Gelir eşitsizliğinde üçüncü ülke olduğumuz haberi bugünün gündemindeydi. İnsan böyle bir haber okuyunca yorum yapmadan geçemiyor tabi ki. İlk üçe girmemizi başarı sayan ya da rehavete kapılmadan birinciliği yakalamamız gerektiğini söyleyen beklenen alaycılık yorumlarda ön sıralarda. Hamasi, yüzeysel ve bol retorikli deyişler ise hemen arkadan geliyordu. Nedenleri üzerine yapılan boş çıkarımlar da peşisıra. Fakat hiç kimse bu gelir eşitsizliğinin nereden kaynaklandığı üzerine dişe dokunur bir açıklama getiremiyor. Ekonomistlere sorduğunuzda karmaşık denklemler, politikacılara sorduğunuzda sistem, entellektüellere sorduğunuzda kapitalizm yanıtını alıyorsunuz. Alacağınız yanıtlar belki sizi tatmin edebilir ama tüm bu yanıtlardan daha gerçekçi bir yanıt var. Gelir eşitsizliğinin gerçek sorumlusu kimdir biliyor musun?
Yoksulluk anlayışımız son yıllarda oldukça değişti. Yoksulların yoksul olduğuna inanmamız için açlıktan şişmiş karınları olmasını bekliyoruz. Yoksullara merhamet ve sevgiyle yaklaşmamız için üzerlerinde paçavralar olması gerekiyor. Medyanın açlık ve sefalet çeken ülkeler için çizdiği tablo maalesef yoksulluk anlayışımıza da şekillendiriyor. Yani artık yoksulluk buralarda o kadar sansasyonel bir şey değil.
2010'daki bir araştırmanın sonucu gerçekten çarpıcı ve her şeyi anlatıyor. Yaşanan finansal krizden en fazla karlı çıkanlar, toplam gelirden yeterince pay almadığını düşünenler. Yani orta sınıflar. Daha açık söylersek orta sınıflar yakaladıkları ayrıcalıklarından vazgeçmek istemiyorlar. Hatta ayrıcalıklarına zenginlerden bile daha düşkünler.
Ülkemizde zenginlik ve yoksulluk siyah ve beyaz gibi bir arada yaşıyor artık. Bir tarafta kar maksimizasyonu, diğer tarafta giderek artan yoksulluk. Orta sınıf, yoksullar lehine olan politikalara nedense pek taraf olmuyor. Çünkü orta sınıf, zenginleri giderek zenginleştiren bir sistemi sorgulamak yerine, varlıklılardan daha az vergi alınmasını talep eder görünüyor. Bu da üstü örtülü bir zengin dayanışması içinde olduğunu gösteriyor. Muhtemelen kendisini yoksullardan daha çok zenginlere yakın görüyor. Psikologlar bu duruma "Sosyal Stockholm Sendromu" diyorlar. Daha açık söylersek, orta sınıf, zenginlerin kendilerine de zarar verdiğini göre göre yine onun çıkarlarına sempati duymaya devam ediyor.
Herkesin söyleyecek bir sözü olduğu bu konuyu fazla uzatmaya gerek yok herhalde. Girişte sorduğumuz sorunun yanıtını almışsındır herhalde orta sınıftaki arkadaşım: Gelir eşitsizliğinin nedeni sensin!
2 yorum:
ilk defa yorumlarınıza katılamadım. orta kesimden bir vatandaş olarak dediklerinizin aksine kendimi zengin sınıfa yakın görmekten ziyade arafta kalmış gibi hissediyorum. çünkü bir çalışan sınıfı olarak omzuma binen vergi yükünün zengin bir sermaye sahibinden çok daha fazla olması gün geçtikçe fakirleşmemi sağlıyor. aldığı arabanın vergisini bile şirketinin üzerinden avantaja dönüştüren bir sermaye sahibi varken karşımda zaten lüks tüketim hayal olmakla beraber sahip olma ihtimalin olan şeylere sahip olamama noktasında daha da bunalıma sürüklüyor insanları. 300 kişilik mavi yaka personelle birlikte çalışan biri olarak ben gelir seviyesi daha düşük arkadaşlarım için çözüm ne ise üretmeye hazır olmakla birlikte ilgili çözümün "vergi" vermek olmadığını şiddetle savunmaktayım.
Yorum Gönder