5 Aralık 2008 Cuma

Gerileyen petrol fiyatlarındaki gizli tehlike


Geçtiğimiz yıl ortalarından bu yılın ortalarına kadar, yükselen ekonomiler aynı kaygıya odaklanmışlardı. Acaba ABD’de başlayıp gelişmiş diğer piyasalara sıçrayan kriz bizi de etkiler mi?

2008 yılının 3. çeyreğine gelene kadar bu soruya yanıt verilememişti. Bu süreçte, yatırım bankacılığı çökmüş, çok uluslu bankalar kısmen/tamamen devletleştirilmiş ve global bankacılık sistemi iflas etmişti. Yükselen piyasa ülkeleri, artık tüm balonlar patladı, piyasalar sıfırlandı, kriz geçiyor derken, tek tek ve keskin bir hızla alçalmaya başladılar. Alçalma bazı ülkelerde kademeli olurken, Macaristan, İzlanda, Ukrayna gibi ülkelerde çakılma şeklinde gerçekleşti. Krizi ağır yaralarla atlattığını düşünmeye başlayan gelişmiş ülkeler ve büyük bankalar, yükselen piyasalardan gelen kötü sinyallerle bir kere daha endişeye kapıldılar. Bu kez durum gerçekten vahimdi…

Yükselen piyasalar tehdit eden iki temel sorundan bahsedebiliriz.

İlki, yavaşlayan ihracat. Son 5 yıl içinde, Ukrayna, Çin, Türkiye ve Polanya gibi ülkeler yüksek büyüme oranları yakalamışlardı. ABD ve Avrupa Birliği bu ülkeler için büyük bir Pazar oluşturuyordu. Krizin derinleşmesiyle ABD ve Eurozone’dan gelen alımların azalması ve gelişen ülkelerin yetersiz iç talebi, bu ekonomileri uçuruma doğru sürüklemeye başladı.

İkincisi, düşen petrol fiyatları. Ekonomik krizin üçte ikisini götürdüğü petrol fiyatları, Rusya Venezuella ve Ekvator gibi ülkelerin borç ödeme güçlerini ciddi şekilde azaltıyor. 13 Kasım’da, Ekvator Hükümeti, düşen petrol fiyatlarını neden göstererek bono faizlerini ödemeyi ertelediğini açıklaması herkesi şaşırttı. 15 Aralık’ta ilave faizlerle birlikte ödeme yapılacağı taahhüdünün nasıl sonuçlanacağı merak konusu. Hazine bonolarının ödenememesi, global zincirin ilk domino taşının yıkılması anlamına geliyor.

Zira petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle zor günler geçiren Rus enerji şirketleri, karşılığı petrol ile ödenecek 25 milyar $ kredi için Çin’le görüşmelerde son aşamaya gelmiş görünüyor. Petrol fiyatlarındaki gerilemenin devam etmesi halinde, 500 milyar $’lık döviz rezervinin %20’den fazlasını birkaç ay içinde kaybeden Rusya’nın durumunun ne olacağını kestirmek gerçekten güç.

Şimdi gelelim en önemli soruya. Yükselen ekonomilerin ardı ardına uçurumun kenarına yaklaşması, gelişmiş ülkeleri ve özellikle de Avrupa Birliği ülkelerini neden endişelendiriyor?

Yanıt oldukça açık. Avrupa bankaları, yükselen piyasalara 3.5 trilyon $ kredi vermiş durumda. Bu kredilerin tahakkuku, Eurozone’un ekonomik büyüklüğünün %20’den fazlasının tahsilinin güçleştiği anlamına gelecek ki, bu da zaten zor durumda olan birlik ekonomisi için pek de iyi bir gelişme değil. Özellikle İsveç, İsviçre, İngiltere ve Avusturya bankaları yüksek riskleri nedeniyle büyük tehlike altında.

11 Temmuz 2008’de 147,27 $ ile tarihi zirvesine ulaşan petrol fiyatları, OPEC ülkelerini büyük bir rehavete sokmuştu. Bugün itibariyle 41,05 $ seviyesindeki fiyatlar, Rusya, Venezuella, İran başta olmak üzere birçok ülkeyi kara kara düşündürüyor. Merrill Lynch’in 25 $ seviyelerini hedef göstermesi düşüşü daha da hızlandırıyor.

Petrol fiyatlarındaki gerilemede en önemli etken resesyon beklentisi. Dünya petrol üretiminin %48’ini tüketen ABD, Japonya ve Avrupa Birliği ekonomilerindeki durgunluk nedeniyle, petrol taleplerinin ciddi şekilde azalacağı öngörülüyor. Kasım ayı talebinin, önceki yılın aynı dönemine göre %6.2 azalması bu düşünceyi destekliyor.

Suudi Arabistan eski petrol bakanı Zeki Yamani’nin ünlü sözüyle son noktayı koyalım: “Taş devri, taş bittiği için bitmedi. Petrol devri de, petrol bitmeden çok çok önce bitecek.”

Hiç yorum yok: