haberler üzerinden haksız çıkar elde ettiği düşünülüyor. Bu yöndeki kontrol ve denetimlerin eksik olması ekonomi haberciliğini çılgın bir arenaya çevirmiş durumda. Herhangi bir yorumcunun kendi servetine servet katacak bir haber ya da yorum yapması artık çok kolay. Mesela muhtemelen hisse senetlerine yaptığı yatırımdan istediği kazancı elde edemeyen bir ekonomi muhabirinin tıpkı bugünkü haberlerde olduğu gibi "Yatırımcı daha fazla risk almalı" başlıklı bir haber pazarlaması gibi. Kontrol altında tutulmayan bu tür bir habercilik tek bir sonuca ulaşır: Suç!
Sosyal kuramcılar, suç bilimciler ve sosyologlar 1990'lı yıllara kadar ABD'li sosyolog Robert Merton'un izinden gitmişler ve suçun açgözlülük ve yoksunluk ile ilişkili olduğunu düşünmüşlerdi. Bu düşünceye göre suç eksik aile geçmişi ve yetersiz ekonomik koşullara bağlıydı. 80'li yılların sonunda UCLA Üniversitesinden genç bir sosyolog olan Jack Katz Amerikan tarihinin önemli suçlularının hayatını incelerken herkesin gözünden kaçan bir şeyi yakalar: Azılı suçluların birçoğu klasik yaklaşımın belirttiği yoksunluk ve açgözlülüğe sahip değildir. Konuyu biraz daha derinlemesine incelediğinde Katz kriminoloji biliminin akışını değiştiren "enfes suç" teorisini geliştirir. Katz'a göre suçluları asıl yönlendiren farklı olma, ünlü olma, sınırları aşma yönündeki ezici isteklerdir. Heyecan, zevk ve cesaret suçun yeni anlamıdır. Suç, ötekilerden üstün olduğunu göstermenin bir ifadesidir. Ötekileri kurnazlıkla yenmek ve oyunun kurallarını kendi lehine çevirerek başkalarından üstün olduğunu göstermek insanları aldatma isteğinin temel amacıdır. Sanıyoruz Katz'ın Kültürel Kriminolojinin temeli sayılan bu teorisinde, kapitalizmin duyguları bastırmayı kınayan doğasının etkili olduğunu söylemek sanırız hatalı bir çıkarım olmayacaktır.
İşte Katz'ın ortaya koyduğu enfes suçu bugün ekonomi haberciliği işliyor görünmektedir. Başarı, şöhret, statü ve haz arayışının sektörün bir kısmını kuralları çiğnemeye ve sadece duygusal olduğunu düşündükleri bu suçları işlemeye yönlendirmiş gözüküyor. Vicdanları ile aldıkları kararların klasik suç teorisi açısından duygusal suç olduğunu düşünseler de Katz'a göre enfes suçtur ve bir hırsızın ya da dolandırıcının yaptığından farkı yoktur. Tüm bu görüntüden şu sonuca ulaşmak oldukça kolaydır: TV kanallarımızda yıllardır gördüğümüz ekonomi ve finans haberciliği, ötekilerden üstün olduğunu gösterme arayışından başka bir şey değildir. Ötekileri kurnazlıkla yenmek, oyunun kurallarını kendi lehine çevirerek bundan başarı ve statü elde etmek ve insanları aldatarak para kazanmak... İşte hepsi bu!
Ekonomiye uzak olan birçok kişi için göstergeler ve rakamlar üzerine yapılan yorumların ne kadar endişe verici olduğu bilinemez. Bir yorum ya da onun tam tersi, piyasa psikolojisine yön vermek açısından ne kadar etkili olur diye küçümsenebilir. Ama iyi bilinmelidir ki küresel ekonomi bu rakamlarla yürür. Tüm zenginlik bu rakamlar üzerine kurulan piyasalardan gelir.
Amerikanın en ünlü suçlularından John Allen'ın şu sözü ekonomi haberciliğimizin enfes suçu neden işlediğini anlatıyordur herhalde: "Kadın ticareti iyi bir para kazanma yoludur; narkotik ise en hızlı para kazanma yolu. Ama yine de en iyi ve en güvenli para kazanma şekli sayılardır."
2 yorum:
süperrr
Yorum Gönder