Üniversiteden mezun olacaklar için iş arama sezonu başlıyor. Okul yaşamları boyunca belli kalıplara dökülen öğrenciler şimdi şirketlerin kalıplarına dökülerek yeni şekillerini alacaklar. Bu şekilsellik şüphesiz en çok finans kurumları için geçerli. Çünkü bu kurumlarda çalışanlar geçmişin özgür zanaatçıları gibi değil, yaratıcılıklarını baskı ve hakimiyetin hüküm sürdüğü bir dünyada göstermek zorundalar. Finans dünyasında çalışacak olanları nasıl bir iş hayatı bekliyor dersiniz?
Öncelikle geçmişin klasik istihdam politikası olan "emeklilik bizi ayırana değin" zihniyeti, yerini kısa vadeli evlilik sözleşmelerine bırakmıştır. Eşler (çalışan ve işveren) artık uzun süre aynı yastığa baş koymayı tercih etmiyorlar. Amerika'da yapılan bir araştırmada, finans sektöründe çalışanların kariyerleri boyunca ortalama 11 firma değiştirdikleri belirlenmiştir. Bizde de gidişatın bu yönde olduğu ortadadır.
Üniversite öğrencileri ilk kez yeni bir gerçekle yüzleşecekler: İş ilanı! Kendilerinde iş için gerekli bilgi ve enerjinin bulunduğunu düşünen gençler, iş ilanlarını okumaya başlayınca yeni bir gerçekle tanışacaklar. İş ilanlarının, kendi yetenek, bilgi ve becerilerinin daima üzerinde olduğunu fark edecekler. Bir iş bulmanın giderek ekstrem bir spora ya da elitist bir etkinliğe dönüştüğünü anlayacaklar. Bu ilanlardan kendilerine iş bulabilmeyi başaran azınlık ise işin idare edilme tarzının kendi becerilerine çok az yer verdiğini, hatta hiç vermediğini görecekler. İş hayatının "belirsizlik hayatı" olduğunu çok geçmeden kavrayacaklar.
Belirsizlik en korkunç gerçeklerden biri olmasına karşın iş hayatında daha korkunç başka bir gerçek daha vardır. Belirsizlik, kişilerin geçim mücadelelerini ve gelecek hayallerini ağır şekilde tahrip etmeye başladığında, ortak bir tutum takınarak korkularla mücadele etmenin mümkün olmadığı anlaşılır. Belirsizlik, bireyselleşmeyi yaratan tehlikeli bir güç gibi insanların hayatına girer. Birleştirecek yerde bölen, uyandıracak yerde uyutan, ortak çıkarı şahsi menfaate dönüştüren bir dünya yaratır. Korku, endişe ve yakınmalar herkesin sorunuyken, herkes bunlarla tek başına kalarak savaşır. Dayanışma, ortak dava, grup statüsü gibi savunmacı ve mücadeleci değerler anlamını yitirir.
Çalışanlarda belirsizliğin yarattığı bireyselleşme filizlenmeye başlayınca şirketin terfi konusunda başlangıçta verdiği sözler de unutulmaya başlanır. Çünkü artık her iki taraf da evliliğin sonunun yaklaştığını görmektedir. Karşılıklı sadakat ve bağlılık yok olmaya başlamıştır. Artık iş yeri bir "ev" değil, başta vaat ettiği konaklama koşullarını sağlamayan "otel" gibidir ve yapılacak şey biran önce orayı terk etmektir. Bağlar giderek zayıflarken iletişim kopmaya başlar. Artık evlilik birlikte yaşama dönmüştür.
Bir evrak çantası, laptop ve cep telefonundan ibaret finansal iş hayatı havai bir aptallık olarak algılanmaya başlanır bir süre sonra. Küçülme, işçi sayısını azaltma, personel giderlerini kısma ve kısa vadeli karlar anında ödüllendirilen yönetici kararları olurken, artan istihdam ve uzun vadeli şirket politikaları hemen cezalandırılır. Eli çantalı gezen adam ise ortaya çıkanı görmeme, gerektiğinde kaçınma, sıkışınca kaçmaya hazır olma vizyonu içindedir. Aptallığını hisseder ama bu şekilde davranmanın yönetim bilgeliği olduğunu bilir.
Üç ABD Başkanına danışmanlık yapan büyük Ekonomist Robert Reich finans dünyasında çalışanları dört gruba ayırır. İlk grup sembol manipülatörleri denilen fikirleri icat edip satılabilir hale dönüştürenlerdir. İkinci grup eğitimcileri, üçüncü grup ise personel hizmetlerinde istihdam edilenleri kapsar. Finans dünyasının alt tabakasını oluşturan dördüncü grup ise en büyük çoğunluğa da sahiptir. Bilgisayar ağlarına ya da satış noktalarına bağlı çalışan bu rutin işçiler, ekonomik sistemin en çok harcanan, kullandıktan sonra atılan ve bozulduğunda değiştirilebilen parçalarıdır. Yaptıkları iş ne çok özel bir beceri ne de etkili bir etkileşim sanatı gerektirir. O nedenle yerlerine yenilerini bulmak kolaydır ve pazarlık güçleri zayıftır. Onların çoğu kullanıldıktan sonra atılabilir olduklarını bildikleri için işlerine sevgi ve bağlılık geliştirmekte ve iş arkadaşlarıyla kalıcı ilişkiler kurmakta fayda görmezler.
Reich'in dördüncü kategorisinde yer alanların bugün tutunacak dalları olmadığı için geleceği düşünme ihtimalleri de olmayacaktır. Savaşma riskini göze alamadıkları için kazanmaları da pek mümkün değildir.
Bugün üniversiteden mezun olanların büyük çoğunluğu maalesef bu dördüncü grupta yer bulacak kendine. Diyecek fazla bir şey yok... Eski bir iş ilanında dediği gibi: "“Nükleer fizyon izotop molekül reaktif sayaçları ve 3 fazlı siklotronik uranyum fotosentezleyici işinde çalışacak eleman aranıyor. Deneyiminizin olması şart değildir.”
1 yorum:
Şık bi yazı.
Yorum Gönder