5 Şubat 2009 Perşembe

Bankacılar ne kadar kazanmalı?



Finansal kurumların kar ve bonus dağıtma dönemleri yaklaşıyor. Yüksek bonusları oldukça çok seven bankacılar, özellikle de üst düzey yöneticiler, şimdiden heyecanlanmaya başladılar bile. 2008 yılında bonuslar düşecek olsa da, sektörün acıklı performansıyla kıyaslandığında yüksek olacağı kesin.

Bankacıları verilen kar payları gerçekten yüksek mi?

Rakam ekonomistleri şunu savunuyor: “Finans, daima “yüksek beceri-yüksek getiri” ilişkisini gözeten bir sektördür. Bu nedenle bankacılar, her zaman iyi eğitimli olmalı ve ortalama işçilerden daha yüksek kazanmalıdır. Bu aynı zamanda insan kaynaklarının verimli kullanıldığını gösterir.”

Bankacıların tezi ise şöyle: “Ücretlerimiz, ekonomiye olan katkımız düşünüldüğünde düşük seviyede.”

Piyasa aktörlerinin bakış açısı: “Piyasalar yükselişe geçtiğinde, finansal sektördeki ücretlerde artmalı. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok.”

Teknoloji hipotezi: “Madem bankacılar tüm getirilerini bilgisayarlar aracılığıyla sağlıyorlar, neden öyleyse bu kadar çok kazanıyorlar?”

Tüm bunlar sadece birkaç bakış açısı. Farkları, hepsinin birbiriyle ilişkisiz olması, benzerlikleri ise hiçbirinin tamamen doğru olmaması.

Finansal kurumların ardı ardına devletleştirilmesi, gözleri fenomen haline dönen finansal sektör ücretlerine çevirdi. ABD’de yapılan araştırmalarda, 80’li yıllardan sonra bankacılık ile diğer sektörler arasındaki ücret farkının giderek açılmaya başladığı görülmüştür. 2000’li yılların başında ortalama bankacı ücretleri, diğer sektörlerin %60 üzerinde bulunmuştur. Bu fark, ücreti belirleyen faktörlerle birlikte değerlendirildiğinde %40 fazladır ve en son 1929 yılında yaşanmış bir durumdur.

Bankacılara ne kadar ödenmeli?

Ekonomistlerin düşüncesi şöyle: Bankacılara az ücret ödendiğini varsayalım. Şüphesiz bu ahlaki açıdan arzu edilir bir durum olacaktır. Fakat ekonomik verimlilik açısından oldukça zararlı sonuçlar doğurması muhtemeldir. Yetenekli insanların daha fazla çalışma şevkini kırarken, finansal inovasyonun azalmasına neden olacaktır.

Bugünlerde, keşke böyle olsaydı diye düşünenlerin sayısı bir hayli fazladır herhalde.

Mezuniyet öncesi cazibe

Bugün iyi okullarda okuyan öğrencilerin, henüz mezun olmadan, finansal şirketler tarafından kışkırtıldıkları gerçeği ortadadır. Yüksek ücretler ve yüksek mevkiler vaat edilerek büyük bir cazibe balonu yaratılmaktadır. Fakat kriz bir kere daha göstermiştir ki, bu yüksek IQ’lu işgücü verimli şekilde kullanılamamaktadır. İtiraf etmek gerekir ki, finansal sektör yatırımcılar, girişimciler ve merkez bankaları zincirinde bir ara halkadır. Fakat ekonominin gerçek istek ve ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Bununla birlikte, yaşanan global finansal krizin mimarı, aşırı kreditizasyon ve mortgage balonu yaratan bankalar olarak kabul edilmektedir. Son zamanlarda yaşanan olaylara baktığımızda, finansal sektör CEO’ların göründüğü gibi üst düzey kişiler olmaktan çok, zihinsel handikap taşıyan kişiler olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle bankacı ücretlerinin azalması, yetenekli ve iyi eğitimli genç jenerasyonun diğer sektörlere katılmasını hızlandıracaktır. Bu da yaratıcı enerjinin sosyal yararını yükseltecektir.

Hiç yorum yok: