Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bıraktık sözü herkeste farklı bir melankoli yaratan çok eski bir klişedir. 2008 yılı ekonomik açıdan tam da böyle bir yıl oldu gerçekten. 2009 yılı sonunda da aynı şeyleri söyleyeceğimizi ekonomistler şimdiden tahmin etmeye başladı bile.
2008 yılının önemli olaylarını şöyle bir hatırlayalım.
-Bazı tahminlere göre 8 trilyon $’a mal olacak finansal bir kriz.
-Düşen ev fiyatları ve donmuş bir pazar.
-Çok uluslu bankaların derin likidite sıkışıklıkları ve birçoğunun kamulaştırılması.
-Artan işsizlik.
-Dünya ticaretindeki ölümcül durgunluk.
-Hisse senedi piyasalarının bitmiş hali.
-İflas noktasına gelen otomotiv sektörü.
Herhalde bu listeye herkes bir iki madde kolayca ekleyebilecektir. Aslında akla gelen tek soru şu: Bundan daha kötü bir şey yaşanabilir miydi? Bunun cevabını 2009’da alabileceğiz sanırız.
Bu noktaya nasıl geldik peki? Birçoklarının dediği gibi kapitalist sistemdeki zaafiyetler mi? Kontrolsüz bir şekilde artan dünya nüfusuna karşın kaynaklar hala çok sınırlı düzeyde. İnsanlar sürekli daha fazla satın almaya yönlendiriliyor. Ekosferdeki yaşam kalitesi, kar ve alışverişle ölçülüyor artık. İnsanların, arabalarını her 5 yılda bir değiştireceği varsayımında, tüm araba üreticilerinin iflas edeceği ortada. Arabalar her yıl mutlaka değiştirilmeli!.. Tüketim ve populasyon artışındaki çıtırdama sesleri giderek yükseliyor.
Bankacıların kredi krizi dedikleri bu kriz derinleştikçe, karşı taraflar için derin bir geri ödeme krizine dönüşüyor. İnsanlar borçlarını ödemekte zorlanıyor. Düşük faiz, yüksek kredi arzı, bumerang etkisiyle yine kendine dönüyor.
Masum, çalışkan ve kendine yetebilmek için mücadele eden insanlar, kaybettikleri işleriyle yine faturanın en ağırını ödeyecekler. Global krizin mimarları olan banka CEO’ları ise işten atılırken dahi yüksek tazminatlarla uğurlanacaklar. Tam bir global trajedi.
Madoff’un 50 milyar $’lık Ponzi şeması ağır şekilde kınanırken, Wall Street’in trilyon $’lık Ponzi’lerine ne demeli. 15.000 $ yıllık geliriyle 750.000 $’lık evleri mortgage ile almaya kışkırtılan sayısız insan. Her 100 kişiye verilen krediler bir menkul kıymet paketine konuyor. Standart&Poors paketin üstüne “3A ratinglidir” mührünü basıyor ve tüm dünyadaki bankalara ve yatırımcılara satılıyor. Bunun adı Ponzi şeması değil de, nedir öyleyse?
Bankaları likidite sıkışıklığından kurtaran merkez bankaları, kendileri likidite sıkışıklığına girerse ne olacak peki? Sağanağa dönüşen yağmur 2009 yılında tufan olursa, hayatta kalmamız için yeni bir Nuh’un Gemisi’ne ihtiyacımız olacağı açık. Haydi, şimdi doğru arka bahçeye. Nasıl yaparız diye düşünmeyin. Titanik’i yapan profesyoneller, Nuh’un Gemisi’ni yapanlar amatörlerdi, unutmayın!
2008 yılının önemli olaylarını şöyle bir hatırlayalım.
-Bazı tahminlere göre 8 trilyon $’a mal olacak finansal bir kriz.
-Düşen ev fiyatları ve donmuş bir pazar.
-Çok uluslu bankaların derin likidite sıkışıklıkları ve birçoğunun kamulaştırılması.
-Artan işsizlik.
-Dünya ticaretindeki ölümcül durgunluk.
-Hisse senedi piyasalarının bitmiş hali.
-İflas noktasına gelen otomotiv sektörü.
Herhalde bu listeye herkes bir iki madde kolayca ekleyebilecektir. Aslında akla gelen tek soru şu: Bundan daha kötü bir şey yaşanabilir miydi? Bunun cevabını 2009’da alabileceğiz sanırız.
Bu noktaya nasıl geldik peki? Birçoklarının dediği gibi kapitalist sistemdeki zaafiyetler mi? Kontrolsüz bir şekilde artan dünya nüfusuna karşın kaynaklar hala çok sınırlı düzeyde. İnsanlar sürekli daha fazla satın almaya yönlendiriliyor. Ekosferdeki yaşam kalitesi, kar ve alışverişle ölçülüyor artık. İnsanların, arabalarını her 5 yılda bir değiştireceği varsayımında, tüm araba üreticilerinin iflas edeceği ortada. Arabalar her yıl mutlaka değiştirilmeli!.. Tüketim ve populasyon artışındaki çıtırdama sesleri giderek yükseliyor.
Bankacıların kredi krizi dedikleri bu kriz derinleştikçe, karşı taraflar için derin bir geri ödeme krizine dönüşüyor. İnsanlar borçlarını ödemekte zorlanıyor. Düşük faiz, yüksek kredi arzı, bumerang etkisiyle yine kendine dönüyor.
Masum, çalışkan ve kendine yetebilmek için mücadele eden insanlar, kaybettikleri işleriyle yine faturanın en ağırını ödeyecekler. Global krizin mimarları olan banka CEO’ları ise işten atılırken dahi yüksek tazminatlarla uğurlanacaklar. Tam bir global trajedi.
Madoff’un 50 milyar $’lık Ponzi şeması ağır şekilde kınanırken, Wall Street’in trilyon $’lık Ponzi’lerine ne demeli. 15.000 $ yıllık geliriyle 750.000 $’lık evleri mortgage ile almaya kışkırtılan sayısız insan. Her 100 kişiye verilen krediler bir menkul kıymet paketine konuyor. Standart&Poors paketin üstüne “3A ratinglidir” mührünü basıyor ve tüm dünyadaki bankalara ve yatırımcılara satılıyor. Bunun adı Ponzi şeması değil de, nedir öyleyse?
Bankaları likidite sıkışıklığından kurtaran merkez bankaları, kendileri likidite sıkışıklığına girerse ne olacak peki? Sağanağa dönüşen yağmur 2009 yılında tufan olursa, hayatta kalmamız için yeni bir Nuh’un Gemisi’ne ihtiyacımız olacağı açık. Haydi, şimdi doğru arka bahçeye. Nasıl yaparız diye düşünmeyin. Titanik’i yapan profesyoneller, Nuh’un Gemisi’ni yapanlar amatörlerdi, unutmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder