Üniversiteler iş dünyasına yeni mezunlarını vermeye hazırlanıyor şu günlerde. İş hayatının çaylakları farklı bir dünya ile karşılaşacaklar. Kendilerinin neyi beklediği konusunda çoğu bilgi sahibi değil. Tecrübeli yakınlarından öğrendikleri ise genellikle "kuru edebiyat". Üniversiteden yeni mezun kardeşim, birkaç ay sonra içinde olacağın iş hayatında seni neler bekliyor biliyor musun?
Üniversiteden kafan bilgiyle tıka basa dolu ayrılırken seni neyin beklediğini merak ediyorsan dinle: "Sanayi"de işe girmeyeceğin için yapacağın işin rahat olacağını, aklın ve bilgin sayesinde yüksek mevkilere ulaşacağını sanıyorsun. Ama yeni işinde ilk birkaç ay geçtikten sonra karşına çıkan zorlukların üstesinden gelebilmek açısından acınacak ölçüde eksik donanımlı olduğunu göreceksin. Patronların senin iyi bir eğitimden geçmiş boş bir kafaya sahip olduğunu düşünecekler. Kısa bir süre sonra bir gerçeği sen de fark edeceksin: Başı ve sonu belli problemlerle uğraşmak üzere eğitilmiş bir kafan olduğunu. Halbuki sana verilen görevler hiç bu türden olmayacak. "Satışların maliyeti nedir?" başı ve sonu belli bir problemdir ve sen doğru cevabı biliyorsundur. Ama senden istenen "Maliyet nasıl düşürebilir?"dir. Analiz konusunda eğitimli olman karar vermeni kolaylaştırmayacak ve çoğu zaman verdiğin kararlar ilkokula yeni başlayan öğrenci kıvamında değerlendirilecek.
Okulda hayatın bir yarıştı. Aldığın notlarla herkesi geçip birinci olmak için mücadele verdin. Ama iş hayatında "aynı sınıf" misali gün boyu birlikte olduğun ekip arkadaşlarınla işbirliğine girmeden başarılı olunamayacağını göreceksin. Sen yıldız olsan da grup başarısız olduğu sürece sen de başarısız sayılacaksın. Okulda dost kazanma ve insanları etkilemekle ilgili hiçbir ders almadın. Ne yazık ki yeni hayatında bunun temel öneme sahip bir konu olduğunu fark edeceksin. Üniversiteyi birincilikle bitirsen de Çinli satıcıları bununla etkilemen pek kolay olmayacak. Öğrendiğin bilgilerin çoğunun iş hayatıyla ilişkisiz olduğunu göreceksin.
İş hayatında öğreneceğin daha birçok şey yazılabilir. Ama asıl anlatmak istediğim bu değil. Tüm bunları öğrenmek pek kolay olmayacak elbette. Hatta belki çoğunu öğrenemeyeceksin. Fakat tüm bunları öğrenmek için vereceğin mücadelede çok farklı başka bir şeyi öğreneceksin. Senden önce iş hayatına giren herkesin istisnasız öğrendiği o gerçeği: Peruk takmayı!
Modern hayatın en önemli eleştirmenlerinden sayılan Michel de Certeau, uzun bir süre iş hayatını ve çalışanları izler. Ofis çalışanlarının birbirine benzer tuhaf bir davranış şeklini fark eder. İş yerinden getirdiği kalemleri çocuğuna veren, ofisteki fotokopi cihazında özel baskılarını yapan, sevgilisine mektup yazan, bugünkü haliyle söylersek arkadaşlarına eposta gönderip akşam planını yapan, internetteki alışveriş sitesinden alışveriş yapan, amaçsızca sörf yapan, şirket telefonundan evini arayan ve daha birçok aktivite. Temelde bir aldatma eylemi içeren bu davranışların ne anlama geldiğini De Certeau yorumlayamaz. Herkes çalışır gibi görünmekle birlikte aslında işleri ile hiç alakası olmayan işler yapmaktadır. Eco ve Foucault'nun hile ve kurnazlık çözümlemelerine başvurur. Ama bu durumun tanımlanmadığını fark eder. De Certeau bu duruma "la perruque" (peruk) adını verir.
Aslında yapılan şey oldukça açıktır. Çalışanlar bir "taktik" geliştirmişlerdir. Bu taktik stratejiden farklı olarak plansız, herhangi bir norm içermeyen, kısa vadeli, emprovize ve somut sonuçları olmayan bir yapıdadır. İş hayatının boşluk ve yetersizlikleri üzerine inşa edilen bu taktikler kişiye önemsiz, soyut, oldukça değersiz ve sıradan kazanımlar sunarlar. Buradaki asıl cevaplanması gereken soru şudur: Bu kadar değersiz kazanımlar neden bu kadar yaygındır?
İşte, De Certeau'nun çarpıcı yanıtı buradadır. Tüm bu aldatma taktikleri aslında zayıfın güçlüye karşı direnişidir. Zayıfın gündelik iş hayatında en iyi bildiği sanattır. Şirketler büyüyüp karmaşıklaştıkça, kişilerin çalışıyormuş gibi gözükerek kendi işine ayırdığı vakit artmaktadır. Görünürde kimse işten kaytarıyor değildir ve herkes işinin başındadır ama yalın gerçek ortadadır: Herkes peruk takmaktadır!
Üniversiteden yeni mezun arkadaşım. İş hayatının getirdiği zorluklardan birçoğunu aşamayacaksın belki ama geliştirdiğin taktiklerle sen de herkes gibi çalışıyor gözüküp kendi işini yapmayı öğreneceksin. Hem de çok kısa bir süre içinde. Çünkü güçlüye karşı kendini zayıf hissedecek, eşit bir savaşı göze alamayacak ve sonuçta ufak kazanımlar için küçük taktikler geliştirmeyi mücadele sayacaksın. Bir süre sonra da bu hayatının değişmez gerçeği olacak. İstersen iş hayatındaki büyüklerine sorabilirsin.
Üniversiteden yeni mezun arkadaşım. Hayal ettiğin işi, beklediğin terfiyi, umduğun parayı elde edemediğin zaman patronunu Vietnam'daki zalim Amerikan askeri gibi göreceksin ve onun hakkında şu basit çıkarımı sen de kolayca yapacaksın: Vietnamlı gerillayı günahsız köylüden ayıramaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder