Dünyanın en büyük tahvil-bono fonu PIMCO’yu yöneten Bill Gross bu yılın başlarında piyasalar ve ekonominin “paranormal” davrandığını söylediğinde pek itibar görmemişti. Fakat şu ana kadar küresel krizde gelinen nokta, bu nitelendirmeyi son derece haklı çıkarıyor. Avrupa Birliği ve ABD kaynaklı görüntüler, paranormal piyasa aktiviteleri gerçekleştiği düşüncesini güçlendiriyor.
Makro verilerin giderek daha fazla olumsuz gelmeye başladığı böyle bir dönemde hisse senetlerinin daha fazla yükseleceğini düşünmek ne kadar doğru. Fakat yatırımcılar yükselişin süreceğine büyük bir inanç duyuyorlar. Bunun normal olduğunu söylemek oldukça zor. Avrupa ve ABD Merkez Bankalarının son birkaç yılda bilançolarına ekledikleri borç miktarı on trilyon doları geçmiş durumda. Avrupa Birliğinin borçlu ülkelerinin borç stoku ise hala artmaya devam ediyor. 2007 yılında borç krizi denilip çözülmesi için harekete geçilen kriz, o günkü borç stokunun katbekat üstünde bir borç seviyesi yaratmış durumda. İşte böyle bir ortamda herkes iyimserliğini muhafaza ediyor. İyimserlik her zaman için güzel ve faydalı bir duygu. Ama piyasalar içindeki aşırı iyimserliğin, paranormal aktivitelerin hakim olduğu bir ortamda nasıl yeşerdiği üzerinde durulması gerekiyor. Son derece zeki, bilgili ve akıllı yatırımcılar, her gün kimsenin aklına gelmeyecek fikirler sonucu yarattıkları kararlarla piyasalara şekil verirken, aynı zamanda bu paranormal tuzağa nasıl düşüyorlar?
Şu günlerde kitap sitelerinde çok satanlar listelerine bakanlar Beki İkala Erikli adlı yazarın “Meleklerle Yaşamak” adlı kitabını görmüşlerdir mutlaka. Yazar kitabında Ho’oponopono tekniği ile meleklerle nasıl iletişim kurulacağını anlatıyor. İlgilileri mutlaka okuyacaklardır ama okumayan kaldı mı diye de merak ediyor insan. Çünkü kitap 100’den fazla baskı yapmış durumda. Gerçekten şaşırtıcı. Peki ama bu paranormal tutkusu nereden geliyor ve piyasaların içine kadar nasıl girmiş?
Bakışlarıyla kaşığı büken Uri Geller ve ufoların hangi saatte nerelerde görülebileceğini söyleyen Muhteşem Kreskin (George J.Kresge)’in dünyayı şoke eden ESP (duyu dışı algılama) gösterilerine 2000’li yıllara kadar herkes inanmıştı. Sigmund Freud’un akrabası olduğunu iddia eden Uri Geller, çatal kaşık bükmeyle başladığı gösterilerini işi harita üzerinde maden bulmaya kadar götürmüştü. Muhteşem Kreskin ise aynı dönemlerde seyircilere verdiği bir çekin kimde olduğunu bulmak ve ufoların iniş saatlerini bildirmekle meşguldü. İnsanlar artık dünyayı paranormal görmeye başlamışlardı. Fizik kuralları romantik şarkıların sözleri olmaktan öteye geçemiyordu. Akıllar tam anlamıyla tutulmuştu. Üniversite öğrencileri derslerde fizik öğretmenlerine bu paranormal olayların nasıl gerçekleştiğini sormaktaydılar. İşte tutulan akılları silkeleyen şey de o anda gelmişti.
1999 yılında David Marks ve Richard Kaman adlı iki bilim adamı The Psychology of the Psychic (Fiziğin psikolojisi) adlı bir kitap yazarlar. Fakat kitabı kendi yayın evlerine değil de, paranormal olaylar üzerine kitaplar yayınlayan 40’a yakın yayınevine gönderirler. Yayınevlerinin hepsi kitabı yayınlamayı reddeder. Bu yazarların beklediği bir durumdur ve kitabın da deneysel bir parçasıdır. Ardından yazarlar kitabı kendi yayınevlerinden yayınlarlar. Kitap psişik güçleri olduğunu söyleyen Uri Geller gibi kişilerin sihirbazlık yeteneklerini ortaya dökerek halkı nasıl kandırdıklarını anlatmaktadır. Fakat bundan daha önemlisi üniversitelerde yapılan araştırmaları ortaya koymaktadır. Üniversitelerin fizik, ekonomi ve psikoloji bölümlerinde okuyan öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırma tüm gerçeği açıklamaktadır. Öğrencilerin %97’si paranormal olaylara inandığını söylemektedir. Bu oran halkın konuya bakış açısını da fazlasıyla açıklamaktadır.
Bugün psişik güçleri olduğunu söyleyen herkesi, eski bir sihirbaz olan James Randi davet etmektedir. Ve eğer herhangi bir paranormal, doğaüstü veya okült bir güce sahip olduğunu bilimsel testler altında kanıtlayan kişiye de 1 milyon dolar vermeyi taahhüt etmektedir. Ama ne yazık ki bugüne kadar henüz kazanan çıkmamıştır. Yine de tüm bunlardan sonra insanlar artık fizik kuralları ile düşünüyorlar diyebilir miyiz sorusuna vereceğimiz cevap maalesef koca bir “Hayır” olacaktır.
Bugün piyasalara baktığımızda paranormal aktiviteleri yorumlayamama yeteneğimizin içgüdüsel olduğu ve kolayca değişmeyeceği rahatça söylenebilir. Öyleyse belki Ho’oponopono tekniğini biz de öğrenmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder