Derinleşen finansal krize çözüm bulmak için yapılan toplantılar giderek kalabalıklaşıyor. G7 telekonferansı, Avrupa Birliği toplantıları, Dünya Ekonomik Forumu ve daha birçok toplantı. Amaç aynı: Ortak akıl ile acaba küresel krize bir çözüm bulabilir miyiz?
Ortak aklın birçok çözülemez problemi sihirli bir şekilde çözdüğü bilinen bir gerçek. Çözülemez denilen birçok sorunun ortak akıl ile inanılmaz bir isabetle çözülmesi ortak akla güveni arttırıyor elbette. Peki, ortak aklın sihri nereden kaynaklanıyor?
Ülkemizde “Kim beş yüz milyar ister?” adıyla yayınlanan yarışmada, bilinemeyen soruda bir tanıdığa sorma ve seyirciye sorma şeklinde iki joker hakkı bulunur. Yarışmanın bant kayıtları üzerinde yapılan araştırmalarda, yarışmacının bilemediği sorularda bir tanıdığın doğru cevabı bilme oranı %65 iken, seyircilerin doğruyu bulma oranı %91 olarak belirlenmiştir. Sizce bu fark nasıl yorumlanmalı?
Basit bir soru ile seyircinin tanıdıktan neden daha bilgili olduğunu açıklamaya çalışalım. Diyelim ki şöyle bir soru sorulmuş olsun. Çernobil faciası hangi yılda gerçekleşti? Şıklar ise 1983, 1984, 1985 ve 1986 olsun. Yarışmacının bu soruyu 100 kişiden oluşan seyircilere sorduğunu düşünelim ve varsayalım ki bu sorunun doğru cevabı olan 1986’yı sadece 4 kişi biliyor olsun. Diğerleri matematiksel bir genelleme altında tüm şıklara eşit oranda dağılacağından şıkların yüzdesel görünümü şu şekilde gerçekleşecektir. %24, %24, %24 ve %28. Görüldüğü üzere doğru cevabı bilen 4 kişi 1986’yı seçeceğinden son seçeneğin yüzdesi diğerlerinden yüksek olacaktır. Bu, teknik olarak kalabalığın doğru cevabı bulduğu anlamına gelecektir. Çıkan sonuç bize kitlelerin gücünü gösterse de yine de açıklayamadığı bir şey var: Yarışmacının bilmediği cevabı seyirciler nereden bilmektedir?
Colgate-Palmolive şirketinin milyar dolarlık değere sahip araştırma laboratuvarı uzun bir süre bir problemi çözmeye çalışır ama başarılı olamaz. Şirketin yaşadığı sorun şudur: Florür, diş macunu tüpüne doldurulurken havaya dağılmaktadır. Acaba dağılmadan tüpe dolduramaz mıyız?
Şirketin bilim adamları bu problemi çözemeyince InnoCentive adlı internet sitesine başvururlar. InnoCentive, şirketlerin çözemediği problemleri internet sitesinde yayınlayarak bilimle uğraşan amatörlerden cevaplar toplayan bir web sitesidir. InnoCentive soruyu yayınlar ve cevabı beklemeye başlar. Birkaç gün içinde soruya birçok cevap gelir. Cevaplar Colgate-Palmolive’e iletilir. Gelen yanıtlardan biri şirket yöneticileri ve araştırmacı bilim adamlarını oldukça şaşırtır. Amatör bilim adamının önerdiği çözüm oldukça basittir: “Tüpü toprakla, florüre elektrik yükle.” Peki nasıl olmuştu da bu basit çözümü şirketin uzmanları bulamamıştı?
Çözüme öneren, üniversitede fizik okumuş ama iş hayatında dikiş tutturamamış bir kişiydi. Oysa Colgate şirketinin uzman kadrosu kimya ve biyoloji tahsili almış kişilerden oluşuyordu ve bu basit fiziksel teoriyi bilmiyorlardı. İşte bu durum kalabalıkların gücünün nereden geldiğini gösterecekti.
InnoCentive veri tabanını incelediğinde, şirketlerin en akıllı uzmanlarının çözemediği birçok sorunun sıradan amatörler tarafından çözüldüğünü görür ve bu durumu gecikmeden masaya yatırır. Amatörler bu zor soruların cevabını nasıl bulmaktadırlar?
Doğru cevapları bulan kişilerle irtibata geçilir ve görüşmeler yapılır. Kaydedilen yanıtlar uzmanlarca incelenir ve çok şaşırtıcı bir sonuca ulaşılır. Şirketlerin çözemediği soruları çözen amatörler cevapları zaten daha önceden bilmektedirler. Peki ama nasıl?
Colgate’in sorununu çözen amatör bilim adamı örneğinde de görüleceği üzere, bir fizik problemi, fizik bilgisi yeterli olmayan kimyacılar tarafından çözülmeye çalışılmıştır. Onların aradığı cevap basit bir fizik kuralıdır ama onların kimya bilgileri buna ulaşmaya mümkün değildir. Oysa amatör fizikçi bunu üniversitede öğrenmiştir. Bu nedenle soruyu kolayca çözmüştür.
Problemlerin uzman bilgiden ne kadar uzaklaşılırsa çözülme olasılıklarının arttığı görülmektedir. InnoCentive’in araştırmalarında çözümleri bulanların %80’e yakını çözümü daha önce bilmektedir ve doğru yanıtı bulduğundan son derece emindir.
Ortak aklın gücünün Avrupa’da derinleşen krize çözüm bulup bulamayacağını hep beraber göreceğiz. Fakat bu süreçte hatırlanması gereken tek şey var: Problemden en uzak olanlar problemi çözecek olanlardır!
Peki şu anda finansal kriz problemini çözmeye çalışanlar gırtlağına kadar probleme gömülmüş olanlar değiller mi?
2 yorum:
Problemi gerçekten çözmek isteyen irade,sorabilme cesaretini gösterecek kadar çaresiz olmadıklarını düşünüyor olsa gerek......Ya da kağıt üstünde büyük alacaklıların vazgeçmeleri ve finansın kurallarının yeniden yazılmasıyla mümkün olacak.Faiz doğuran borç olduğu sürece birileri her zaman ölçüyü kaçıracak zero sum game oyunlardan birisi bu da.
Vatandaşa piyasa ekonomisi, köşeyi nasıl döndüğü belli olmayanlara ise devlet desteği... Tıkanınca niye vatandaş çözsün ki?
Yorum Gönder